6.Bölüm

595 59 15
                                    

NOT: MANGADAKI GERCEKLER DEGISTIRILMISTIR. DUVARIN DISINDA YASAYAN INSANLAR YOK. ELDIANLAR YOK. ZIRHLI TITAN VE DIGER TASIYICILAR ANOMALI TITANLAR. INSANA DÖNÜŞMÜYORLAR

Kayıplarımızın üzerinden gelmek zordu. Olanları unutmak da öyle. Ancak yapabileceğimiz tek şey ilerlemekti.

Hem ölenler hem de hayatta kalanlar için en iyisi buydu.

"Kadın titanın daha önce hiç görülmemiş bir anomali olduğunu ve türünün tek örneği olmadığını düşünüyoruz. Garip bir şekilde diğer insanları değil de sadece Eren'i yemek istiyor gibi duruyor."

Kaptan Erwin'in sözleri üzerine odadaki bütün gözler üzerime çevrilmişti.

"Sanırım çok çekiciyim?" Dedim göz kırparak.

Şaka yapmaya çalışmıştım ama benim bile içimden gülmek gelmiyordu.

"Bu durumda bile şaka yapabilmene hayranım." Dedi Kaptan Levi sarkastik bir şekilde.

Cevap vermek yerine omuz silktim. Konu burada kapanmıştı.

"Hange deney yapıyor. Eren sen de ona deneylerinde yardımcı olacaksın. Titanlarda meydana gelen bu evrimin nedenini bulur bulmaz operasyona başlayacağız."

Kaptan Erwin'in sözleriyle birlikte toplantı bitmiş, herkes dağılmıştı.

Kaptan Levi ve Kaptan Erwin birlikte giderken ben de Mikasa ve Armin ile birlikte gitmiştim.

"Eren son zamanlarda iyi görünmüyorsun." Dedi Mikasa endişeli olduğunu gösterircesine.

"Deneyler seni zorluyorsa Hange'nin odasını basabilirim."

Armin korku dolu gözlerle Mikasa'ya baktı.

"Bunu yapmasan hepimiz için daha iyi olur."

Evet. Herkes aynıydı. Mikasa'nın anne ayı koruyuculuğu, Armin'in onu engellemesi.

Farklı olan bendim.

Onlara ne kadar değiştiği söylemeyecek misin?

"Eren terliyorsun."

Mikasa alnını alnıma değdirip ateşimi ölçerken gülümsemeye çalıştım.

"Eren Mikasa haklı hiç iyi görünmüyorsun." Diyen Armin ateşi biraz daha harlamaktan başka bir işe yaramamıştı.

Iyi olmamamın en büyük sebebi kaç gündür yaptığım titana dönme çalışmalarıydı.

O en son günden beri titana dönüşememiştim.

İnsanlar benim onları kurtarmamı bekliyordu. Hayatlarını ellerime teslim edip benim için can veriyorlardı. Peki ben? Sadece oturup bir domuz gibi tıkanıyordum. Uyuyordum ve yine aynı döngü.

İşe yarayamamak beni o kadar strese sokmuştu ki tek istediğim ölmekti.

Belki ölürsem kendimi bu kadar işe yaramaz hissetmezdim.

"Ben iyiyim sadece yorgunum. Dün temizliği ben yaptım ondandır." Dedim endişeli arkadaşlarımı geçirmek adına.

"Şu bücür şansını fazla zorlamaya başladı. Zaten deneylerde yoruluyorsun bir de sana temizlik yaptırıyor."

Gülerek bir kolumu Mikasa'nın omzuna attım ve onu kendime çektim.

"Mikasa yoksa yine mi o malum periyottasın? Hani her ayın bir haftasını kızgın bir dev gibi geçirdiğin periyot?" Dedim.

Armin bana 'ölmek mi istiyorsun?' bakışları atarken 'belki?' bakışlarıyla cevap verdim.

Aynı anda ensemde bir acı hissetmem bir oldu.

"Kahretsin Mikasa gücünü bilmiyor musun?"

Ondan uzaklaşırken Mikasa kızgın bir şekilde peşime düşmüştü.

"Bırak peşimi." Diye bağırıp hızımı arttırdım.

Ben koşuyor, Mikasa beni kovalıyor ve Armin de ikimize bir şey olmayacağından emin olmak için bizi takip ediyordu.

Kovalamacanın bir yerinde üzerimde keskin bakışlar hissederek kafamı kaldırdım ve pencereden beni izleyen Kaptan Levi'ı gördüm.

Keskin bakışları avını izleyen bir avcı gibi bir saniye bile olsa üzerimden ayrılmıyordu.

Ânın getirdiği şaşkınlıkla ayaklarım birbirine dolaştı ve kendimi saniyeler içerisinde iki seksen yerde yatarken buldum.

Ne bana endişeyle seslenen Mikasa ne de bize doğru hızını arttıran Armin umurumdaydı.

Aklımda olan tek şey Kaptan Levi ve onun eşi benzeri olmayan gözleriydi.

Ackerman PsikolojisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin