''Son sınavlar ne ara geldi lan Jeno.''
''Hen, sanki ders çalışıyorsun canım kardeşim. Küfretmeden git.''
Jeno önündeki fizik sorularıyla boğuşurken oldukça gergindi. Dersi derste çok fazla dinlemez ama kendisi çalışır, yüksek notlar alırdı. Okul onun için vakit kaybıydı.
''Kanki yarın hangi sınav vardı? Ona göre yatarken daha az veya çok vicdan azabı çekeceğim de.''
Hemen önlerindeki Jaehyun, çözdüğü trigonometri sorusunu yarım bırakıp Jaemin'e döndü. ''Matematik sınavı var. Hoca çok zorlamayacakmış.''
Jaemin oturduğu yere yayılırken sırıtıyordu.
''E iyiymiş. Geçeriz her türlü o zaman, çalışmaya gerek yok.''
Areum uğraştığı soruyu yapamayınca bırakıp kitabı Jaehyun'un önüne itmiş ve arkasındaki Jaemin'e bakmıştı. ''Sınav zor olsa da nasıl olsa yapamam diye çalışmayacaktın Jaemin. Sen her halükarda çalışmıyorsun.''
''İşte beni tanıyan insanın hali bir başka oluyor. Gel öpeyim alnından.''
Tam ayağa kalkacağı sırada Jaehyun hışımla arkasını dönünce yerine geri oturmuştu. ''Şaka yaptım Jaejae, şaka. Ahahahaa.''
Jaemin dikleşti. ''Lan şuan hangi sınav var Peki?''
''Fizik var Jaemin. Bak zil de çaldı. Hoca gelecek şimdi.''
Sungchan, Jaemin'in yanına oturmuş ve konuşmaya devam etmişti. ''Üzmek istemem ama Jaehyun'un arkasında bırakmaz hoca seni. Sınıftaki kopya ağını oluşturan 1 numaralı öğrencinin sen olduğunu öğrenmiş.''
Jaemin derin düşüncelere dalmış ve ne yapacağını düşünmüştü. Fakat bir şey bulamamıştı. Hoca sınıfa girdiğinde de tıpkı Sungchan'ın dediği gibi olmuş ve Jaemin'in yerini değiştirmişti. Şansına yanına Doyoung geldiğinde rahatlamıştı fakat bilmiyordu ki Doyoung kağıdını ölse kimseye göstermezdi.
Sınav boyu yanındaki çocuktan anca 1 soru kopya çekebilen Jaemin seri üzgündü. Geri kalanı tekerleme söyleyerek sallamış ve optikte üst üste aynı şık gelmesin diye uğraşmıştı. Üst üste aynı şık gelince geriliyordu.
En arka sırada Yukhei ve Yangyang ise aralarında Çince konuşup kopya çekiyorlardı. Yangyang kağıda Almanca kopya yazmıştı ki hoca kağıdı fark etmişti.
''Yangyang, bu kağıt ne?''
''Hocam almanca dersinden kalmış. Kaldırayım hemen.''
''Ver bakayım şu kağıda bir.''
Yangyang rahat bir şekilde kağıdı hocaya uzatmıştı çünkü hocanın Almanca bilme ihtimali çok düşüktü.
''Hocam işiniz bittiyse kaldırayım kağıdı. Diğer arkadaşlar da rahatsız olmasın. Almanca dersinin notu-''
''Ben üniversiteyi Almanya'daki okudum Yangyang.''
Yukhei ve Yangyang, hatta tüm sınıf, sınav esnasında buga girmişti. Jaehyun bile dönüp arkasına bakmıştı. Tabi bu fırsattan faydalanıp birbiriyle kopyalaşanlar da olmuştu. Hoca en arkadaki sıradaydı ve sırtı sınıfa dönüktü.
''H-hocam-''
''Yazım hatası yapmışsın şurada. Ve şurada formülü anlatırken yanlış yazmışsın. Kopyan bile yanlış Liu. Bı seferlik görmezden geliyorum.''
Sınav bittiğinde hoca kağıtları toplayıp sınıftan çıkınca tüm sınıf Yangyang ve Yukhei'nin etrafında toplanmıştı. Yangyang hâlâ şoktan çıkamamıştı, fırsattan istifade eden Renjun ise bir tane çakmıştı.
''Tamam lan, kendine gel artık.''
''Yalnız hoca çok kral hareket yaptı.''
''Bundan sonra en sevdiğim hoca fizikçi.''
''Sen Mark sayısal seçti diye sayısal seçtin zaten Donghyuck. Fizikten nefret edersin.''
''Götünden atma Dejun. Yok öyle bir şey.''
''Aynen kanka.''
Dayak yiyeceğini anlayan Dejun sınıftan koşarak çıkmıştı, peşinden de Donghyuck.
Haneul ve Yuta sınavdan sonra bahçeye çıkıp dolaşmayı tercih etmişlerdi.
''Matematiğinin iyi olduğunu biliyorum Yuta. Bu akşam düzgünce çalış bak. Sınavlar bitince rahatlayacağız.''
Yuta omuz silkti. ''Çalışmak istemiyorum.''
''Sanki biz keyfimizden çalışıyoruz adama bak. İyi Yuta, çalışma.''
Kızın sinirlendiğini gören Yuta, hızlıca yanağına öpücük kondurup çekilmişti. ''Hemen kızma prenses, biz de kendi çapımızda çalışıyoruz işte.''
''Seneye göreceğiz onu Nakamoto Bey.''
Zil çalınca sınıfa dönen ikili, ön sırada Shotaro'ya makyaj yapan Jungwoo'yu, onların arkasında sıraya yatıp uyuyan Sicheng ve Taeil'i görmüşlerdi.
''Ay Haneul bak bu far paletini indirimden aldım hafta sonu.''
Haneul tuttuğu Yuta'nın elini bırakıp Jungwoo'ya koşmuştu. ''Jungwoo! Bana niye söylemedin? Ne zamandır bakıyorum bunlara!''
''Biliyorum, biliyorum. Sana da aldım bir tane o yüzden. Ama evde kaldı, yarın getiririm.''
Haneul sevinçle yerinde zıplarken Yuta gelip kızı omuzlarından tutup saçlarını öpmüştü. ''Haneul, sakin ol güzelim.''
''Sakinim ben.'' Diye mırıldandı Haneul.
Taeyong, sınıfa girdiğinde sınıf birkaç saniyeliğine sessizleşmişti. ''Ders boş, oturun ders çalışın. Sesiniz çok çıkarsa hoca gelecek ona göre.''
Jaehyun test kitabına gömülmüşken Areum kafasını sıraya koymuş onu izliyordu. Oldukça sessizdi. Bazen kelimeleri ağzından cımbızla alıyordun ama olsundu. Areum onun yerine de konuşuyordu.
''Jaehyun azıcık ara ver de sohbet edelim aşk bahçem ya. Sesini duyayım. Yanımdasın ama sürekli ders çalışıyorsun. 2 dakika bana da ilgi göster.''
Jaehyun kalemini test kitabının arasına koyup kitabı kapatmış ve Areum'ın ellerini tutup gülümsedi. ''Konuşalım tabi. Ne konuşalım istersin?''
''Mesela ne zaman dışarı çıkacağız? Seni öpücem ama okulum bitmesini bekleyemem.''
Jaehyun duyduğu laflarla gülmesini bastıramayıp kahkaha atmıştı. Karşısındaki bu kız çok fenaydı.
Jsehyun sınıfta kısa bir göz gezdirdi, herkes farklı bir işle uğraşıyordu. Test çözen de vardı, telefondan oyun oynayan da, uyuyan da. İşte o anda öptü kızı.
Geri çekildiğinde yüzündeki sırıtması silinmemişti. ''Oldu mu Areum hanım?''
Areum kaşlarını kaldırdı. ''Olmadı dersem bir daha öpecek misin?''
Jaehyun alt dudağını bilmiyorum anlamında sarkıttı. ''Öpmeli miyim?''
''Kesinlikle.''
Bu sefer Areum öne atılıp Jaehyun'u öptüğünde Hendery'in gözlerine takılmışlardı. Tam sınıfa dönüp Areum ve Jaehyun'u ispiyonlayacakken Kun'un ciddi suratıyla karşılaşmıştı. Yapmaması gerektiğini anlayan Hendery, oyunu oynamaya geri dönmüştü.
''Peki bu sefer oldu mu?''
''Çıkışa idare edecek kadar?''
Jaehyun kaşlarını kaldırıp güldü bu sefer. ''Çıkışta görüşürüz Areum hanım.''
''Görüşelim Jaehyun Bey.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nct in the class
Fanfiction''Yine ne yaptınız?'' ''Yuta'nın saçını kestik. Ama o bunu bilmiyor. Henüz.''