"Angel, o kim?!" diye bağırdım endişeyle. Ailemden biri olabileceğini düşünerek korkuyordum. Tamam, içimde bir cadı özü ve şeytan kanı bulundurabilirim ama aileme değer veriyorum elbette. Her neyse, bana bir adım yaklaştı. "Bunu söyleyemem."
"Neden?" dedim ben de ona yaklaşıp. Beni duvara kadar fırlatıp üzerinde kilitledi. Hey, dostum! Uçabiliyorum!
"Madem merak ediyorsun.. Michael." dedi soğuk kanlılıkla. Bu sırada gözleri eski haline dönmüştü. Ama ben hala duvarda asılıyım, orası başka.
"Michael'ı mı öldürdün?" dedim.Cevap vermek için ağzını açtığı sırada arkadan Dean, Sam ve Castiel girdi. Oh, sükürler olsun.
"Angel bırak onu!" diye bağırdı babam. Angel gülerek baktı. Ve kendimi bir anda yerde buldum. Tanrım! Kolum kırıldı sanırım.
"İyi misin evlat?" dedi Dean yanıma gelerek. Kafamı sallayıp ayağa kalktım.
"Derdin ne Angel? Kendine gel!" diye ona bağıran Sam'e yumruklarını sıkarak baktı. Alev fışkıran gözlerle ona dikkatle bakıp öyle bir yumruk attı ki, çenesinin kırıldığìna eminim. Koşarak yanına gittik. Angel hepimize son kez baktı. "Lanet kıçlarınızı daha iyi koruyun, artık karşınızda ben varım." dedi ve gitti. Ne hissettiğini, neler yaptığını bilmk istiyordum, ama o beni istemiyordu.
Sam'i kaldırdığımda çenesi biraz yanda duruyordu. Sanırım acımaması için kıpırdatmıyordu. Çıkmış olamaz, biliyorum.
"Haydi Sam!" diye koluna girdim ve son kez ortadaki pentagramın içinde grili siyahlı tozlara bakıp oradan çıkmak için ayaklarımı hareket ettirdim..*
"Kev! Neredesin?" dedim odasına bakarak. Ah, tamam. Hiç uygun bir an değil.
"Vay canına! Kev, sen büyüdün de eve kız mı attın?" dedim gülerek. Bu sırada yarıya kadar inen pantolonunu hızla çekip bana döndü.
"Bobby John, dışarı git!" Gülerek kıza baktım. Tüm kaltaklığıyla bana bakıyordu. Kafamı sallayarak dışarı çıktım. Kapının yanındaki duvara yaslanıp sol ayağımı da duvara dayadım. Diğer ayağımla da yere vurarak ritim tutuyordum. Kapı açılıp kız bana sürtünerek çıkarken iğrenç kokan ucuz parfümüyle tiksinti.içinde yüzümü buruşturdum. Sanırım kusacağım.."Bob, derdin ne senin?" dedi bana sinirle. Ona bir anda ciddileşen suratımla baktım. "Angel.. Öldü."
"NE?!" diye bağırdı ve ses tüm koridorda yankı yaptı. Bana şok içinde baktı. "Bunun ne anlama geldiğini biliyorsun, değil mi?!"
"Cehennemin Kraliçesi oldu tekrara gerek yok Kevin!" diye bağırdım ve gözlerimi kapatıp üç kere derin nefes aldım. Sonra içimden The Beatles'dan Hey Jude'u mırıldanmaya başladım. Bunu bana annem öğretmişti, sakinleştiriyormuş güya.
-------
"Sadece gözlerini kapatıp üç derin nefes al. Sakinleştin mi?" Dediklerini yapmama rağmen hala bana dik dik bakan adama yumruk atma dürtüm uslanmadı. "Hayır."
"İçinden Hey Jude'u söyle."
"Olmuyor anne! Bu sende işe yarıyor mu?" Arkama geçip omzumu sıvazladı ve ona doğru itti.
"Aslında hayır. Belki sende işe yarar diye düşünmüştüm, ama olmadıysa..O zaman en sakinleştirici yöntem. Kır ağzını burnunu. Ama dayak yersen bir de ben döverim."
--------O an aklıma gelince gülümsedim. O gün hem Angel'dan, hem o adamdan hem de ikisinden dayak yedim diye dövüş hocam Dean Winchester'dan dayak yemiştim. Belki de o güzel anlar o zamanlarda son buldu. Ve bir daha olmayacak..
"Üzgünüm Bobby John ama Angel tüm testleri biliyor. Ve önlemleri alacaktır. Tek çare..." dedi ve sustu. Yüzümü kapattığım ellerini çekip ona ani bir bakış attım.
"Ne demek istiyorsun?""Angel'ı öldürmeliyiz Bobby John. Başka yolu yok. Cehennemde geçirdiği her an korkunç bir şekilde güçleniyor. Bu gidişle o sizi öldürecek. Ona bu imkanı veremeyiz."
Derin üç nefes, Hey Jude... En son seçenek? Saldır!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ve Hayatım |SUPERNATURAL|- Bobby John Winchester
Horror"Seni artık tanıyamıyorum, ANNE.." Hayata acı bir veda edip iblis olan Angel, Cehennem'e kendini kaptırıp kötülüğün derin boşluğunda süzülmektedir. Onu bu hayattan kurtarmak imkansızdır. Tek çare ise mücadeledir. Peki bunu Winchester'lar, ama en öne...