Islatmış şehrimin kaldırımlarını
bir bulutun gözyaşları
kim bilir hangi ayrılığın ardından ağlıyor,
ne kadar susmuş, neler biriktirmiş içinde.
rimelleri akmış,
geçip gitmiş bulut,
gözyaşları kalmış çimende.
Evine yetişmeye çalışan adam,
ellerinde poşetleri,
adımlarını hızlandırıyor,
siyah bir şemsiye açıyor yağmura karşı.
Toprak kokusu yayılıyor etrafa
ve hızlanıyor,
yağmur adama kızmış sanki.
ardından bir şimşek;
önce görülüyor sonra sesi duyuluyor.
bir kız,
pencereden bakıyor,
gözlerinde yaşlar,
elinde süngerine kadar tüketilmiş bir sigara.
Her bir damla yavaş yavaş süzülüyor penceresinden.
Trafikte bekleyen kağıttan arabalar
ve içindeki kağıttan insanlar kağıttan sebeplerle sinirleniyor.
yağmuru suçluyorlar.
Geç değildir belki,
elimizdeki küçük şeylerle mutlu olmak için.
bir yağmur damlasının yüzüne damlaması bile bir sebeptir mutluluk için.
Geç değildir belki;
yağmura karşı şemsiye açmamak için.
Şimdi açma o şemsiyeni adam,
bırak ıslan, bırak yağmur temizlesin kirlenmiş kalbini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varoluşum Kırıkları
Poesíahiçlikle dünya arasında sıkışmış ruhlar, kırılmış kalpler ve yaralı bedenler... 26/11/2014 13:11