Kaçış

8 3 0
                                    

Elsa aptallığın inanamıyordu. Az önce yaptığı şeye aptallık denemezdi. Az kalırdı çünkü. Basbayağı şizofrenik bir hareketti. Ne sanıyordu kendini kaplan terbiyecisi mi?

Koşuyordu,koşuyordu.Hayatı buna bağlıydı. Kaplan aralarındaki mesafeyi kapatıyordu.

Elsa koşmanın yeterli olmadığını anladı. Bulundukları yer balta girmemiş bir ormandı. Koşmaktan daha iyisini yapmalıydı çünkü ev sahibi kaplandı.

Ağaçlar, çalılar...Kaplanlar ağaca tırmanabiliyor muydu? Tırmanamıyor olmalarını umdu.

Daha önce hiç görmediği bir ağacı gözüne kestirdi. Dalları ve gövdesi kalın ve güçlü görünüyordu.

Ya şimdi ya hiç!

Ağaca koştu. Hızla tırmanmaya başladı. En yukarıya gelene kadar hiç durmadı. Ne aşağı baktı ne yukarı. Sadece tırmandı. Vücudu beyniyle senkronize hareket ediyordu. Gereksiz her şeyi kafasından attı. Buradan kurtulmak, hafızasını geri kazanmak istiyorsa önce yaşamalıydı.

Sonunda durdu. En üsteydi. Ve o zaman gördü. Kaplan ağaca tırmanabiliyordu. Hızlı değildi ama tırmanabiliyordu. Şimdiden yolu yarılamıştı.

Elsa şansına daha doğrusu şansızlığına lanet okudu. Ne güzel bir ağaçta cici kaplanın öğle yemeği olarak ölecekti.

O zaman diğerlerini gördü. Ağacın altındaydılar. Kurtardığı çocuğu ve Asyalı gibi gözüken kızı göremedi ama diğerleri oradaydılar.

Bir an için rahatladı. Çocuklar Elsa'ya bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Zamanı daralıyordu. Kaplanla aralarında çok az bir mesafe kalmıştı.

Diğerleri de yakındaki ağaçlara tırmanmaya başladılar. Ellerinde ok ve yay vardı.

Elsa anladı. Hemen hareketlendi. Adrenalin vücudunun her köşesini ele geçirdi. Hamlesini yaptı.

Kaplanın yanına inmeye başladı. Kaplan kızı görünce şaşkınlıkla kaldı. Elsa kaplanın yanındaydı.

Kaplanı açık hedef haline getirmeliydi ve diğerlerine tırmanıcak zamanı vermeliydi. O yüzden tüm cesaretiyle kaplanın pençesine bastı. Kaplan acıyla haykırdı. Sallandı. Elsa bu hareketten güç aldı. Tekrar tekrar kaplanın pençesine bastı.

Kaplan daha fazla dayanamadı yere düştü düşerkende Elsa 'yı yakaladı.

Beraber düşüyorlardı.Elsa korkuyla bağırdı. Tutunmalıydı.

Elleri delicesine tutunacak bir dal arıyordu.

Gözlerinii kapadı.

Biri onu yakaladı.

Kaplan yere düşer düşmez ok yağmuruna yakalandı. Her bir ok hedefini buluyor. Hayvan acıyla kıvranıyordu. Direnmeyi bıraktı ve son nefesini verdi.

Elsa onu tutan kişiye baktı. Oğlanın sarı saçlarına güneş vuruyordu. İnce uzun bir vücudu vardı. Belki çelimsiz bile denilebilirdi. Kıza baktı.

-Sıkı tutun!

Elsa bu sözleri çok anlamsız bulmuştu. Tabi ki sıkı tutunacaktı.

Aşağı indiler. Kaplanın ölüsünün yanında toplanmışlardı.

Kimseden çıt çıkmıyordu. Sadece kaplana bakıyorlardı.Hepsi yaratığın tekrar canlanmasını ve onlara saldırmasını bekliyordu.

Birkaç dakika sonra Elsa sessizliği bozdu.

-B... Ben teşekkür ederim.

Kızıl saçlı, balık etli sevimli bir kız Elsa'nın omzuna elini attı.

-Senin yaptığın inanılmazdı. Resmen ölümüne koştun kanka.

Onu kurtaran oğlan bıkkınlıkla konuştu:

-Birbirimizi övebiliriz fakat kampa geri dönmeliyiz.

Biri devam etti.

-Kaplanı da götürelim, başka yiyecek göremiyorum.

Elsa bu teklifi mantıklı ve iğrenç bulmuştu. Ölü kaplana baktı. Onu her gece rüyasında göreceğini biliyordu. Buraya hiç gelmemiş olmayı umdu.






ÖL ya da YAŞAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin