Yibo
Döndüğümüzden beri evi istila eden Jiyang'a daha fazla dayanamadım ve parmağım ile onu işaret ederek kocama şikayet ettim.
"Zhan, Jiyang'ı evden atalım mı artık?"
Jiyang, ağzına tıktığı patlamış mısırlar ile konuşmaya çalıştı.
"Hayor. Ben senon -öhö- sınavınım Waog Yibo~"
Kaşlarımı çattarak, boğulmak üzere olan gerizekalıya ters bakışlarımı gönderdim ama o umursamadan, mısır yiyip Zhan'ın heyecanla anlatığı şeyleri dinlemeye devam etti.
Aklıma gelen fikirle cebimden telefonumu çıkardım ve HaoXuan'a mesaj attı. Şimdi bozdum huzurunu Jiyang efendi!
-Bro Jiyang bizim evde. Uç buraya seri!-
Kısa süre sonra Haoxuan cevap vermişti. Tabi Jiyang dedik ya hemen gör mesajı. Ölüyorum diye yazsam anca cenazemde cevap verirsin.
-Takın elbise ile gelsem çok mu fazla olur?-
Gözlerimi Jiyang'a çevirdim tekrardan. Ağzı yağ içindeydi ve üstünde olan ceket ile aşırı paspal görünüyordu. Eğer Jiyang, bu görünümü içinde evlilik teklifi alırsa tüm ülkeyi götümüze sokabilirdi.
-O şekilde buraya gelirsen Jiyang seni öldürür.-
-Off.. benim acilen bu adam ile evlenmem lazım. Çok seviyorum.. -
-Zevklerin hep bozuktu. Beni şaşırtmıyorsun 🙄-
-Ağlama. Normal giyinip geliyorum o zaman.-
-Çabuk gel lütfen!-
Arkama yaslanıp keyifle güldüm. Bunu fark eden Jiyang, Zhan'ın önüne geçip kocamı görmemi engelledi.
"Yah! Arkadaşıma sırıtarak bakıp ne düşünüyorsun? Zhan hadi bunu boşayalım."
Zhan gözlerini devirip, kafasını koltuğa yasladı. Adem elması nasıl da güzel görünüyordu öyle.
"Zhan gelsene bir buraya."
Zhan yerinden doğrulup yanıma geldi. Koltuğa oturmasına izin vermeden, kucağıma oturtum.
"Ee yuh ama ya!"
"Sessiz ol sen biraz!"
"İkiniz de çocuk gibisiniz.. biraz büyüyün lütfen~"
İşaret parmağımı Xiao Zhan'ın dudağına bastırdım.
"Hiç yorma o güzel ağzını sen."
Zhan'ın gerilen dudaklarına baktım.
"Yormayayım mı?"
Tek kaşını kaldırmıştı.
"Yor tabi, yor da şu velet için yorma hayatım."
Jiyang isyan ederk bağırdı.
"Tanrım'ım kör et beni körrrrr!"
Zhan yanımda olan küçük yastığı alıp Jiyang'a fırlattı.
"Ya iki dakika sus da Yibo'yu öpeyim."
"Pislik herif.. yazıklar olsun sana.."
Zhan umursamadan dudaklarını dudaklarıma sardı. Ne kadar öpüştük bilmiyorum en son zil sesini duyan Jiyang'ın çığırışları eşliğinde kapıya giden sesini duydum.
Zhan nefeslenmek için başını boynuma yasladı.
"Ne güzel yerde dinleniyorsun sen öyle.."
"Ben de çok sevdim burayı."
Gülüp ensesini okşadım.
"YİZHAN! KAPININ ÖNÜNDE TANIMADIĞIMIZ BİR ŞAHIS VAR!"
Gözlerimi devirdim ve Zhan'ın anlamsız bakışlarına cevap verdim.
"Haoxuan geldi."
"Hmm.. kan çıkmadan gidelim."
Onu onaylayıp ince belden ellerimi çektim. Jiyang keşke dövsem seni..
Zhan'ın ellerini tutup kapıdan HaoXuan ile konuşan Jiyang'ın yanına gittik.
.......................................................................
Jiyang
Mısır yiyerek öpüşen ikiliye baktım.
'Arkadaşlarımı öpüşürken izlemek çok tuhaf.. pis yüzsüzler.. hainler..kaltak Yibo!'
Zhan'ın mutlu yüzüne son kez bakıp telefonuma odaklandım. Saçma sapan DM mesajları ve Bowen'in aramaları. Hepsini görmezden gelip XuXu'nun hesabına girdim.
Benim fotoğrafımı paylaştıktan sonra, yeni bir şeyler paylaşmamıştı. Gülümsedim ve onun fotoğraflarını incelenmeye başladım. XuXu'mun fotoğraflarına dalmışken çalan kapı ile ayaklandım.
"Kapınız çalıyor? Yibo çocuk boğuldu amk! Ya kapı çalıyor kapı!"
Beni umursamyan ikiliye omuz silkip dış kapıyı açmaya gittim. Karşımda Wang HaoXuan'ı görmek sürpriz sayılmazdı. Kesin o yılan Yibo evden gideyim diye çağırdı. Gerizekalı Yibo!
"Selam Jiyang"
Yan gülüşü ile karşımda duruyordu. Çarpan kalbimi görmezden geldim.
"YİZHAN! KAPININ ÖNÜNDE TANIMADIĞIMIZ BİR ŞAHIS VAR!"
Haoxuan kaşlarını kaldırıp, gülmeye devam etti.
"Tanımadığınız?"
Birkaç adımda bana yaklaştı.
"Beni tanımadığına emin misin? Yüzüme biraz daha bak."
"Evet. Dur bakayım çirkin yüzüne.. ımm hiç tanıdık değilsin."
Haoxuan gülüp elinde olan poşeti bana uzattı. Kaşlarımı çattarak poşetin içinde olan ekmeğe baktım ve anlamsız gözlerimi yüzünde gezidirdim.
"Bu ne?"
"Ekmek."
"Gerçekten mi?? Ohaaa nasıl olur! Hayatımda ilk defa ekmek görüyorum. Ben genelde pasta yerim de."
Sinir bozucu sesi ile güldü.
'Sinir mi bozucu Jiyang?'
Sana ne gerizekalı iç ses???
"Ne alaka yani? Yibo mu istedi? Kesin o öküz istemiştir. Gece gündüz aç geziyor."
Arkamdan gelen ses ile irkildim
"Çünkü çok enerji harcıyorum Jiyang"
İmalı suratına baktım ve senden iğreniyorum bakışlarını ona gönderdim. Haoxuan konuşunca yüzümü tekrar ona çevirdim.
"Gelirken ekmek almamı söylemiştin.. o zamanlar unutmuştum ama bu defa unutmadım."