Galiba...

327 237 43
                                    

Bakarken kıyamamak mı?
Yoksa baktıkça doyamamak mıdır aşk?

Özdemir Asaf...

🥀🥀🥀

Aradan bir hafta geçmişti, ismimin Ufuk olduğunu bildiğim adamla kardılaşmamızdan tam bir hafta.

Kemal ve Ercan abinin ne işler çevirdiğini kimse anlamamıştı.

Bu olay üstünde fazla durmadım çünkü bir hafta sonra üniversite sınavım vardı.
Annem diş hekimliği, babam ise polislik okumamı istiyordu. Ama ben psikiyatrist olucaktım.

Ailemin kararlarına hep saygı duyardım ama kim olursa olsun hayallerime kimse karışamaz.

Yaz ayıydı. Herkes dışarıda güneşli havanın tadını çıkarıyordu ben ise gece gündüz çalışıyordum.

Birkaç saat daha çalıştıktan sonra Hale Emre ve Öykü ile parka gittik.

Kızlar mutlu gözüküyordu ama Emre üzgündü çünkü yan sınıftaki bir kıza çıkma teklifi etmişti ve kız kabul etmemiş.

Ben demiştim birgün Emre nin güzel kalbini bir pis yelloz kırıcak diye, umarım bu son olurdu.

Hava kararmaya başlayınca evlere dağıldık. Anne ve babam gizli bir şekilde kısık sesle konuşuyorlardı. Gerçekten çok merak etmiştim ve bunu öğrenmem gerekiyordu. Ela ve Mehmet Akif' e sordum ama ikisinde haberleri yoktu.

Birkaç kez anneme ve babama imalı bir şekilde sordum ama gine cevap alamadım.

...

Sabah beş de kalktım ve kendime kahve yapıp ders çalışmaya başladım. Aklım hayla anne ve babamın ne konustuklarındaydı.
Kahvaltıda annem ve babam bir hafta izine ayrıldıklarını söylediler artık kesindi bir işler karıştırdıkları.
Bu konuyu kısa bir süreliğine kapattım ve önümüzdeki sınava odaklandım.

İşte beklenen gün gelmişti sınav günü gelmişti. İlk defa bu kadar heyecan yaptığımı gördüm. Ben bunun için çok çalışmıştım, şimdi emeklerinin karşılığını alma vaktidir.

Ben mi sınava girmiştim yoksa sınav mı bana girmişti bilemedim. Aklımdaki tek düşünce eve gidince kitaplarımı parçalama fikriydi.

Öykü ve Hale nin sınavı iyi geçmişti. Hale hukuk, Öykü ise tıp istiyordu. Umarım hepimiz hayallerimimize kavuşturduk.

Birkaç gün sonra kızlarla Kemal ve Ercan abinin dükkanına gittik, birlikte çay içerken geçen gün gördüğüm Baranın abisi olan adam geldi.

Kemal ve Ercan abi huzursuz olmuşlardı bunu yüz ifadelerinden anlamıştım. Kızlarla birbirimize bakarken Kemal abi o adama
Ufuk hemen defol git diye bağırdı.

Ufuk dedikleri adam bu adam olmalıydı. Ufuk çok sakin bir şekilde
Kızlarda burdaymış ve Kumsal da...

Ufuk sözünü tamamlayamadı çünkü Kemal abi, Ufuk a sert bir yumruk geçirmişti.
Ufuk bir eşya gibi yere düştü, ben ise hayla şoktaydım bu adam benim ismimi nereden biliyordu.

İstemsiz bir şekilde ağlamaya başladım, kendimi durduramıyor sürekli ağlıyordum.

Kemal abi beni sakinleştirmeye çalıştı ama pek başarılı olmadı. Kemal abi ile piknik alanı gibi bir yere geldik ama etrafta kimse yoktu.

Bir kaç saat sadece oturduk ne o nede ben tek bir kelime bile etmemiştik.
Kemal abinin beni kardeşi gibi sevdiğini biliyorum ama son zamanlarda bana kardeşi gibi bakmıyordu galiba beni seviyordu. Böyle düşündüğüm için kendimden çok utanıyorum.
Yada ben öyle düşünüyordum.

Kemal abi beni eve bıraktı. Acaba beni seviyormuydu. Öyküye sevgilisi varmı diye sormuştum ama yokmuş. Buna sevinmiştim ama nedenini bilmiyorum. Birkaç kez güldüğümü Mehmet Akif gördü ama bir bahane uydurup onu inandırdım. Ben bu çocuğun yaşındayken ne meraklıydım hiç ablasına çekmemiş.

Asıl mesele anne ve babamın ne işler çevirdiğini öğrenmekti. Annemin telefonuna gizlice baktım ve birisi dikkatimi çekti. BABAM... ama benim dedem ölmüştü. Telefon numarasını ve annemde kayıtlı olan adresi kendi telefonuma aldım.

Sabah ilk işim bu adrese gitmekti. Demek annem ve babamın bizden sakladığı şey buydu.

Sabah hızlıca hazırlandım ve yola koyuldum. Orada kimi giricegimi bilmiyordum daha doğrusu hiçbir şey hissetmiyorum. Bi yanım deden ölmemiş, bunca yıl inatçılık huyunu aldığın adam ölmemiş derken, diğer yanım dedenin yaşaması neyi değiştirir ki diyordu.

Kapının önündeydim dedemin evinin önünde kapıyı kalmakta kararsız kapsamda dedemi görmeye inat etmiştim ve kapıyı çaldım.

Kapıyı küçük sekiz yaşında bir kız açtı. Gerçekten çok şirin di. Kız elindeki kum saatiyle bana bakıyordu. Ama kızın elindeki kum saatinin aynısından bendede vardı ve annemin dediğine göre bunu ölmeden önce dedem bana miras olarak bırakmıştı. İçerden bir adam
Kim gelmiş Kumsal dedi. Nasıl yani bu küçük kızla isimlerimiz aynıydı. Küçük kız adama bir abla geldi dedi ve adam beni içeri davet etti.

Bir yanım yıllardır dedeme kavuşmanın hayalini kurarken bir yanım da dedeme kavuşmanın hiçbir şeyi değiştirmeyecegini söylüyordu.

İçeride ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum, bir an kaçmayı çekip gitmeyi düşündüm ama dedeme olan merakım buna engel oldu.

Küçük kız ile birlikte içeri girdik. Karşımda gördüğüm adamın annem gibi saçları ve gözleri vardı. Bir an bu adam kesinlikle benim dedemdi.

Adam beni görünce sanki şok olmuş gibi kaldı. Sadece baktı, adamın gözlerinin içindeki özlemi görebiliyordum. Adam küçük kıza odasına gitmesini söyledi ve kız sakince odasına gitti.

Karşımdaki adamın ağzından tek bir kelime döküldü Kumsal

🥀🥀🥀

BİR VAR DÖRT YOK [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin