Eveeet, gazamız mübarek olsun.
Herkes salondakı koltuklara otururken ben mutfağa gidip onları yumşatmak için aburcubur getirdim.
Bana kaşlarını çatmış bakarlarken, en çok aburcubur olan tabağı Çağanın önüne koydum.Güneşle aralarını yapmam gerkiyordu ama daha çok kendimle yapıyordum.
Tekrar söylüyorum, suçluluk duyuyorum ama artık alıştım. Arsızlaştın da diye bilirsiniz.
Aburcuburları verdikden sonra bende koltuğa oturdum.
Önümde Çağan, Güneş, Ege üçlü koltukta otururken, ben ve Zeyneb karşıdakı ikili koltuğa oturmuştuk.
Zeyneb solumuzda kalan Televizyonu açtı. Ardından Televizyonun karşısındaki üçlü koltuğa oturdu.Dizisini açtı ve izlemeye başladı."Eeee kanka niye çağırdın bizi, benim dizim başladı".
"Bu saatde dizimi verilir?"
"Tekrarını veriyorlar"
"Izlemedinmi, hiç beklemezdim".
"Dün geceye kadar matematik ödeviyle uğraştım, hayır ilk günden de bu kadar zor olmaz abi ya".
"Zor değildi kanka, senin beynin küçük"
Vee öldürücü bakışlar, hiç uğraşmayalım birazdan çıka bilecek kavgada Zeyneb bana karşı olursa acayip laflar soka bilir ve benim acil taraftara ihtiyacım vardı.
"Yani, matematik odevinin yanında Anyştayn'ın bile beyni küçük".
Gergince güldüm.
"Tamam. Sizi şu yüzden buraya çağırdım, size sorduğum ve senin gördüğün o günlük bana ait değil"
"Kime ait peki?" Ege merakla öne gelerek sordu.
"Kiraz'a"
"Ne?!" Güneş şaşkınlıkla birlikde sen delimisin bakışları atıyordu.
"Bir dakika, nasıl yani, hani senin günlüğündü?" Zeyneb hayal kırıklığına uğramış ses tonuyla sordu.
Tüm olanları onlara anlattım, kağıdı gösterdim.
"Iyide bize neden gelip söylemiyorsun?" Çağan sinirle hayal kırıklığı karışık sesle sordu.
'Gözün Güneşten başka bir şey görürse söylerim.' Kendi içimde söylediyim sozle dünü hatırladım. Tuttuğu futbol klübü oynadığı maçta galip olmuştu. Sırf ona sonucu söylemek, bu hakta konuşmak için maçı sonuna kadar izlemiştim.Yanına gidip söylediğimde "Gerçektenmi? Iyi olmuş. Eee sana söylediğim şekilde Güneşe açılsammı?" demişti.
Ona bakarak bir kaç kez gözlerimi kırptım.Dudağımın kenarı acıyla yukarı kalktı.Başımı azıcık eğdim, sonra kaldırıp: "Hepinizden özür dilerim.Size söylicektim ama o heyecanla soyliyemedim" dedim.
Aslında Egeye söyleye bilirdim, ama babasıyla yine kavaga etmişti, bu yüzden bulaşmasını istemedim.
Güneş? Ona söylemek istemedim, neden? Bilmiyorum.
Birazdan hepsinin gönlünü almayı başarmıştım.
"Evet, demek gerçekten intihar etmiş" Çağan kaşlarını çatarak, bilge tavırla çenesini sıvazladı.
" Ve biz onun bu halde olduğunu hiç fark etmemişiz, çok utanıyorum. Digerlerinin insanlığı öldü tamamda, bizim ölmemişti hani?Kendi sınıf arkadaşımızın bu halde olduğunu nasıl anlamayız?"
Diğerleri onu onayladı.
"Iyide o piskopat dediği adam kim acaba? Yani kıza ne yapmış ola bilirki yardım istemeğe utanıyor?" Güneş gözlerini kağıtdan ayırmadan sordu.
"Ve en önemlisi, günlüğü kim aldı?" Ege bana bakarak sordu.
"Yada nerde düşürdün?" Zeyneb hala telefizyona bakıyordu.
Bu hakta biraz daha konuştuktan sonra herkes evlerine dağıldı.
Üzgün, kafası karışmış, şaşkın, ve yorgunduk.
* * *
Alarım çaldığında kapatmak yerine şarkıyı dinliyordum.Ne kadar şarkıdan soyumamıştım dinlemek istiyordum.
Her sabah alarm çaldığında sinirleniyorum, bende en sevdiğim şarkıyı alarm sesim yaptım, ama biliyorum yakında bu şarkıyada gıcık olucam.Günlük demişken, günlük tutmaya karar verdim. Okula gitdigimde çocuklardan benim hakkımda birşeyler yazmasını isteyecek, sonra yazmaya başlicaktım.
Evden çıktığımda Egeyle karşılaştım. Kafasını yere eğmiş yerdeki çizgikere basmamaya çalışarak, birazda üzgün şekilde geliyordu. Bizim evin önünde olduğunu anladığında kafasını yerden kaldırdı.Nasıl anladı derseniz, hep benim gibi yerdeki cizgilere basmamaya çalışarak gezer, artık evin önündeki çizgileri ezberledi. Snsnsnns.
Kafasını kaldırdığında beni görüp gülümsedi. Bende onun yanına büyükce gülümseyerek gitdim.
Gülümsememe dahada güldü.
"Küçük Emrah, noldu, niye üzgünsün?"
"Hiç, babam, işte köpekleri görünce ilk biraz kavga etdik, sonra halletdim, onemli bir şey değil yani".
"Tamam, öyle diyorsan"
Okula doğru yürürken diğerleri ile de bukuştuk. Birazdan okula varmıştık.
Her kes yine toplanmıştı.Biz biraz geç kalmıştık.
"Noldu yine acaba?" Güneş kuşkulu sesle hepimizin iç sesini canlandırdı.
"Evet çocuklar okulun yeni müdürü, Kenan bey"
Bu anda 30-40 lı yaşlarda müdür olmak için çok genç görünen bir adam göründü.Mikrafona yaklaşarak:
-Hepinize iyi günler çocuklar, ben yeni müdürünüz Kenan Atasoy, umarım ders yılı boyunca ve gelecek yıllarda çok iyi anlaşırız.Yeni müdür, yeni sistem?