=5=

49 8 75
                                    

Yuta yerinde durmak istemiyor, bir içeri bir dışarı dolaşıyordu. Jaehyun ise yerinde otursa da sürekli gözü etraftaydı. Bugün test çözmeyecekti, daha önemli bir görevi vardı.

Areum'ı havuzdan uzak tutmak.

''Chenle kralım o gözlüğü nereden aldın ya?''

''Nereden alacağım, tahtakaleden tabiki de. Zengin miyiz oğlum biz?''

Renjun Chenle'nun omzuna elini atmıştı. ''Üzülme Lele, biz çok fakir değiliz. Ten çok zengin.''

''Ne istiyorsanız bana söyleyin koçum. Ben alırım size.''

Yukhei ikisini de kolunun altına alırken Jisung damlamıştı hemen. ''Bana da alır mısın Yukhei?''

''Alırım tabi lan. Size almayacağım da kime alacağım.''

''O zaman hepimize al bir yurt dışı bileti de gezelim. Aynı şehir içinde durmak çok zor biliyor musun? Nereden bileceksin fakir değilsin ki sen.'' Donghyuck aniden olaya atlarken Yukhei'ye bir şeyler kitlediği için mutluydu.

Hep birlikte gülerlerken gelen Areum ve Haneul ile herkes onlara dönmüştü. Haneul vücuduna havlu sarmış bir şekilde gelirken Areum havlusunu elinde tutuyordu. Üstüne giydiği mayo vücuduna tam olmuştu.

Haneul havuz kenarına gelmiş ve ayak parmaklarını havuza sokup suyun sıcaklığını kontrol etmişti. ''Su ılıkmış, güzel. Güzel de ben yüzme bilmiyorum kii.''

Tam Yuta yerinden kalkacakken Yukhei ondan önce davranmıştı. ''Ben yardım ederim ya. Lütfen ben öğreteyim!''

Haneul etrafta gözlerini gezdirdi ve Johnny'de durdu. ''Johnny, sen öğretir misin?''

Mangal başında Taeil ve Jaemin'e yardım ediyorken kendisine seslenilmesiyle havuz kenarındaki Haneul'a dönmüştü. ''Öğretirim tabi. Üstümü değiştirip geleyim ama. Birkaç dakika bekle.''

Haneul kafasını sallarken üstündeki havluyu Areum'a verirken ikisi de birbirine göz kırpmıştı.

Birkaç dakika öncesi

''Areum bu mayo daha güzel sence?''

Haneul'un gösterdiği mayoyu incelerken konuştu. ''Güzel de benim giresim yok havuza.''

''Girmesen de o mayoyu giyeceksin Areum. Bunların hepsi taktik. Jaehyun'un kudurmasını izlemek eğlenceli olacak. Trust me baby.''

Haneul göz kırparken Areum dayanamayıp gülmüş ve rastgele bir mayo almıştı.

''Aha, Johnny de geldi işte.'' Areum'ın sözleriyle gözler Johnny'e dönmüştü.

Johnny yavaşça suya girerken Haneul gözlerini ondan ayırmıyordu. Yuta ise bir an bile bir şey kaçırmak istemediği için tüm dikkati onlardaydı.

Johnny tamamen girdiğinde su göğsüne kadar geliyordu. ''Çok derin mi, boyumu çok aşar mı ki?''

''Sanmıyorum ama aşarsa tutarım seni.''

Haneul Johnny'nin elini tutup yavaşça havuza girerken Areum Yuta'nın ne kadar delirdiğini görmüştü.

''Sen neden boş duruyorsun Jaehyun?''

Gergin olan Jaehyun gülerek Areum'a döndü. ''Test çözerim diye kitap getirmiştim ama böyle güzel günde birlikteyken de çözmek istemiyorum. Bir gün çözmesem bir şey kaybetmem değil mi?''

''Peki neden bu kadar çok çalışıyorsun? Hedefin çok yüksek sanırım.''

Jaehyun'un omuzları düşmüş ve gözleri ellerine inmişti. ''Ben de bu kadar çok çalışmak istemiyorum ama ailem benden bunu istiyor. Gece gündüz çalışmamı.''

Areum'ın ayağa kalkmasıyla Jaehyun ona bakmış ve içini korku kaplamıştı. Havuza mı gidiyordu?

''N-nereye gidiyorsun?''

Areum, Jaehyun'un kekelemesine karşı gülmüş ve elini ona uzatmıştı. ''Havuz kenarında oturacağım. Boşuna giymedim bu mayoyu değil mi? Hadi gidelim.''

Vakit kaybetmeden el tutuşan çift havuzun kenarına oturup ayaklarını havuza sokmuştu.

''İyi gidiyor muyum Johnny? Oluyor mu biraz?''

Kollarını çırpan Haneul'a bakıp sırıttı Areum. Haneul çok sinsiydi, yüzme bilmesine rağmen Yuta'yı kıskandırmak için yüzme öğreniyordu.

Dayanamayıp eve giren Yuta hiç de sakin görünmüyordu. Onun bu halini gören Haneul biraz daha beklemeye karar vermişti.

Yuta ise direkt mutfağa gidip soğuk bir içecek bulmak amacıyla buzdolabını açmıştı. Gördüğü kola şişelerinden birini alıp dolabı kapatmıştı. Nasıl olduysa bir anda şişeyi açarken elini kesmişti.

''Hay ben böyle işi!'' Elini suya tutarken bir yandan da kolayı içiyordu. Olacak ya, kola yanlışlıkla soluk borusuna gidince öksürmeye başlamıştı. O kadar çok öksürmüştü ki yüzü kıpkırmızı olmuştu.

Onun öksürdiğünü gören Hendery ise koşarak bahçeye çıkmıştı. ''Yuta ölüyor galiba lan! Verem olmuş gibi öksürüyor! Koşun!''

Diğerlerini de (sadece Haneul ve Taeil takmıştı onu) endişelendiren Hendery, Yuta'nın yanına geldiğinde nefesini düzenlerken bulmuştu onu. Hâlâ ufak ufak öksürüyordu.

Tam iyi olduğuna inanacakken elinde kan görmesiyle iyice delirmişti. ''Yuta, iyi misin güzel kardeşim? Bak biz yanındayız, destekliyoruz seni. İyileşeceksin bak.''

Yuta ağzını açamadan vücuduna havlu sarmış bir şekilde koşarak gelen Haneul'u görmüştü.

Öksürmekten kızarmış yüzümü görmüştü, sonra da elindeki kanı. Yuta'nın verem olduğuna ikna okurken gözleri dolmuştu.

''Bizden niye sakladın bunu Yuta? Yardımcı olurduk sana, destek olurduk! Ama sen korkak olduğun için bizden saklamayı tercih ettin! Ne zaman haberimiz olacaktı, ölünce mi?''

Yuta dönen muhabbeti anlamadığı için boş boş bakıyordu. ''Neyi saklamışım ki? Hiçbir şey saklamadım sizden. Ayrıca ne ölmesi? Saçmalama Haneul.''

Gözyaşları akan Haneul bağırmaya başlamıştı. ''Ne demek saçmalama! Kan kusuyorsun resmen Yuta! Bu elin ne?!''

Elindeki kana bakan Yuta aydınlanma yaşamıştı. ''Haa. Elimi kestim.''

Ağlaması duran Haneul birkaç saniye düşündü. ''N-niye öksürdün?''

''Kola soluk boruma kaçtı. Dikkatsiz içmişim de.''

Haneul etraflarında oluşan kalabalıkta Hendery'i aradı. Sırıtan bir yüz gördüğünde direkt ona doğru koşacakken ıslak ayakları yüzünden kaymıştı. Yuta Haneul'un minik bedenini düşmemesi için tutarken Hendery çoktan sıvışmıştı bile. Haneul kendisini geri çekerken birazcık utanmıştı.

''Hem sen neden bu kadar ağladın Haneul? Benim ölmem niye bu kadar korkuttu seni?''

Haneul omuz silkti. ''İnsansın sonuçta. Bana baklava borcun var bir de. Baklava önemli.''

Dikkatli bir şekilde mutfağı terk eden Haneul'un arkasından bakmakla yetinmişti. Omzuna atılan elle elin sahibine dönmüştü. Haneul'un arkasından bakıyordu. ''Bu kız senden hoşlanıyor, benden söylemesi.''

''Öyle mi dersin Taeil? İlişki uzmanı falan mısın acaba? Meraktan soruyorum. Yanılma da sonradan.''

Taeil güldü. ''Neden yanılmayayım? Biliyordum! Sen de ondan hoşlanıyorsun!''

Yuta ise sırıtıyordu. ''Belki de. Bilemeyiz.''

🌸🌸🌸








nct in the classHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin