연꽃⁵kırmızı bileklik.

113 10 74
                                    

Five
Gümüş bir kutuda bir sır sakladım.
.
.
.

Ben, beni bıraktığın boş yoldayım.




















❜Ga Young

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ga Young

26 Eylül
2020

Ezilmiş karartılı ruhlarımızın en derinliğinde kimsenin bilmediği, herkesten itinayla gizlediğimiz sırlarımız vardır.

Kalbinizi tüm gerçekliğiyle tek bir varlığa açmış olsanız dahi söylemekten çekindiğimiz ufak bir sırrımız, bizi saklı ormanın derinliklerindeki avını yakalamak isteyen bir aslan gibi ensemizden yakalayıp kendine çeker.

Bakışlarla kendimizi saklamak isterken tam da o avın korkusuna bürünür bedenimiz. Gözlerimiz dolar, ellerimiz titrer ve karartılara boğulmuş beynimiz dengesini kaybetmeye başlar. Başımız döner, midemiz bulanır lâkin bunların hepsi yalnızca fizikî reaksiyon olarak açığa çıkar.

Ya ruhumuz?

Kader iplerini bileklerimize bağladığı sırada hayat, dönemeçli yollarının baş uçlarına birtakım insanlar koyar ve biz bu ipin ucunun kime gittiğini öğrenebilmek için yaşadığımız süre zarfında mücadele veririz. Gerek ruhanî gerek fizikî. Sırf o düğümün atıldığı bileği öğrenmek için, sırf o bedenin sıcaklığını hissedebilmek, yabancı gözlerin gözlerimize değebilmesi için.

Nitekim bileğimizde bulunan iplerin, kaderimizde var olan kişinin karşımıza çıkmasıyla düğümü çözülür ve kavuşmamızı sağlayan ifadeyle bizi serbest bırakır. Karşılıklı koşan ayaklarımız dip dibe geldiğinde duraksar ve kollarımız birbirine dolanarak yeniden iplerle bağlanır. Sıkı bir sarılma, içe çekilen kokular ve sonsuza dek birlikte var olan ruhlar...

Peki ya o düğüm çözülmezse? Ya sımsıkı bağlanmış, bilekleri kanatacak raddeye gelmişse ve onu kimse çözemiyorsa?

O vakit birbirleri için yaratılan insanlar nasıl kavuşacaktı?

Göz pınarlarından akan yaşların birisi çenesine dokundurmaktan çekindiğim bu yüzden havada asılı bıraktığım elime damladığında gerçekten iyi olmadığı kanısına vardım ve çantamda bulundurduğum su şişesiyle beraber mendili de getirerek yeniden önünde çömeldim. Kendisi sayesinde kanamasını, hatta ve hatta acısını bile unuttuğum yaramın giderek şiddetini artırmasıyla yüzümü buruşturdum fakat odağımın şu an karşımdaki oğlanda olması gerektiğinden kendimi yeniden ona verdim. Yüzü kıpkırmızı olmuş, dudakları kurumaya ve şakaklarından terler akmaya başlamıştı. Elimde bulunan mendilin bir tanesini alnına dayamış, diğer elimi boynuna yapışmış olan tişörtüne uzatmıştım. Nefes almakta güçlük çekiyor, ben de bunu kolaylaştırmak amacıyla elimi, zor olsa da tişörtünün yakasına koyuyor fakat bunu tek elimle yapamayacağımı anlayınca alnındaki mendilli elimi oradan ayırıyordum. İki elimle tuttuğum yakasını sertçe çekip nefes alabilmesi için fazlasıyla esnetmiştim. Zira neredeyse boğazına yapışacak bu tişört yüzünden daha da nefessiz kalacaktı.

rōtasu あ seokjin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin