10[F]

83 7 5
                                    

Hongjoong kılıcını kınına koyup ayaklandığında sarışın prens bileğinden tutarak onu durdurmuştu.

"Ben de sizinle gelmek istiyorum."

"Olmaz Yeosang, orası savaş alanı gibi olacak. Yaralanabilirsin."

"Ama sen olacaksın orada..."

"Bu ne demek oluyor?"

"Beni koruyacağını ikimizde biliyoruz Hongjoong. Gelmeme izin ver."

Gri saçlarını elleriyle geriye atarak sıkıntılı bir nefes verdi.

"Tamam ama sakın yanımdan ayrılma.Söz mü?"

Yeosang kocaman gülümseyerek cevap verdi.

"Söz."

Hongjoong, Yeosangı arkasına alarak odadan çıktı.

"Kılıçlarınızı kuşanın!"

Gemi iskelede durduğunda herkes inmiş geriye Hongjoong ve Yeosang kalmıştı. Hongjoong Yeosang'a bir kılıç verdi kendini koruması için ve ikisi de koşarak saraya ilerlediler.

Saraya yaklaştıklarında Yeosang kılıcı arkasına sokuşturdu ve koşarak saray muhafızlarının yanına koştu.

Sarışın prensi gören saray muhafızları şaşkınlıkla üstü yırtık pırtık prense bakakaldılar.

"Prens Yeosang. Siz ölmediniz mi?"

Yeosang duydukları ile kaşlarını çattı.

"Sence oradan ölmüş gibi mi duruyorum asker?"

"Hayır majesteleri."

Muhafızlar başını eğdiğinde Yeosang içeriye girdi bir hışımla. Sarayın ikinci kapısından da girdikten sonra ilk önce odasına girdi ve üzerine bir kaç savunma gereçleri ekledikten sonra bedenini kapatacak bir zırh giydi. Odasından çıkarak Kral ve Kraliçenin odasına gitti. Koridorlar boyunca kendisine bakan muhafızları ve çalışanları görmezden gelerek ulaşması gereken yere ulaşmıştı. Yan taraftaki meşalenin kömürlerini gözaltlarına sürdü ve kapıyı hızla açarak içeriye daldı.

Gördüğü manzara sinirlerini daha da gererken kılıcını çekip krala doğrulttu.

"Siz... Nasıl insanlarsınız böyle!"

San ve Jongho öldüğünü sandıkları abilerini gördüklerinde şaşkınlıkla masadan kalkmışlardı. Kraliçe ise Krala dönmüş ne yapacağına bakıyordu.

"Hyung sen ö-"

"ÖLMEDIM! LANET OLSUN KI ÖLMEDIM. KAÇIRILDIM VE SIZ DE BENI ÖLDÜ OLARAK MI GÖSTERDINIZ?"

Yeosangın sert sesi odada yankılandığında diger veliahtlar krala dönmüşlerdi.

"BENDEN YILLARCA NEFRET ETTINIZ. ŞIMDI ÖLMEDEN ÖNCE SEBEBINI SÖYLEYIN."

Dışarıda bir gürültü koptuğunda Yeosang kılıcını sıkıca tutmuştu.

"Çünkü sen bizim çocuğumuz değildin aptal. Bunu fark edemedin. Hiç fark edemedin. Ben siyah saçlıyken Kraliçenın kızıl olması ama senin sarışın olmani hiç düşünemedin."

Yeosang yüzüne çarpılan gerçek ile duraksadı. O kraliyet soyundan değildi...

Kapıdan giren Hongjoong kılıcını arkasındaki muhafıza geçirdikten sonra koşarak Yeosanga yanaştı.

"Yeosang bunu yapabilecek misin?"

Yeosang gözlerini bir kaç saniyeliğine kapatıp açtığında gözlerinden okunan sinir Hongjoongun içini titretmişti. Sarışın olan kılıcını sinirle Kralin kalbine sapladığında iki kardeş oraya gitmeye kalkışmış, Hongjoongun kılıcı ile karşılaşınca durmak zorunda kaldılar.

Yeosang kılıcı çıkarıp bu sefer de Kraliçeye sapladığında San ve Jongho dehşete düşmüşlerdi. Gram pişmanlık hissetmeden kılıcını çıkardı sarışın olan. 

"Bu ülkenin yeni kralı benim. Itirazı olan var mı?"

Ne San'dan ne de Jongho'dan bir ses duyulmadığında Yeosang güldü.

"Benleyken bir şeyler kapmışsın bakıyorum da?"

Yeosang yüzündeki gülümseme ile Hongjoonga yaklaştı ve ellerini yakalarına koydu.

"Eh azıcık öğrendik bir şeyler."

Hongjoong sırıtarak ellerini sarışının beline koydu.

"Dışarıda muhafızlar sıraya girdi bebeğim senin için."

Yeosang şaşkınlıkla ona baktı.

"Öldürmedin mi?"

"Hayır güzelim öldürmedim.Eğer öldürürsem muhafız kalmayacaktı ve muhafızı olmayan saray, saray değildir."

"Bakıyorumda kara ile ilgili bilgilerin de var?"

"Zeki sayılırım güzelim."

Yeosang gülerek dudaklarına bir öpücük kondurdu, geri çekilecekken Hongjoong derin bir öpücüğe çekmişti onu.

Birkaç dakika öpüştükten sonra ikisi de geri çekildi.

"Şimdi halkını selamlama zamanın geldi."













Veee Final bölümü eheheh

Belki beeeeelki bi ihtimal özel bölüm yayınlayabilirim.

Pirate King } HongSangWhere stories live. Discover now