Takip

15 3 1
                                    


    Arda'nın dosyasını inceledikten sonra ona karşı şüphelerim iyice artmıştı. Bende bu durumda şuan ne haltlar karıştırdığını öğrenmek için bugün onu takip etmeye karar verdim. Elbette diğerlerinde şüphe uyandırmadan. Ne tesadüf ki bugün Arda Onur'u arayıp bişeyler konuşmak istediğini söyledi.  

İşte tam zamanı!  

Ve o gelmeden önce Onurla konuştum Arda hakkında biraz.  

"Onur?" 

"Arda'ya gerçekten güveniyor musun?" 

"Evet Şebnem kaç kez diyeceğim ama."  

"Bu nası bi adam böyle? 2 kadına tecavüz etmiş." 

"Ne buna mı takıldın? Onca suçu varken. Ayrıca kadınlar kendileri de istemiş olabilir. Eh Arda da fena değil. Sende etkilendin değil  mi? Geldiğinde ona bakışını gördüm." dedi sırıtarak.

"Ne? Saçlama asla! Nasıl bu kadar rahatsın? Seni pezevenk..." 

"Hey ben kadın satmıyorum. Birkaç kişi becerir bırakırım." 

"Ne? Ve bunu marifetmiş gibi anlatıyo musun? İğrençsin!" 

"Eski kız arkadaşımı becerdim. Çok zevkliydi gerçekten. Kendi istedi." dedi diliyle dudaklarını yalayarak. 

Lanet olası sapık... Neyse diyip onunla daha fazla konuşmak istemeyip sustum.  

Ciddileşip "Ona güven. Güvenilir olmasa karşına çıkarmam değil mi ?" 

"Öyle diyorsan öyle olsun bakalım." Tabikide tatmin olmamıştım. Üzgünüm ama o kadar kolay değil. Ben insanlara güvenmemeyi bazı şeylerden sonra öğrendim. En iyi tanıdığınız yada bildiğiniz kişiler genelde arkanızdan iş çevirmiştir. Herkes için söylemiyorum tabiki. Bu dünyada sadece ikiyüzlüler olacak değil ya. Ama dikkatli olmak gerekiyor. Her yüzünüze gülene sizde "gül" vermeyin. Gerçek bir gülüş mü yoksa sizi çıkarları için kullanacak bir "maske" mi takıyor? Evet bunu anlamak zor oluyor bazen. Çünkü o "maske"nin altındaki gerçek yüzü gizlemekte o kadar profesyönelleşmişler ki.  

Ama sizinle işi bittiğinde gerçek yüzünü görmüş ve anlamış oluyorsunuz.  Anlamış ve görmüş oluyosunuz ama geç oluyor... Bu zamana kadar hayatınız mahvoluyor.  Neyse.  

Kayra herzaman ki koltuğunda oturuyordu. Konuşmalarımızı dinliyordu. Ona göz ucuyla baktım ve Onur'a bakarken bakışlarını bana çevirdi. Lanet olsun yine yakalanmıştım! Bi an utandığımı hissettim. İstemsizce halı desenlerini incelemeye başladım. Şimdi farkettim de desenleri ve birbiriyle uyumluydu renkleri. Hey ne saçmalıyorum... 

Hep birlikte Arda'yı bekliyorduk. Lanet olsun ki başım ağrıyordu. Kimseyi dinleyecek halim yoktu artık bugün. Yorgundum. Sadece uyumak istiyordum.  

Kısa bir bekleyişten sonra lanet olası Arda Bey gelmişti sonunda. Bu adamdan nefret e-di-yo-rum! 

"Selam millet" dedi. 

"Hoşgeldin" dedim bende yapmacık bir şekilde. Belki anlamıştır. 

"Hoşbuldum" diye karşılık verdi. 

Kırmızı şarap şişesini aldım ve "ister misin?" dedim. Başıyla onayladı ve kendim içinde bir tane doldurdum.  

"Ne var ne yok?" derken şarap bardağını kavramıştı bile.  

"Hazırlanıyoruz bugün bazı şeyleri hallettik. Ya sen?" diye lafa girdi Onur. 

"Pasaportlarınız hazır. Buyrun bakalım" dedi  ve cebinden üçümüzünde pasaportunu  çıkarttı. Gerçekten de İtalya'ya  gidiyorduk. Hiç gitmek istemiyordum. Bu işin  biran  önce  bitmesini  istiyordum  sadece. 

TaktiklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin