Bir kaç gün sonra...
Artık hayat normale dönmüştü, en azından diğerleri için.Bir insan ölür, herkes şaşırır, belki üzülür, belki umrunda olmaz, günler geçer yas tutanlar bile unutmaya başlar.
Ben yaşadığım müddetçe bir insanın başkasını kendinden çok sevdiğini görmedim.Ama hayalini kurdum, hemde kaç kez...
Birinin beni kendisinden çok sevmesini istedim, önemsemesini, meraklanmasını.
O biri olmasını ıstediğim kişi Çağandı.
Sevdigi kız vardı, ben biliyordum yanlızca, diğerleri fark etmişmi bilemem ama yanlızca bana itiraf etmişti onu sevdiğini.
Geçen yıl, yağmurlu hava.Zaten başıma aşkla ilgili ne gelse hep yağmurlu günlerde gelir.
Sınıftan çıktım, bahçedeki banklardan birine koştum, en yakına , baskebol sahasına en yakın olanına. Çünki biliyordum o da buraya gelicekti.
Ege okula gelmemişti, Güneş ve Zeynep izin alıp gitmişlerdi, ikimiz beraber eve yürüyecektik, yanlız...Geldi, önce gülümsedi, yanağımdan makas aldı:
-Nasılsın prenses?Başkası söylese midem bulanırdı, ama o söykediğinde hoşuma gidiyordu.
-İyi, sen?
-Eh işte.
-Neden, iyimisin?
Derin nefes aldı, yüzünü diğer tarafa çevirdi,biraz durduktan sonra ani bir kararla bana taraf döndü:
-Artık içimde tutamıyorum.Heyecanlanmıştım, aşkını itirafmı edicekti acaba.
-Neyi?-Birine anlatmam lazım, anlayışlı ve bana yardım edicek birine.
-Nasıl yani?
-Ben galiba Güneşten hoşlanıyorum!Ondan başka hiç birşey düşünemiyorum, kafayı yemek üzereyim. Onu gördüğümde mutlu oluyorum, kıskanıyorum. Güldüğünde bende gülmek istiyorum,ağladığında bende ağlıyorum. Ama benden hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyorum. Küçük kardeşim olarak bana yardım edermisin?
Dondum kaldım, kelimenin tam anlamıyla dondum.Ağlamamak için kendimi sıkarken Çağan umutla ve küçük gülümsemeyle bana bakıyordu.
Zorla gülümsedim ve "tamam" dedim.Çünki artık yolum yoktu, benden hoşlanmıyordu, beni öyle görmüyordu bile!
O anı düşünürken gülümsüyordum, ağladığımı göz yaşım kitabımın üzerine düşerken anladım.Bankta otumuş tek başıma kitap okuyordum, diğerleri kantindeydi. Öğle arasıydı ve kalbim daha fazla Çağan ve Güneş'e dayanamıyordu.
Suçluluk duyuyordum bundan ama yapacak başka bir şeyim de yoktu.
Başımı kitaptan kaldırıp esnedim, etrafıma bakarken ağacın altında parlak bir şey gözüme ilişti. Kaşlarımı çattım, ayağa kalkarak ağaca doğru addımladım. Eğidiğmde bunun bir defter, kapağını açtığımda bir günlük olduğunu anladım.
Şaşkınlıktan yerimde donmuştum, bunu polisler nasıl bulamamıştı?
Bu Kirazın günlüğüydü!