-fourty five-

319 34 5
                                    

"Hey? Niye dalgınsın hyung?"

"Yorulmuşum, Tae. Bir şey yok."

"Hadi ama hyung. Senin beni tanıdığın kadar, ben de seni tanıyorum. Söyle. Neyin var?"

Namjoon gözlerini küçüğün gözlerine çevirdi.

"Jackson yazdı. O takıldı kafama."

"Şu, başka şehre gittiği için seni terk eden pislik mi?

Pişman olmuş di mi?

Oh olsun. Şerefsiz. Benim hyungumun değerini bilemedi."

Namjoon kıkırdadı ve Taehyung'un saçlarını karıştırdı.

"Şapşal çocuk."

"Yah! Oturmaya mı geldiniz?

Kalkın da yardım edin."

Hoseok'un feryadı üzerine gülmüştü ikili.

"Ne yapılacak hyung?"

"Siz ikiniz sehpayı buraya getirebilirsiniz. Hatta getirin. Bir emir."

Hoseok, Namjoon'u cevapladığında Taehyung ayağa kalkmış ve asker selamı vermişti.

"Emredersiniz komutanım!"

£££££

Yedili tanışmış ve çabucak kaynaşmıştı.

Şimdi de yerdeki büyük ve yuvarlak sehpanın etrafına oturmuşlar, bir şeyler içerken bir yandan da sohbet ediyorlardı.

"Siz öz kardeş değil misiniz? Soyadlarınız farklı."

"Değiliz. Benim annemle Yoongi hyungun babası evlendi."

Hoseok başını sallayarak Jungkook'u onayladığında Seokjin, Jimin'e öldürücü bakışlar atıyordu.

Jimin sürekli Taehyung'un yara izine bakıyordu ve bu Seokjin'i çok sinir etmişti.

Uzandı ve yanındaki sevgilisinin yara izine birkaç minik öpücük bıraktı. Taehyung başını Seokjin'e çevirip gülümsedi ve gülüşünü sevdiğinden bir gülüş kazandığında, onu gülüşünden öptü.

"Niyeydi şimdi bu?"

"İçimden geldi."

Seokjin omzunu silkip eski konumuna geri geldiğinde tekrar Jimin'e bakmıştı. Jimin bir süre daha yara izine baktıktan sonra gözleri Seokjin ile kenetlenmişti.

Seokjin her an onu dövecekmiş gibi bakıyordu.

Taehyung alıştığı için pek önemsemiyordu ama yine de rahatsız olmuştu. Seokjin'in de onu bu yüzden öptüğünü bilmeyecek kadar salak değildi.

"Jimin? Bir sorun mu var?"

Seokjin'in nazik olmayan sesi bir anda ortama gerginlik getirmişti.

Taehyung direkt Seokjin'in elini tutup sıkmıştı.

"Şşt, sakin ol. Sorun yok."

Seokjin bakışlarını sevgilisine çevirmiş ve ona gülümsemişti.

"Bir sorun yok. Niye sordun?"

"Bilmem."

Seokjin bakışlarını Jimin'e çevirdi.

"Rahat değil gibisin."

"Ben... Üzgünüm. Sadece ilk defa gördüm ve-"

Jimin'in suçlu edasıyla ve heyecan ile konuşmasına Seokjin elini kaldırmıştı.

"Sakin ol Jimin. İlk defa gördün, olabilir. Ama onu bir kusur olarak görme. Tamam mı? Ben her noktasına ayrı aşığım çünkü."

Jimin gülümseyip kafasını salladığında suçlulukla kafasını Jungkook'un omzuna koydu.

Seokjin iyice Taehyung'a yaklaşıp kolunun altına girdi ve boynuna birkaç öpücük bıraktı.

Sevgilisinin rahatsız olmasını ya da gergin olmasını istemiyordu.

Taehyung gülümseyip elini Seokjin'in karnının üstüne koyup okşadığında Seokjin de ellerini sevgilisinin elinin üstüne koydu.

"JACKSON!"

Namjoon cam bardağı tahta sehpaya çarpıp bağırdığında herkes irkilmişti.

O...

Fazla hızlı içmişti.

"Seni geberticem it herif.

Hem beni terk edip gidiyor. Hem de tam onu unutmuşken yazıyor.

Beter ol Jackson Wang!"

O sırada üçlünün anlamayan bakışlarını fark eden Hoseok açıklamak için biraz onlara eğildi.

"Eski sevgilisi. Atlatamadı da."

Namjoon bir anda ayağa kalktı ve dengesini kaybedip arkasındaki koltuğa düştü.

"Senden nefret ediyorum!"

Gülüşünü Sevdiğim ✔️ Taejin TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin