Sınıfa el ele giren Areum-Jaehyun ikilisiyle tüm sınıf onlara dönüp alkış tutmuştu. İkisi de bir sınıfa bir birbirlerine bakarken Areum bir şey fark etmişti.
''Jaehyun kulakların kızarmış! Ahahaha kıyamam sana utandın mı?''
Jaehyun gülerken kafasını onaylar anlamda belli belirsiz salladığında Areum sınıfa dönmüştü.
''Tamam yeter arkadaşlar! Desteğiniz için sağolun.''
Ten elinde uzun kurdelelerle gelirken konuştu. ''Takı töreni yapacağız şimdi. Pamuk eller cebe. Sınıfın ilk çiftine tekrardan kocaman bir alkış!''
Areum ve Jaehyun birbirine burada ne oluyor lan bakışı atarken sırtlarındaki çantalar alınmış ve tahtanın önüne çekilmişlerdi. Ten elinde 2 tane uzun kurdeleyle gelip ikisinin boynuna da geçirmişti sırayla. O sırada sınıf tekrardan coşup alkış tutmuştu tahtadaki çifte. Takı töreninden gizlice kaçmaya çalışan Hendery, Kun'un kendisini görmesiyle son anda yakalanmıştı.
Ten, öğretmen masasına oturup sunuculuk yaparken Donghyuck ise elinde panodan çalmış oldukları iğneleri batırdığı iğnelikle Areum'ın yanında duruyor, sırası gelene iğne vermek için hazırda bekliyordu. Şayet bu gerçek bir düğün olsaydı, Haneul ile nedime olmak için kavga edebilirdi. Neyse ki o an Haneul, Yuta'nın hâlâ gelmediğini görüp endişelenmekle meşguldü.
''Gelinin kardeşi Jungwoo'dan 40 dolar geliyor! Jungwoo bey katkılarınızdan dolayı gelin ve damat size minnettar. Teşekkür ediyoruz.''
Jungwoo alçak gönüllü davranmaya çalışıyormuş gibi bir role bürünüp önemli olduğunu söyleyerek elindeki aynadan saçlarının bozulup bozulmadığına bakıyordu.
Sıra Hendery'e geldiğinde her ne kadar gitmek istese de arkasındaki Jeno tarafından öne doğru itilince Jaehyun engel olmasaydı Areum'ın üstüne düşüyordu. ''Dikkatli olsana hayvan Hendery! Areum'a zarar gelebilirdi.''
Kendisi hakkında endişelenmesi hoşuna giden Areum ise sırıtarak Jaehyun'a baktı. ''Ben iyiyim Jaehyun, sakin olabilirsin.'' Gamzesinin üstüne minik bir öpücük kondurdup önüne dönene kadar ise tüm sınıf çoktan coşmuştu.
Hendery ise arkasındaki Jeno'ya dönüp avuçlarını açıp borç para istiyordu. ''Ya güzel kardeşim, bu güzel günde rezil mi olayım ha? Sınıfımızdaki ilk çifte para takamazsam ömür boyu pişmanlık yaşarım, günler haftalar boyu gözüme uyku girmez bak-''
''Tamam al Allah'ın cezası, al. Sus yeter ki!''
Hendery takısını takıp mutluluklar dilerken Jeno da takısını takıp sıradan çıkmıştı.
''Evet, gelinin babası Kun'dan tam tamına 100 dolar geliyor sayın seyirciler! Daha arttıran olacak mı merak içerisindeyim!''
Kun sırayla ikisine de sarıldıktan sonra Jaehyun'a, Areum'ı üzmemesi ile ilgili birkaç şey söyledikten sonra sıradan çıkmıştı.
''Sırada damadın babası Taeyong var sayın seyirciler! Taeyong'dan da 100 dolar geliyor! Bu özel günde cimri olmadıkları için kendilerine teşekkür ediyoruz!''
Sıra Chenle'ya geldinde rahat bir şekilde sırıtarak gelmiş, iğnesini özenle seçmiş ve Areum'ın kurdelesine 200 dolar takmıştı.
''Az önce şok edici bir olay yaşandı sayın sınıf sakinleri. Gelinin kardeşi Zhong Chenle tam tamına 200 dolar taktı! Gelinin kardeşini tebrik edip yerine uğurluyoruz!''
Sıra Mark'a geldiğinde sakin bir şekilde iğne alıp parayı Jaehyun'un kurdelesine takmıştı.
''Evet, damadın kardeşi Mark'tan 50 dolar geliyor! Mark bugün çok eli açık sayın misafirler!''
''Ne zaman cimri olduğumu gördün lan!''
''Oh kenada, paranı taktıysan çekil kenara. Arkada uzun bir kuyruk var. Ah, Shotaro'm dikkat et iğne batmasın eline aşk bahçem.''
Mark, Donghyuck'u daha fazla dinlememek için arkalara geçerken dışarıyı seyreden Haneul'ı görmüştü.
''Hayırdır prenses, neyin var?''
Gözlerini dışarıdan çekip Mark'a bakıp tebessüm etti Haneul. ''Bir şeyim yok Mork prensim. Japon balığımı sabah suyun üstünde ters yatarken buldum. Geceden attığım yemleri de yememiş. Neyi vardı acaba? Yuta'ya soracaktım ama o da gelmedi. Bozuk balık almış bana!''
Gittikçe gözleri dolan Haneul, en son akan gözyaşlarını silmişti. Mark ise Haneul'u izlemişti. Yuta yüzünden Haneul'ın üzgün olması kendisini de üzüyordu.
''El atacağım artık bu olaya Haneul.''
Cebinden çıkardığı telefonla Yuta'yı aramıştı Haneul'ın cevabını beklemeden.
''Neredesin lan sen embesil?!''
''Okula giriyorum şimdi ama embesil falan ayıp oluyo martı kaşlım.''
''Sus lan, geliyorum bekle.''
Telefonu Yuta'nın suratına kapatan Mark, Haneul'ın bir şey sormasına fırsat bırakmadan sınıftan çıkmıştı.
Merdivenlerden inerken gelen Yuta'yı görmüş ve önünde durmuştu. ''Haneul'la ne zaman konuşmayı düşünüyorsun Yuta? Kız her gün gözlerinin içine bakıyor ve sen hiçbir şey yapmıyorsun.''
Derin bir nefes aldı Mark. ''Demin ne gördüm biliyor musun? Senin ona verdiğin balığım ölmesini bahane edip ağlayan bir Haneul-''
Yuta direkt sınıfa koşacakken Mark durdurmuştu onu. ''Lafım henüz bitmedi. Balığının öldüğünü henüz bilmiyor. Artık nasıl halledersin bilmiyorum ama bu işi hallet. O kızı daha fazla üzgün görmek istemiyorum.''
Yuta kafasını onaylar anlamda sallamıştı. Merdivenleri yavaş yavaş çıkarken söyleyeceklerini de düşünüyordu.
Sınıfa girdiğinde neler olduğunu anlamamıştı, fark etmemişti belki de. Gözleri sınıfta Haneul'ı arıyordu çünkü. Mark'ın kolundan tutup sürüklemesiyle bulabilmişti. Camın önünde yüzünü ellerine dayamış bir şekilde dışarıyı izliyordu.
''Haneul, güzelim?''
Yuta'nın sesini duymasıyla daldığı düşüncelerden sıyrılan Haneul, direkt Yuta'ya dönmüştü. Gözleri tekrardan dolmuştu.
''Y-yuta bana aldığın balık hasta oldu galiba. Hareket etmiyordu ve yemlerini de yememişti.'' Sonlara doğru hıçkırmaya bsşlayınca Yuta dayanamamış ve kıza sarılmıştı.
''Okul çıkışı gider bakarız, olmadı ben veterinere götürürüm tamam mı? Üzülme.''
Kollarındaki kızın sırtını okşarken balığın öldüğünü nasıl söyleyeceğini düşünüyordu fakat bunu sonradan düşünmeye karar verip ana odaklanmaya karar verdi.
''Takısını takmayan kaldı mı acaba! Hey, Yangyang! Gel bakayım sen!''
Yangyang ayakkabılarını yere sürte sürte tahtaya giderken söylenmeyi de ihmal etmiyordu. ''Öğrenciyim abi ben, para ne gezer bende?!''
''Hepimiz öğrenciyiz kardeşim. Ama arkadaşlarımız için yapıyoruz bir şeyler. Bugün onlara, yarın bize. Kapiş?''
''Kapiş, Yukhei.'' Fakat bunları söylerken ruhu çekilmiş gibiydi. Birden aklına bir fikir gelmişti.
''Bir fikrim var! Para takmak yerine sizin için şarkı söyleyelim Doyoung ile. Sonra yüksek noktaya çıkarız.''
Diğerleri onaylayınca Btob- I pray şarkısını söylemeye başladılar. En sonda ise tüm sınıf hep birlikte şarkıya eşlik etmiş, yüksek noktaya çıkabilenler yüksek noktaya çıkmıştı.
Birbirine hâlâ sarılmakta olan Yuta ve Haneul ise şarkıya hafifçe eşlik edip oldukları yerde yavaşça sallanmışlardı. Okul çıkışında birbirlerine hislerini itiraf edeceklerini bilmeden ikisi de sakin bir şekilde birbirinin nefesini dinliyordu.
🌸🌸🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nct in the class
Fanfiction''Yine ne yaptınız?'' ''Yuta'nın saçını kestik. Ama o bunu bilmiyor. Henüz.''