6. Bölüm

363 151 214
                                    

Sıradan kafamı kaldırıp kollarımı açıp gerinmeye başladım. Sınıfta uyumaktan daha güzel bir şey olamaz kesinlikle.

"Kaç ders kaldı"

"2 galiba bilmiyorum ki"

Yine bütün gün uyumuşum. Karnım acıkmaya başlıyordu. Eric yüzüme dikkatli baktı

"Acıktın dimi" dedi gülerek.

"Korkuyorum senden bazen" beni bu kadar iyi anlaması beni ürkütüyordu. Ama yinede seviyordum bir şeyleri söylememe gerek kalmadan anlıyordu.

"Azıcık daha uyu çıkışta yeriz"

Daha nasıl uyucaktım kaç saattir uyuyordum. Sınıfa göz gezdirdiğimde herkes farklı bir şeylerle ilgileniyordu. Defter aklıma geldi. Sakince çantamı kontrol ettim. Hala aynı yerdeydi.

Uyurken bişey görüp görmediğimi hatırlamaya çalıştım. Ama aklıma gelmiyordu bir şey henüz. Anlaşılan bir şeyler görmemiştim. Biraz moral bozukluğu ile arkama yaslandım.

Sınıfın kapısı çaldı ve içeriye kim olduğunu bilmediğim bir öğrenci girdi. Kendin gayet emin ses tonuyla

"3 gün sonra mezuniyet balosu okulun spor salonunda saat 20.00 gerçekleşecektir. Kızlarda gece kıyafeti erkeklerde takım elbise zorunludur. Kıyafet kuralına uymayanlar içeriye alınmayacaktır. Son olarak velilerin gelmesi yasak"

Son söylediği cümle içimi acıtmıştı. Veli kelimesi bana fazlasıyla uzaktı. Anlamını hissini bilmediğim bir kelime olmasına rağmen canımı çok yakmıştı.

Sınıfta sesler yükselmeye başladı. Herkesten ne giyeceğine ne yapacağına dair sesler çıkıyordu. Dün aldığımız için çok önemli değildi. Aslında benim için hiç önemli değildi. Tek derdim şuan yurttan çıkardıklarında ne yapacağımız. Eric sürekli paramız var dese nereye kadar yetecekti okula mı gidecektim işe mi gidecektim ne yapacaktım vs vs vs . Cevaplanmayı bekleyen bir sür soru peşi sıra geliyordu aklıma.

Çalan zil sesi düşüncelerimden irkilmeme sebep oldu. Eric'e bakıp

"Çıkalım mı okuldan" dedim. Vereceği cevabı çok iyi bildiğimden çantamı aldığım gibi ayağa kalktım. Arkadamdan gelmeye devam etti.

"Ne yemek istersin" diyip kolunu omzuma attı.

"MAKARNAAA"

"Bu makarnayı bu kadar yiyip nasıl hala kilo almıyorsun benim aklım almıyor valla"

"O da işin sırrı" diyip göz kırptım. Kafeye doğru yürürken defteri aldığım kitapçının önünden geçiyorduk yine. Ani bir istekle içeri girmek istedim. Eric'in koluna yapıştığım gibi içeriye sürükledim. Ne olduğunu sormaya bile vakti olmadan kendini içerde bulunca anladı ne olduğunu.

Girişte 2 tane kocaman rahat koltuk vardı. Onlardan birine kendine attı. Kolundaki saate iki parmağı ile vurarak

"15 dakikan var kurt gibi açım gelmezsen seni bırakıp giderim" dedi

Uslu çocuklar gibi kafa sallayıp rafların arasında dolanmaya başladım. Burası beni cezbetmişti resmen kitapların kokuları sanki kimse hiç dokunmamış gibi olmaları. Hepsine tek tek dokunup okuma isteği uyandırıyordu. Dün geldiğimde kimseye ait olmayan bir kitabı aldığım aklıma geldi. Dünden beri açıp hiç bakmamıştım kitaba. Rafların birinde ona benzer başka bir kitap gördüm almak için elimi uzattığımda orda olduğu bile farketmediğim birinin eliyle çarpıştım.

Elime değdiği anda vücudumu elektrik çarpmış gibi acı hissettim. Elimi aniden çekip ovunmaya başladım.

"Kusura bakma bilerek olmadı" diyip çarpık gülümseme ile yüzüme bakan biri vardı. Tipine bakılırsa kitap okuyandan çok kitaptaki baş karakterlere benzeyen bir tipti. Yakışıklıydı ama aynı zamanda korkutucuydu yüzüne dikkatlice baktıkça içimi korku kaplıyordu. Bir adım geri attığımda elini uzatıp omzuma koymaya çalışırken

CONCORDİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin