Kahvaltı

174 14 3
                                    

Eve geldiğimizde Bethany çoktan uyumuştu. Hatta horluyordu. Biraz dürttüm ama uyanmadı. Gülerek ofladım ve arabadan inip onun oturduğu koltuğun kapısını açtım. Meğer kızın içinde bir ayı varmış. Resmen horlarken arabayı yutacak.

Onu kucaklayınca anında iç çekerek uyandı. Kucağımda olduğunu anlayınca çırpınmaya başladı.

"Ne yapıyorsun be sen?" diye bağırdı. Oflayarak kollarımı serbest bırakınca yere çakıldı. İnleyerek bana bakıp ağlamaya başladı.
"Hayvan!" Gülerek evin kapısını açtım ve içeri girdim.
"Bobby John! Çantam arabada kaldı." diye seslenince ona anahtarı fırlattım. Daha sonra ona bir odahazırlamak için aşağı indim. Angel'ın odasına girdim. Hala onun papatya kokulu parfùmü odayı sarmalıyordu. Hemen yatağının yanındaki av çantası ve babamla olan fotoğrafına bakıp güldüm.  Çantayı dolaba kaldırıp odadan çıktım.
"Bethany?" Cevap yoktu. Evde dolaşıp onu aradım ama evde değildi. Koşarak dışarı çıktım. Impala önümde duruyordu. Yani kaçmamıştı.
"Emma?" dedim silahımı çıkarıp. Hızla  arabanın arkasına geçince yerde oturup ağlarken gördüm onu. Silahımı o görmeden hemen silahı belime sokup yanına gittim.
"Bethany? İyi misin?" Sanki beni duymuyormuş gibi titreyerek ağlıyordu. Elini tutup yüzünden çektiğimde yüzü ağlamaktan şişmişti.
"Ne oldu sana?"Bana bakıp hıçkırdı. Sonra bana anahtarı uzattı. "Bana güvendin, bu anahtarı bana verdin. Ben kimim, biliyor musun? Hırsızım ben. Ama yapamadım. İlk defa oluyor bu. Özür dilerim. Beni polise şikayet edeceksen edebilirsin. Kaçmayacağım." Sonra anahtarı bana uzattı. Almak için elimi kaldıramadım bile. Sadece ona bakıyordum.

"Bobby John özür dilerim." diyerek bana sarıldı. Kafasını boynuma gömüp ağlıyordu. Sonra ayağa kalktı.

"Sana yalan söylemedim. Sadece bir şeyi atladım. Onun için özür dilerim." dedi ve arkasını döndü. Yutkunarak burnumu çektim. İlk defa bur kız için ağlayacaktım.

"Burada hala bir odan var.." dedim gülmeye çalışarak. "Gitmene gerek yok." Bana baktı. Şaşırmış gibi duruyordu. "Sen.. Ciddi misin?" Kafamı salladım. "Seni bırakmayacağım Beth." dedim gülerek. O da güldü ve bana doğru koşmaya başladı. Önüme gelince bana sarıldı. Ben de ona sarılınca tekrar ağlamaya başladı. Biraz sonra ayrıldım ve arabayı açıp içinden çantalarını alıp kapıyı kapattım. Beth evin kapısında beni bekliyordu.

"İn hadi." dedim ve inmesini izledim. Ona odasını gösterince bana güldü.
"Teşekkürler." dedi. Bu sırada kafasının yanının kanadığını gördüm. Hemen yanına gidip kafasını tuttum. "Sana ne oldu?" dedim. Bana sinirle baktı. "Yere düşerken kafamı vurdum." Ağzımı bir şey söylemek için açtım. Ama kelime bulamıyordum. Cebimden bir peçete çıkarıp alnını sildim. Nedense kendimden nefret etmiştim. Yaralı alnına bakarak gözlerimi kapadım.
"Tam bir hayvanım. Çok özür dilerim Bethany. Gerçekten." Elimi alnından çekip gülümsedi. "Özüre gerek yok Bobby John. Benim inadımdı. Kendini suçlama." Sonra uzanıp yanağımdan öptü. "Kim ve nasıl biri olduğunu bilmiyorum ama sana güveniyorum. Teşekkür ederim." dedi ve geri çekildi. Derin bir nefes alıp gülümsedim.

"İçeride film izleyeceğim. İstersen gelebilirsin." Sonra kapıyı kapatıp önce mutfağa girdim. Birkaç paket cips hazırladım ve iki şişe bira alıp içeri geçtim. Bethany gelmemişti. Sanırım uyuyacaktı. Koltuğa oturmadan önce bir film seçtim. Koltuğa oturdum.
"Off! Işıkları unuttum." dediğim sırada ışıklar kapandı. Arkama dönünce Bethany ile karşılaştım. Pijamalarını giyip gelmişti. "Sıkılırsam uyurum ona göre." dedi gülerek. Ben de kafamı salladım. Yanımı işaret edince gelip oturdu.

"Ne izliyoruz?" dedi televizyona bakıp. Ben de bir bira açıp ona uzattım. Kafasını sallayarak aldı.

"Görünmez Tehlike."

"İzlemiştim. Başka film yok mu?" Bir cips alıp ağzına attı. Sonra bir yudum da bira aldı.
"Beni izlemeyi keser misin? Televizyonda bir film var zaten." dedi ekrana odaklanarak.
İlk yarım saat berbattı. Bethany ayaklarını üzerime koyup uyumuştu. Sarhoş da olmuş olabilirdi. Bilemiyorum.

"Beth?" dedim onu dürterek. Gözlerini açıp bana baktı. "Ne var?"
"Adam görünmez oldu. İzlesene." Sonra doğrulup filmi izlemeye başladı.

"Madem bilimkurgu yapıyorsunuz biraz mantıklı yapın. Maymunun koluna sıktığınız şey nasıl görünür olabilir?" dedi bunalmışçasına.
"Bethany senin gibi düşünen başka kız var mı?" dedim. Bana baktı. "Ne alaka?"

"Filmin içine sıçtın. Ayrıca o maymun değil goril." deyince gülmeye başladı.
"Demek kendi sürüne hakaret ettirmiyorsun." Sonra omzuma başını yasladı.  Gülerek gözlerimi kapadım.

"Peki senin omzun kadar rahat bir yere sahip olan var mı?" dedi bana.

"Hayır, yok."  Peki senin kadar güzel birine sahip olan var mı Bethany?

"Uyuyor musun?" dedim gülerek. Kafa salladı. Televizyonu kapatıp başımı başına yasladım. Bir süre öyle kaldıktan sonra tam dalarken beni itti. Zıplayarak kafamı kaldırdım.
"Ne oluyor Beth?"
"Uzan koltuğa, oturarak uyumak hiç rahat değil." dedi ve beni takrar itti. Eve t, bence de rahat değildi.

"Nereye?" dedim ayağa kalktığını farkedince.

"Odama?" Kafamı salladım. "Sen de geç istersen."

"Odana mı?" dedim gülerek.
"Hayır, dedi suratını yamultup. "Odana."

Utançtan yanaklarımın kızardığını hissettim.
"Ee, şey, odam. Tamam, iyi geceler." dedim ve ayağa kalktım. Odama girince kendimi yatağa atıp gözlerimi kapadım.
*

"Bobby John! Kalksana!" diye beni dürten ses ile gözlerimi daha sıkı yumdum. "Her kimsen, defol." dedim ve yastığı kafama kapattım. Bir süre sessizlik olunca bir anda tepeme çöken ağırlıkla neye uğradığımı şaşırdım. Biri üzerimde tepiniyordu.

"Hey, sakin ol!" diye onu uyardım. Beni duymayınca kolunu tutup kendime çektim.

"Bethany, ne güzel uyandırma tekniği bulmuşsun?" dedim gülerek. Tanrım.. Belim ağrıyor.

"Evde kahvaltı için hiçbir şey yok Bobby John. Gidip bir şeyler al." dedi.

"Ne diyorsun kızım sen? Saatten haberin var mı? Yat uyu." dedim. Elleriyle suratımı kavrayıp kendine baktırdı. "Okulum var! Kahvaltı etmeliyim." dedi.

"Önceki evinde ediyordun sanki." dedim o uyku mahmurluğuyla. Sonra hemen kendime geldim. Ellerini yüzümden çekip yataktan kalktı.

"Beth, özür dilerim." dedim ama kapıyı vurarak odadan çıktı. Peşinden odadan çıktım. O da odasına girmişti. Kapıyı açınca eşyalarını topladığını gördüm.

"Saçmalama Bethany!" dedim ve kolunu tuttum. Bana dolu dolu olan gözleriyle baktı.
"Önceki evim diye bir şey yoktu. Sana bir şey söyleyeyim mi? Her sabah uyandığım evlerde en azından yemek ve babama bir şişe şarap alabilecek para buluyordum. Çalarak değil, anlamışsındır umarım. Babam şerefsizin teki. Ona içeceği bir şey vermediğimde ne yapıyor biliyor musun?" dedi ve önce bileklerindeki morlukları gösterdi. "Önce bunu yapıyor. Bileklerimi bağlıyor, sonra da.." Bu sefer pijamasını çıkarıp arkasını dönünce adeta şok oldum. Sırtından beline kadar inen bir sürü şerit morluk vardı. Bazı yerler kanamış ve yara olmuştu. "Bunları yapıyor. Biliyor musun? Eğer şu an param olsaydı ne senin kahvaltına, ne de o şerefsize ihtiyacım olurdu!" diye bağırdı ve tişörtünü giydi.

Hangi insan bunu çocuğuna yapabilirdi? Bu kadar güzel ve temiz kızı kirletip daha sonra da dövmüş müydü yani?

"Ben özür dilerim. Gerçekten aptallık ettim. Emma lütfen." dedim ona sarılarak. İlk başta itmeye çalışsa da beceremeyince o da bana sarıldı. Eğilip boynunu öptüğümde ürkekçe nefes aldı. Sonra beni itti.
"Okula gitmeliyim." dedi ve pantolonunu giydi. Üzerine de siyah bir ceket giyince çantasını omzuna atıp bana baktı.
"Madem öyle, beni sen bırakacaksın." dedi ve elini uzattı. Gülerek elini tutunca beni odadan çıkardı. Evin kapısını da açınca karşımda Sam, Dean ve Kevin ile karşılaştım. İkisi de bana ve Bethany'e soru dolu bakışlar fırlatıyorlardı. Ben de onu belinden tutup kendime çektim.

"Sam, Dean, Kevin. Bu güzellik benim kız arkadaşım, Bethany."

Ve Hayatım |SUPERNATURAL|- Bobby John WinchesterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin