Eleven
❝ Al beni şimdi.
Acıdan zincirlerimi çöz, lütfen.❞
❜Ga Young6 Ekim
2020Geçmişin tozlarını geçici bir süreliğine kapattığımız örtünün sonsuza dek orada heykel misali kalmasını beklerdik.
İçerisinde bulanan kirli, paslı, tozlu anıların hepsinin bir çırpıda yok olduğunu ve eğer biz görmezsek acı vermeyeceğini düşünürdük.
Yanılıyorduk, örtünün altında bulunan kirler hiçbir vakit temizlenmezdi. Sadece temizleneceği günün gelmesini beklerken saklanmaya devam ederdi.
Acısının vücudumuza yapışmadığını, bizden kilometrelerce uzak olduğunu sansak da aslında en yakınımızda tetikte bekler, ufak bir göz kırpışıyla kendini açığa çıkarırdı.
Örtünün içindeki pisler yalnızca bir elin üzerindeki kumaş parçasına dokunmasıyla yüzeye ulaşır, varoluşunun gerçekliğini koca bir yumruk atarcasına yapıştırırdı yüzümüze.
Bizler yeniden kayalıkların en dibine saklanmaya çalışırdık.
Lâkin bu sefer olmazdı.
Çünkü o örtünün çekilmesiyle göz perdelerimizin önündeki tüm dünya yok olurdu.
Yalnızca zifiri karanlıkla ve bizi içine hapseden feryadımızla tek başımıza kalırdık.
İşte yine başlıyordu.
O karanlık bizi içine çekmeye başlıyordu.
Biz yok olmak istiyorduk.
Ve bunu istedikçe acının dibinde daha çok var oluyorduk.
Göz perdelerim hafiften aralanıyor, uyuyakaldığım koltuğun rahatsızlığını sırtımda hissetmeye başlıyordum. Dizlerimi kendime çekmiş bir şekilde, kalıp gibi uyumamdan kaynaklı diz ağrılarım da oluşmaya başlamış, vücudumun uyuşuk hâline şahit olmuştum. Ellerimden birini gözlerime iliştirerek henüz uykumu alamadığım için birazdan gideceğim derse lanet ediyordum ve ayrıca on dakikadır başımda öten alarma da.
Karşımdaki dijital saatin yanıp sönen kırmızı ışıklarına bakıyor, bir yandan da saatin 12.13 olduğunu idrak etmeye çalışıyordum. 13.00 'da dersim başlıyordu ve ben ilk defa geç kalma ihtimaliyle karşı karşıya kalıyordum. Dört ekim ile beş ekimi bağlayan gece evlerimize yetiştiğimiz için bir günlük dahi olsa yolculuğun yorgunluğunu henüz üzerimden atmış sayılamazdım üstelik gelir gelmez sabahtan Eun Ho'nun yanında bitmiştim.
Her ne kadar buna kızsa da içim asla rahat etmezdi.
Ayaklarımı yere uzatıp her daim yaptığım hayatımı sorgulama seansını diğer seferlere nazaran kısa tutup önüme düşen saçımı arkaya attım. Banyodaki rutin işlerimi halledir halletmez üzerimi giyindikten sonra telefonumdaki saate bakarak ağzıma attığım koca elmayla evden çıkıp koşar adımlarla derse yetişmeye çalıştım. Medeni Hukuk dersine kesinlikle geç kalmak istemezdim yoksa yaklaşık bir saat boyunca ders işlemek yerine sorumluluk konulu azarı dinler ve ertesi güne geç kalmamak için uyumak bile istemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rōtasu あ seokjin ✓
FanfictionAç gözlerini kara şövalye, korktuğun gölün dibinde boğuyorsun beni. Ve sonra diyorsun ki; Öldür beni lotus çiçeği. Tür ➳ Gizem, Romantizm, Hukuk, Psikolojik Gerilim. ©snowisth| 09.07.21