Analiz

22 8 0
                                    


        Odama gittiğimde Onur'un sesini duyana kadar sessizce ağladım. Aynada yansımamı gördüğümde bir an kendimden korktum. Ağlamaktan gözlerim kızarmıştı. Sarı saçlarım koyu bir sarı haline gelmişti. Yüzümün rengi atmış,bembeyaz kireç gibi görünüyordum. Yani,kısaca,tam anlamıyla, ber-bat-tım! 

       Güçlü olmalıydım. Hemen iyi görünmemi sağlamalıydım ki Onur ağladığımı farketmesin. Gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim. Hızlıca fazla belli olmayacak kadar hafif ama olduğundan iyi gösteren ve her kadının kurtarıcısı olan biraz "makyaj" yaptım.  

Evet! 

Şimdi iyi görünüyordum. Odamdan çıktım ve adımı haykırıp duran Onur'un yanına gittim.  

Konuştu "Nerdesin Allah aşkına? Sana seslenip duruyorum." 

"Geldim işte ne oldu?" elinde gül kurusu renginde bir dosya vardı. Sanırım bu Arda'nın dosyasıydı. 

"Al bakalım bu Arda'nın dosyası." Hemen incelemek istiyordum. 

"Kayra nerde?" diye sordu. Onu göremedim. Yine nereye kaybolmuştu? 

"Bilmiyorum" dedim. 

"Tamam. Onu bulmalıyım. Bana yardım etmesi gerekecek. İşlerim var." 

"Anladım görüşürüz." Dedim ve "Görüşürüz" diye karşılık verip tekrar gitti. 

        Hemen odama geçtim ve dosyayı incelemek üzere kapağını açtım.  

İsim Arda. 

Soyisim Kara. 

1988 Ankara doğumlu. 

Annesi İtalyan.  Kafamda soru işaretleri beliriyordu. İtalyanca biliyordu öyleyse. 

Babası Türk. 

İkiz erkek kardeşi var. 

Sayfayı çevirdim ve karşıma hiç de şaşırmadığım şeyler çıktı. 

Bir müddet uyuşturucu,eroin gibi maddeler satmaktan gözaltına alınmış.  Yine cevaplarını bulamadığım sorular aklıma geldi. 

Sadece gözaltı mı? 

Neden hapse girmemiş? 

Muhtemelen bunu yapmadığını kanıtlamış olmalı.  

Ayrıca sattığı uyuşturucu paralarıyla ne yapmış olmalı ki hala paraya ihtiyacı var?  

Ne diye onunla tanıştım ki? Gibi. 

Bunları bi kenara bırakıp okumaya devam ettim. 

2 kadına tecavüz etmiş. 

Seni pezevenk... 

Peki bunun için kadınlar neden şikayetçi olmamış? 

Sanırım onları susturmuş olmalı. Tehdit etti ve kadınlar hiçbirşey yapamadı. 

Lanet olası! Bu benim bir tahminim ama böyle olması da  mümkün.  

Şimdi ise silah satışı yaptığı, cinayetler işlediği yazıyor.  

Pekala ona güvenebilirdik belki de. Eğer beni satmazsa tabii. Onun hakkında hala bazı şeyleri öğrenmek istiyordum. Acaba şuan nerede ve ne yapıyor? Bi gün onu takip etmeliydim. 

Evet. Tamam bunu yapacaktım. Nerelere gittiğini, ona güvenip güvenemeyeceğimizi, ne haltlar karıştırdığını öğrenebilirdim.  Diğerleri görmeden bunu yapacaktım. 

       Şimdi ne yapsam? diye düşünüyordum ki istemsizce çekmecemi açtım. İçinde küçük bir albüm ve  kırmızı bir defter vardı.  Bunları hatırlamıyordum hiç. Önce albüme bakmaya karar verdim. Resimleri gördüğümde birden gözlerim doldu... 

Annem ve babamla resimlerimiz vardı. Annem ve babamın ortasındayım. Üzerimde beyaz bir elbise var. Muhtemelen  5 yaşındaydım. Doğum günümü kutluyormuşuz. Pasta burdan bakıldığında bile enfes görünüyordu. Sayfaları çevirdim. Çocukken hep mutluyduk. Annem ve babamın yanındaydım çünkü. Bazen benimle birlikte çizgi film izlerlerdi. Onlarla izlerken mutlu olurdum hep.  

Sayfaları çevirdim. Sayfaları çevirdikçe  fotoğraflarda yaşım ilerliyordu. 

O güzel günleri özlemiştim. 

En sona geldiğimde ise Kayra'yla bi fotoğrafımız vardı...  

Bunu tamamen unutmuşum. Ne zaman çekindiğimizi dahi hatırlamıyorum.  

Fotoğrafta çok yakışıklı çıkmıştı. O herzaman yakışıklıydı. Yeşil gözlerine bakmayı seviyordum. 

Fotoğrafımızda birbirimize sarılmışız ve kameraya doğru gülümsüyoruz... 

Fotoğrafın arkasını çevirdim. Şebnem&Kayra için... Diye yazıyordu. Ve bir tarih vardı: 14.02.2011 

14 Şubat mı? Sevgililer günündeydi demek. Albümü bırakıp defteri açtım. İlk sayfada "Bu defter Şebnem'e  aittir. Özel bir defter olduğu için lütfen okumayın!" yazıyordu. Ahh günlük defterim... Ona yazı yazmayı çok severdim. Kimseye anlatamadıklarımı ona anlatırdım. 

Kırgınlıklarımı,kızgınlıklarımı,mutluluğumu,üzüntümü ve Kayra'yla geçirdiğim harika zamanlar. Neden bu yazdıklarımı hatırlamıyordum ki? Okudukça detayları hatırlamaya başlıyordum. Ne kadar da mutluymuşuz. Neden bu hale geldik peki? Bunu anlatmak istemiyorum. O günü tekrar yaşamak istemiyorum.   

Ona nasıl aşık olduğum ve nasıl sevgili olduğumuz ayrıntılarıyla yazılıydı. Biz sevgiliyken herkes bize imrenirdi. Kıskanan kızlar da vardı evet. O okulda yakışıklı ve popülerdi. Kızları ondan uzak tutmak benim görevimdi tabi kii. Ama zaten o kimseden yana değildi. Gözü sadece beni görüyordu. Okulda bazı hocalar biliyordu sevgili olduğumuzu. Şu müdür yardımcımız Nazmi Bey bile. Birbirimize aşıktık biz. Aşk nasıl bişeydir bilir misiniz? Ben biraz anlatmak istiyorum. 

Aşk sözlük anlamıyla, aşırı sevgi, bağımlılık, karşı cinse duyulan sevgi. 

Ama bunu biraz açarsak, aşk sevdiğin insanın kusurlarını bilip hoş görmektir. Bunu bilip de hoş görmeyen sevmiyor demektir. Aşık olduğunuzda herşeye daha geniş bir çerçeve ile bakarsınız,pozitif düşünmeye başlarsınız. Adını duyduğunuzda hani içinizde bi kelebekler uçuşur ya. Yada onu görürsünüz içinizi bi heyecan kaplar,utanırsınız. Bir an kıpır kıpır olursunuz. Okula onu görmek için gidersiniz. Okulu nefret ettiğiniz halde. "Naber" dese "Seni seviyorum" dedi sanırsınız.  Anlattıklarımı onaylıyorsanız, 

Geçmiş olsun o kişiye aşık oldunuz.  

^^ 













TaktiklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin