İsabet

63 14 1
                                    

  Sabah uyandığımda başım zonkluyordu. Kayra yatağımdaydı. Dün gece ne olmuştu? Kayra'nın yatağımda ne işi vardı? Sarhoşluğumu kullanıp yatağıma mı sızmıştı bu sapık? Leş gibi içki kokuyordum. Kayra uyandı ve "Günaydın" dedi. "Senin yatağımda ne işin var? Sarhoşluğum kullanıp yatağıma mı sızdın seni sapık!" dedim sinirle. Kayra gülerek "Hey sakin ol. Yanında uyumamı dün gece sen istedin. Benim bi suçum yok" dedi ellerini iki yana açarak. "Dün gece ne oldu" dedim sabırsızlıkla. Sakince neler olduğunu anlattı. "Bi yaramazlık yapmadın yani" dedim gülerek. "Yapmadım" dedi gülerek. "Duş alsam iyi olacak. Çok kötü kokuyorum." Bileğimi tuttu ve "Şebnem" dedi. Bir an duraksadı ve tekrar konuştu. "Dün gece bana kimseyi öldürmedim dedin" Bunları ben mi söylemiştim? Ve devam etti"O söylediklerin " durdu ve "gerçek miydi?" dedi. "Evet doğru" diye mırıldandım. "Ben kimseyi öldürmüyorum. Sadece yurt dışına silah satıyorum" ve devam ettim. "Ama Onur için aynı şeyi söyleyemem." "Anladım" dedi büyülenmişçesine. "Ya sen? Senin Mert'i öldürdüğün doğru mu?" "Hayır. Onur Mert'in adamlarını indirirken bende Mert'in odasına girdim. Tabii ki de onu öldürmeyecektim. Arka kapıdan kaçmasını sağlayacaktım. Ama Mert'in ölümünü isteyen başkalarıda vardı anlaşılan." "Ne demek istiyorsun" dedim sabırsızlıkla. "Biri Mert'i vurup pencereden kaçtı. Ve bu da ben yapmışım gibi oldu." "Anladım" dedim şaşkınlıkla. Kayra böyle birşeyi asla yapamazdı zaten. "İnanmış mıydın onu öldürdüğüme?" "Evet" diye mırıldandım. Gülümsedi ve saçlarımı okşası. Geri çekilerek "Şey ben duşa girsem iyi olacak" dedim. "Peki" dedi. Odadan çıktım ve duşa girdim. Kayra'yı düşünüyordum. O bir bilmece gibiydi. Çözülmesi zor bir bilmece. Ona karşı neler hissettiğimi bilmiyordum. Ve hiç bir zamanda bilmeyecektim sanırım. Başım hala zonkluyordu. Duştan çıkınca kendime kahve alacaktım. Duştan çıktım ve üzerime gömleğimi ve kot şortumu giydim. Bacaklarıma çok yakışıyordu. Odama geldim ve aşağıdan kahve istedim. Kahve geldi ve diğerlerini aramaya koyuldum. Muhtemelen salondalardı. Salona geçtiğimde tahmin doğru çıkmıştı. Kayra ve Cenk'in arasına oturdum. Bacak bacak üstüne attım ve "Günaydın millet" dedim. "Günaydın" diye karşılık verdiler. Cenk "Seksi bacaklar" dedi. "Kes sesini Cenk" dedim. Kayra'ya göz ucuyla baktım. Gözlerinden öfke fışkırıyordu. Anlaşılan bozulmuştu. Cen kolunu omzuma attı. "Bak o elini çek" dedim sinirle. "Tamam güzelim sakin ol " dedi ve elini çekti. Onur sadece olanları izliyordu. Ya sabır diyerek kahvemi yudumluyordum. Cenk'in telefonu çaldı ve kısa bir konuşmadan sonra bize döndü: "1 Saat sonra gidebiliriz." "Sende bizimle geliyorsun değil mi Şebnem?" derken Kayra bana dirsek attı. Kahvem şortuma dçkülmüştü. "Dün yemekte hiç konuşmadın da " diye devam etti. Ve sonra "Ah çok afedersin" dedi yapmacık bir şekilde. Kayra bana bunu bilerek yapmıştı. "Önemli değil" dedim somurtarak. Şortum mahvolmuştu. Anlaşılan Cenk'e kızmış ve onu kıskanmıştı. "Ben üstümü değiştireyim" dedim ve yukarı çıktım. Kayra da "Ben de bi tuvalete gideyim" dediğini duydum. Kayra peşimden geliyordu. Odanın kapısını kapattı ve ellerini iki yanıma koydu. Beni hep kapana kıstırıyordu. Sebepsizce utanıyordum. "Bilerek yaptın değil mi?" dedim. "Evet" dedi sırıtarak. "Ne o Cenk'i mi kıskandın?" dedim alaycı bir şekilde. "Evet" dedi ciddi bir şekilde. "Sana kimse bu şekilde davranamaz." "Hele ki benim yanımdayken." dedi ciddiyetini koruyarak. "Bir daha böyle giyinmeyeceksin" dedi. "Sen buna karışamazsın" dedim bu sefer sinirle. "İyi bende seni hep engellerim" Bişey diyemedim ve ona sinirle baktım. "Üstümü değiştireceğim dışarı çık" dedim bir hışım. Siyah dar pantolonumu giydim ve tekrar aşağı indim. 

        Onur son hazırlıkları yapmak üzere yukarı çıktı. Tekrar geri geldi ve elindeki çantayı Cenk' e verdi. Cenk'in arabasına bindik. Kayra yine yanımdaydı. 

           Bir süre gittik. Cenk "Kahretsin!" dedi ve bir küfür savurdu. Kayra "Ne oldu?" dedi. Cenk "Yol çevirmesi var."  "Hiç birşey belli etmeyeceğiz anlaşıldı mı?" Biraz yaklaştık ve polisler bizi durdurdu. Polis "Ehliyet ruhsat" dedi. Cenk hemen polise uzattı. Polis bizden şüphelenmedi ve "İyi yolculuklar" dedi. Yarım saat sonra mekana gelmiştik. Sedat bizi karşıladı. "Hoşgeldiniz" dedi. Ve sonra "Para hazır mı?" dedi. "Hazır" dedi Cenk. Sedat çantayı Cenk'in elinden alacaktı ki Cenk "Önce silahlar" dedi.Sedat silah dolu çantayı Cenk'e verdi. Sedat paraları aldı. Para dolu çantayı açtı. Sinirle gürledi:"Bu para az" Cenk "Biz istediğimiz miktarı getirdik. Daha fazlası mümkün değil." dedi bir hışım. Sedat "İşte bunu yapmayacaktınız" dedi. Silahını aldı. Biz bir adım geri çekildik. Sedat silah dolu çantayı Cenk'in elinden aldı "Son duanızı edin" diye gürledi. Kaçmaya başladık. Sedat ateş etti. Kurşun kolumu isabet almıştı. Cenk ve Onur Sedatla boğuşuyordu. Kayra "Şebnem!" diye haykırdı. Kolumdan tutup beni eski bir inşaat alanına götürdü.  Bacaklarımı uzattı sırtımı duvara yasladı ve "Sakin ol iyi olacaksın" dedi. Yüzümden ter akıyordu. Canım acıyordu. Gömleğim kana bulanmıştı. Kayra gömleğinden kumaş parçası koparıp kanayan kolumu sardı. Kanamam durmuyordu. Kayra'ya "Kaç kurtar kendini" dedim. "Hayır seni bırakmam" dedi. Yüzü yer içindeydi. Hızlıca düşünüyordu. "Hastaneye götüremem polisler yakalar" "Serhat umarım hala buradadır." diye mırıldanıyordu.  

         "Şebnem seni buradan çıkarmam gerek" dedi. Çatışma sesleri hala sürüyordu.

TaktiklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin