2.Sezon*2.Bölüm

331 31 12
                                    

Eren sessizdi.

Fazla sessiz.

Ve bu Levi'ı korkutuyordu.

Eren gibi özgürlüğüne düşkün vahşi bir çocuğun sessiz olabileceği tek zaman fırtınadan önceki zamandı.

Levi o fırtınanın getirebileceklerinden korkuyordu.

Eren'i ormanın derinliklerindeki bir kulübeye getirdiğinden beri 3 gün geçmişti.

Levi'ın aurasını hisseden devler alanı boşalttığı için etraf sakin ve huzurluydu.

Levi Eren'in kaçamaması için her önlemi almıştı.

Eren'den bir tepki beklemişti. Nefret, öfke ya da kabullenme. Ama Eren bunların hiçbirini yapmamış ve sadece boş bakışlarla odundan duvarları seyretmişti.

Bütün gün.

Sattlerce sadece o lanet tahtalara bakmıştı.

Ve bunu üç gündür devam ettiriyordu.

Levi ortada bir sorun olduğunu anlayabiliyordu. Anlayamaması için aptal olması gerekirdi ki aptal kelimesi Levi'ı tanımlayabilecek son kelime dahi olamazdı.

"Eren." Diye seslendi şömineye odun atarken.

Her zamanki gibi cevap gelmedi.

Levi sinir katsayısının hızla attığını hissederken sakinleşmek adına derin nefesler aldı.

"Eren." Bir kez daha seslendi.

Ve yine cevap alamadı.

Levi'ın içindeki bir şeyler patladı.

Bütün özkontrolü parçalara ayrılırken kendini Eren'e atılmış bir şekilde buldu.

Onu ne ara boğazından yakalayıp duvara çarptığını bilmiyordu. Tek bildiği öfkeli olduğuydu.

Çok öfkeli.

"Bir şey söyle Lanet olası! Her hangi bir şey söyle. Ne olursa olsun."

Elleri gevşerken yalvarırcasına devam etti.

"Lütfen Eren sesini duymaya ihtiyacım var."

"Canavar olduğumu düşünmüştüm."

Kelimeler habersiz gelmişti. Levi olduğu yerde donakalırken boğazını kavrayarak duvara yasladığı oğlana baktı.

Eren bir avcı misali kendisini izleyen gözleri görmezden gelerek boğuk bir sesle devam etti.

"Sana kimse sahip olamasın diye defalarca kez yemek istedim seni. Böylece benim bir parçam olacaktın.

Seni zincirlediğimi, kendime muhtaç bıraktığımı hayal ettim. Benden gidemeyesin diye bacaklarını kesmek, beni iteleyemeyesin diye kollarını kırmak istedim.

Sonra sana zarar veremeyeceğimi düşündüm ve seni sadece mutlu etmek istedim.

Ya da istediğimi düşündüm."

Sağ elini kaldırıp Levi'ın yanağına koyarken parmakları soğuk ama keskin teni okşadı.

"Şimdi sana, yaptıklarına bakıyorum da..."

Levi Eren'in dokunuşundan ve söylediği şeylerden hoşlanmış bir şekilde bekledi. Devamının ne olacağını az çok tahmin edebilse de bunları Eren'in ağzından duymak istiyordu.

"Seni en başından yemeliydim. Cüretkâr gözlerini oymalı, bana dokunan ellerini kesmeli, ayaklarını zincirlemeliydim."

Eren'in parmakları aniden Levi'ın boğazına yapışmıştı.

Levi içgüdüsel olarak geri çekilmek isterken Eren onun bu halinden yararlanarak kendini onun üzerine attı.

Levi Eren'i üzerinden atabilirdi ama bunu yaparsa Eren'in canının acıyacağını biliyordu.

Bu yüzden düşmeyi seçti.

"Ne kadar da zayıf. Kimbilir belki de binlerce yıldır yaşayan birine göre fazla zayıfsın. Bana adam akıllı  zarar veremiyorsun bile. " diye mırıldandı Eren Levi'ya yukarıdan bakarken.

"Seni böyle altımda görmek, parmaklarımın o narin boğazını kavradığını hissetmek bana ne kadar zevk veriyor biliyor  musun?

Ve istersen beni kolayca öldürebilecek olmana rağmen kontrolü bana verdiğini bilmek bu zevki daha da arttırıyor."

Eren dilinin ucuyla dudaklarını ıslatırken karanlık odada neon ışıkları gibi parlayan yeşil gözlerini Levi'a dikti.

"Kaptan şimdi sizinle sevişeceğim. İsterseniz beni üzerinizden atabilir ya da öldürebilirsin. "

Levi sakince Eren'in vahşi bir canavarı andıran gözlerine baktı.

İstediğini elde etmişti.

Onun Eren'de görüp tapınacak derecede hayran olduğu şey bu evcilleştirilemez öfke ve canavarımsı içgüdülerdi.

Kimse Eren'in özgürlüğünü kısıtlayıp ona sahip olamazdı.

Eren birilerinin özgürlüğünü kısıtlayıp birilerine sahip olabilirdi.

Aksi düşünülemezdi.

Tabiki de bu Eren'in yanılsamasından başka bir şey değildi.

Eren Levi ona göz diktiğinden beri ona aitti. Kontrolün kendisinde olduğunu sanması sadece Levi'ın ona verdiği bir teselli hediyesiydi.

Birazdan geri alacağı bir hediye.

Levi dudaklarının yukarı kıvrıldığını hissederken tek hamlede Eren'i altına aldı ve onu tepeden tırnağa süzdü.

Eren gururluydu.

"Ah Eren halen daha işin ciddiyetini anlayamamışsın. Özgürlüğün, benliğin, bedenin, ruhun ve kalbin hepsi artık bana ait. Sen bana aitsin. Hakkındaki her kararı ben vereceğim.

Atacağın her adımı ben söyleyeceğim.

Yiyeceğin yemekler, uyku saatlerin, arkadaşların... Her şeyine ben karar vereceğim.

Sen artık tek başına yoksun.

Benimle sevişmek istiyorsan iznimi almalısın. Belki dizlerinin üzerine çöküp yalvarırsan bu konu hakkında düşünebilirim."

Ve Levi onun bu gururunu parçalamaya ant içmişti.

Bu yüzden onu bu tanrının unuttuğu yere getirmişti.

Eren'in bu ilişkide sözü geçen tarafın kim olduğunu anlaması gerekiyordu.

Ya güzellikle anlardı.

Ya da Levi onu paramparça ettikten sonra.

Bu, onun tercih yapma hakkının olduğu tek şeydi.

Bölüm hakkındaki düşünceler:

Hımm önceki bölümlerden anlamanız gerekiyordu, bu hikâyede yazdığım Eren kolayca domine edilmeyecek biri. Kişilik bozukluğu ve şiddete eyilimlilik gibi semptomlardan muzdarip yeşil gözlü evladımız fazla asi.

Eh Levi de fazla saplantılı ve kontrol edici.

Kimin kazanacağını ben bile bilemiyorum. Vallaha elimi tuşlarda bir gezdiriyorum hikaye kendiliğinden akıp gidiyor.

Hadi hayırlısı.

Ackerman PsikolojisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin