Fourteen
❝ Yeri azdı ama etkisi sonsuz kalabalıktaki insanların arasında en fazla olanıydı.❞❜Ga Young
10 Ekim
2020Yılların üzerimde bıraktığı izler tek tek bedenimde canlanmaya başlarken onları durdurmak için kılımı kıpırdatmak istemiyordum. Sonu nereye varacak, ne olup bitecek, nasıl bir kapıya çıkacak bu yol, tahmin bile edemiyordum ama içimin pek de olumlu baktığını söyleyemezdim. Fakat bomboş bir zihin levhasında takılı kalmış gibi düşünmüyordum, bunların cevaplarını bilmek istemiyordum da. Akışına bırakıyordum ve bu sanırım hayatımda gerçekleştirdiğim ilk durumdu.
Geriye kalan benliğimin bir tutamına sihirli bir toz serpilmişcesine iki gündür korkularım açığa çıkarak beni kuytu köşelerde ya da herkesin içinde yakalamıyordu. Bu aralar zihnimi serbest bırakmış, kalbimi elleri arasına almayıp kapısını birazcık kilitlemek istemişti. Ve bu sayede zihnimdeki sakinlikle hayatın çok daha katlanılabilir olduğunun farkına varmıştım.
Lâkin ürkütmüyor da değildi.
Çoktandır böyle huzurlu olmayışımdan kaynaklı hissettiğim kopukluğa rağmen beni kemerleriyle bağlamaya çalışsa da düşeceğime olan inancım içimin bir yerlerini kemirmeye devam ediyordu.
Ga Young huzurluydu ve elbetteki ardından onu rahatsız edecek bir olay çıkardı.Bu kanıtlanmamış bir kuraldı.
Yine de benim her daim yanımda -çoğunlukla karşımda duran- zihin balonlarıma, bir süre şişip şişip patlamadıkları için minnettardım.
"Öyle işte Ga Young-shii, abim yarın evleniyor. Bütün hazırlıklar tamam."
Daldığım derin düşüncelerden ince bir ses tonu beni ayırırken kaşlarımı kendime gelebilmek amacıyla yukarıya kaldırdım. Hukuk başlangıcı dersinden çıkıp Hebarmas'ın eleştirel teorisi adlı konuyu anlamaya çalışırken beyin hücrelerimin çoktan göç etmesiyle zihnimde kalıcı bir hasara yol açmıştı ve ben de etkisini bu şekilde bir tepkiyle gösterebiliyordum. Koridorun ana girişinde duraksamadan otomatik kapının açılmasını bekledim ve ardından yüzümü Eun Ho'ya dönüp dudaklarımı aşağıya doğru büzdüm. "Ya...Nasıl hissediyorsun? En son kurtulmak istediğini söylemiştin, hâlâ aynı kanıda mısın?" Gülümseyip kendisine sıkıca sarılırken aynı benim gibi gülümsemesini beklemiştim fakat olmadı. Suratı asık bir şekilde kafasını olumsuz anlamda salladı. Bugün kendimi aşırı derecede neşeli hissederken çıktığım dersten kaynaklı oluşan durgunluğumu yok etmeye çalışarak "Yah...Ne oldu da böyle asıldı ki suratın?" dedim. Kendimi geriye verip daha kapsamlı bakmak isterken dudakları titredi ve ağlamamak için gözlerini saniye de bir kırpmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rōtasu あ seokjin ✓
Fiksi PenggemarAç gözlerini kara şövalye, korktuğun gölün dibinde boğuyorsun beni. Ve sonra diyorsun ki; Öldür beni lotus çiçeği. Tür ➳ Gizem, Romantizm, Hukuk, Psikolojik Gerilim. ©snowisth| 09.07.21