ÖL ya da YAŞA

Yırtıcı Kuş

Elsa artık kendini sürekli koşarken buluyordu. En azından kilo veriyorum diye düşünmeden de duramadı.

Kamp ateşinin yanına varınca ne olduğunu anlamadı. Her şey yerli yerinde gibiydi. Sadece arkadaşlarının yüz ifadeleri şaşkın ve boştu. Hepsi ateşin yanından bir adım geri çekilmiş çember oluşturmuşlardı. Bir dakika hepsi değil!

-Safiye nerede?

Adrien çemberi bozup Elsa'nın elini kavradı. Onu da savunma hattalırına dahil etti.

İyi de neye karşı kendilerini savunuyorlardı ve Safiye neredeydi?

Elsa tekrar sordu. Bu sefer sesi daha kendinden emin çıkmıştı.

-Hayali yaratığınızdan kaçarken acaba biri Safiye'nin nerede olduğunu söyleme zahmetine girer mi?

-Hayali değil!

Hepsi bir ağızdan bunu söyleyince Elsa bir an için bocaladı.

Adrien ve Annie yaylarını almıştı.

Dustin ve Jandi palalarını almıştı. Barış sağlam olan eliyle Elsa'ya son palayı uzattı. Kendisi mızrağı aldı.

Elsa ne yaptıklarını bilmiyordu. Sürü mantığı zihnini ele geçirmişti. Soru sormayı bıraktı-ki buna can atıyordu-sadece palasını sıkı sıkı tutmuş etrafı kolaçan ediyordu ve sonra onu gördü. Düzeltti. Onları gördü.

Cearadactylus gibi görünüyorlardı ama bu imkansızdı bu canlılar 112 milyon yıl önce yaşamışlardı.Uçan sürüngenler yani genel ismiyle pterosaurlar sınıfının üyeleriydi. Elsa  bu kadar şey bilmesine şaşırmıştı ve kendini İnek gibi hissetmişti.Dahasını da hatırlıyordu dar gagaları balıkları yakalamak için bulunmaz bir nimetti.Galiba balık yakalamıyorlardı.

Elsa Safiye'ye ne olduğunu anladı. Yüzünün buruşmasına engel olamadı. İğrenç bir ölüm yoluydu.

Annie'nin ona seslenmesi düşüncelerini dağıttı.

-Elsa hadi!

Elsa başını salladı. Elindeki palaya baktı.

Annie oklarını büyük bir ustalıkla atıyordu. Adrien'ın ondan kalır yanı yoktu ama Cearadactyluslar hiç etkilenmiyor gibi görünüyordu. Elsa bu devasa uçan sürüye karşı ne yapacaklarını düşünüyordu.

Dustin palasını oraya buraya sallıyor fakat Cearadactyluslara denk getiremiyordu. Barış mızrağı şaşırtıcı derecede iyi kullanıyordu. İki elini de kullanabilse Elsa onunla savaşmak istemezdi.

Biri Elsa'ya doğru inişe geçti. Pençelerini bir şahinikiler gibi iyice açtı. Galiba saçma bir benzetmeydi çünkü şimdiki kuşların ataları aslında onlardı.

Elsa palasını kaldırdı.

-Ben kolay yem değilim!

Dinazora atıldı.

Alçakta olunca kolay yem oluyorlardı. Elsa palasıyla pençesini kesti.Dinazor gagasındaki sivri dişleri gösterdi. Kızı ısırmaya çalıştı. Dinazora dengesini kaybetti. Elsa bu sefer zıpladı ve palayı karnına soktu. Dinazor düşmeye başladı. Elsa dinazorun boğazını keserek son darbeyi vurdu.

Az önce bir dinazoru öldürmüştü. Bu suç muydu? Tarihi eser falan sayılıyor lar mıydı?

Elsa saçmalamak için yanlış zaman olduğunu söyledi.

Cearadactylusları nasıl öldüreceklerini çözmüştü.

-Onları yere yaklaştırın.

Jandi adeta tıslarcasına "Nasıl!!!" diye bağırdı.

Elsa açıklama yapmak için doğru bir zaman olmadığını düşünse de anlatmaya başladı.

-Hareketsiz durun. Onlara sizi avlayabileceklerini düşündürün.

-Ya gerçekten yem olursak.

Elsa Dustin'e kafa atmak istedi.

-Gerçek yem olmayın o zaman.

Barış iki tanesini indirmişti.

Annie ve Adrien birlikte çalışmaya başlamıştı. Şimdi çok daha güçlüydüler. Bir tane de onlar öldürmüşlerdi.

Jandi...Jandi'nin başı dertteydi. Elsa oraya yöneldi.

Jandi'ye doğru inişe geçen canavarı kelimenin tam anlamıyla doğradı.

Jandi'yi sarstı. "Kendine gel!"

Kız donmuş gibi gözüküyordu. Barış gözle görünür derecede bitkin düşmüştü. Dustin Barış'la beraber savaşıyordu.

Çok fazla dayanamazlardı. Elsa Jandi' yi arkasına aldı. Bugün birini daha kaybedemezlerdi.

Bir tane daha inişe geçti.

Elsa palasını kaldırdı.

Birden siren gibi bir şeyler çaldı. Cearadactyluslar hızla gökyüzüne yükseldi.

Şaşkınlıkla uçan yırtıcı karın arkasından bakakaldılar.