연꽃⁶parlayan yıldız.

122 11 113
                                    

Six
"Senin gittiğin bir dünyayı hayal edemiyorum."




















26 Eylül2020

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

26 Eylül
2020

3...2...1...

Kayıt!

Derdi, hayat boğucu ipliklerini boynumuza dolarken. Biz daha hazır olmadan kayıda başlar ve biz daha idrak edemeden yazdığı senaryolarını iliklerimize kadar hissettirerek işlerdi. Ziyadesiyle acı çeken ruhlarımız, koca bir çınarın budandıktan sonra çırılçıplak kalması gibi eksik, yarım ve kimsesiz kalırdı.

Hayatın bize verdiği role kendimizi kaptırıp dipsiz bucaksız akıp giden suların en nihayetinde bizi hükmü altına alacağını anlar ve karşı koyamadan derinliklerin arasına karışırdık. Zihnimize kazıdığımız tüm replikler dudaklarımızın arasında sıkışıp kalırken hareket ettirebildiğimiz tek uzvumuz ellerimiz olurdu.

Suyun dalgaları alıp götürürdü, ıssızlığını vurduğu gölün yamacındaki yığınlarca dolu ıslanmış yeşil çimlerine.

Ve son,

Kestik.

Sonsuz yalnızlığın göz bebeklerimize yansıdığı, bileğimizdeki kırmızı ipliklerle yanaklarımızın ıslandığı bir güne merhaba. Artık rol yapmamıza gerek yok, nitekim ruhu ölü bir bedenle yaşayan hayaletten farksızız.

Ve biliriz ki hayaletler görünmez, konuşmaz, gülümsemez.

Artık rol yok, artık oyun yok, artık bürünmeye çalıştığımız karakterlerin sanrısı yok.

Kahve gözlerinin yansıdığı yüzüm şekilden şekile girerken sorduğu sorunun onun için neden bu kadar zor olduğunu algılayamamıştım. Yanaklarında beliren çıkıntılar hafifçe oynadığında yutkunduğunu, bu yutkunuşun yüzündeki damla damla süzülen terlerle birlikte hâlâ içindeki sıkıntının yok olmadığını kanıtlıyordu. Dalgın gözleri irislerimden ayrılmadığında onları rahatsızca kaçırdım ve kendisinin sorduğu soruyu yanıtlamak amacıyla kuru bir öksürük savurdum. Bileğimi kaldırdığım kolumu süzen gözlerim onu bulduğunda dalgın gözlerini kırpıştırarak bir nebze olsa da kendine gelebilmişti.

"Şöyle ki...Yaklaşık on yıl önce bir gölün kenarında bulmuştum. Bilekliğin ucunda bulunan lotus çiçeğini çok beğendim, bu yüzden orada bırakamadım. Yani herhangi bir yerden satın almadım."

Kaşlarını havalandırıp yüzünü düşürmüş bir vaziyette ensesini kaşıyor ardından yaslandığı portmantonun kapısından ayrılarak ellerini arkasında birleştiriyordu. "Peki...Gittiğiniz gölün ismini, yerini biliyor musun ? Yani hatırlıyor musun?"

rōtasu あ seokjin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin