Pirate King } HongSang

5

Yeosang üzerindeki gömleği kokladı. Kesinlikle duşa ihtiyacı vardı. Oturduğu yataktan kalkarak kapıyı açtı. Etrafa baktıktan sonra korsanın olduğu odaya ilerledi. Tahta kapıyı iterek içeriye girdi. Içeride gördüğü tayfadan iki kişi ile başını eğmişti. Onlar varken asla rahat edemezdi.

Hongjoong prensin geldiğini gördüğünde sağ ve sol kolunu gönderdi.

"Hoşgeldiniz Prens Kang."

"Sizinle bir şey konuşabilir miyiz?"

"Tabii ki prensim."

Yeosang çekingen bakışları ile korsanın gözleri dışında her yere bakmıştı.

"Şey...Pekte iyi kokmuyorum. Yıkanma ihtimalım var mı?"

"Bir bakalım."

Hongjoong şu iki gündür prense iyi davranıyordu. Eline haritayı alarak incelemeye başladı.

"Eğer rüzgar batıdan esmeye devam ederde bir saat sonra küçük bir ada var. Orada bildiğim bir şelale var, yıkanırsın."

"Teşekkür ederim."

"Benim için bir şereftir."

Yeosang odayı terk etti ve kendi odasına girdi.

Bir süre sonra Hongjoong ve Yeosang şelaleye gelmişlerdi. Yeosang gördüğü büyük taşın yanına gitti. Gömleğinin bir kaç düğmesini açarken üzerindeki bakışları hissetti ve arkasına dönerek korsana baktı.

"Beni izlemeyi kes."

Hongjoong sırıtarak arkasını döndü.

Prens üzerini çıkararak şelalenin oluşturduğu su göletine girdi. Sarı saçları suyun yüzeyinde dans ederken güzelce yıkanmaya başladı.

Hongjoong yere oturarak sudaki bedeni izledi.

Bu prens normal bir prens gibi değildi. Fazla sivri dilliydi. Dobraydı ve en önemlisi diyeceği şeyi çekinmeden dile getiriyordu.

Tayfadan birisi yanına geldiğinde Hongjoong ayağa kalktı.

"Ne var?"

"Kaptan, gemide bir sorun var acil bakmanız gerek."

"Tamam."

Korsan, arkasını dönüp sarışın prense seslendi.

"Sen yıkan ve giyin sonra bir yere ayrılma. Seni gelip alacağım."

Sonrasında da hızlı adımlarla gemisine ilerledi.

Gemiye sonunda geldiğinde sorunu hızlı bit şekilde halletti ve gemiyi terk etmek için halata tutundu ama yanına gelen sağ kolu onu durdurmuştu.

"Kaptan, Park Seonghwa'da bu adada."

"Ne?"