Kralımla geçirdiğimiz güzel ve aynı zamanda yorucu gece sayesinde gece güzel bir uyku çekmiştim. Kralım göğsümde uyuyakalmış, adeta bir aile gibi olmuştuk.
Aile... Fikri bile beni çok heyecanlandırsa bile imkansızlığı çok can yakıyordu. Asla gerçek bir aile olamayacaktık.
Binlerce cariyesi vardı. Benden başka yüzlerce seçeneği... Şuan evlenmek istese evlenmeyecegi kız yoktur ülkede. Ben ise sadece saraydan nadiren çıkma izni olan bir cariyeydim.
Beni sadece görünüşüm için seviyordu ama ben, onun uyurken bir bebeğin annesine sarıldığı gibi bana sarılmasını seviyordum. Ben onun ona şarkı söylediğimde sesimi daha iyi duymak için eşlik etmemesini seviyordum.
O ise sadece mavi gözlerim, sarı saçlarım için seviyordu beni. Öyle imkansızdık işte kralımla. Hem de evlenmek istese bile resmi nikah kıyması şuan düşmanlara karşı onun aleyhine olurdu.
Anlayacağınız o beni sevse bile olamazdık. Düşünsenize kucağımızda bebeğimiz, ben ve kralım...
O anı gördükten sonra ruhumu rahat rahat teslim edebilirdim. Ancak şuan ölsem bile bir hayal kırıklığı, bir eksiklik ile öleceğim.
Bu düşüncelerle başta sadece ufak gözyaşları ile başlayan ağlamam hıçkırmalara dönmüştü. Bir yandan Jeonum uyanmasın diye kendimi susturmaya çalıştıkça sesim daha çok çıkıyor gibiydi.
Ve o sırada bana daha sıkı sarıldı. Hala uyuduğunu zannetsem de birden yatakta doğrulmasıyla uyandığını anladım.
Ben de karşısında yatakta doğruldum. Elini çeneme koydu, gözlerimin en derinine baktı ve gözlerinde görebildiğim acı ve şefkatin eşliğinde yüzümü süzdü.
"Ağlama, yakışmadığından değil; ağlarken de çok güzelsin zaten. Ama sen ağladıkça ölüyorum ben"
Kralım beni kıyametin ortasında övse bile mutlu olabilirdim. Yine beni mutlu etmeyi başarmıştı. Gözlerini bir süreliğine yumdu. Elimi tuttu ve kendi kalbinin hizasına yerleştirdi .
Ve konuştu; "Sen de gözlerini kapat" Dediğini yaptım ve gözlerimi kapattım. Ve o da elini benim kalbime koydu. Bir süre sessizlikte oturduk ve kalp atışlarımızı dinledik.
"Beyinlerimiz aynı şeyi düşünür, bedenlerimiz aynı şeyleri isterken kalplerimizin ritminin farklı olması tanrının farklı bir oyunu olsa gerek"
"Elbet tanrının payı da vardır kralım lakin biz insanoğlu hissettiklerimizi bile söylemezken kalplerimize hak vermek gerekiyor bence."
Umarım ne demek istediğimi anlamıştır diye düşünürken ölümüm olacak o cümleyi söyledi "Ben sana deliler gibi aşığım Jeon Taehyung"
Eğer hayatımı bir kitap yapsaydım, bu cümleyi duyduğum anın olduğu bölüme isim bulmak için ömrümün geriye kalan tüm senelerini harcardım.
Resmen yıllardır bir gülüşüyle içimde kelebekler uçuran adam beni seviyordu. "Sen de bir şeyler demeyecek misin kartanem?" dedi o çok sevdiğim ses.
"Elinizin altındakine kulak verirseniz kelimelerin bile anlatamayacağı şeyleri duyarsınız kralım." Güldü. Kalp atışları hızlanmaya başladı. Saat tahminen sabah 5 civarı olmalıydı.
"SEN DE BENİ SEVİYORSUN AMAN TANRIM İNANAMIYORUM. UMARIM RÜYA DEĞİLDİR."
Bu kadar şaşırmasını beklemesem de ben de şok olmuştum. Öylece durup karşıma bakıyordum. Ki üstüme atladı. Yatakta sırt üstü yatıyor hale gelince bana sıkıca sarıldı ve yanaklarımdan öpmeye başladı.
"Bana ne olur Kralım deme olur mu Jungkook diye hitap et" "Tamam Ju-" lafımı tamamlayamadan konuştu...
"Seni çok seviyorum ve hep seveceğim"
Umarım öyle olur Jungkook. Umarım...
Bekletmelisinden bir yb attım kebeleklerrr. Ve bölüm gram içime sinmedi. Ama size sözüm vardı piknik dönüşü yazdım. Öptüm sizi nolur oy verin ve yorum yapinnn.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cariye
FanfictionJeon krallığının yeni kralı çok acımasızdı ama kıyamadığı tek bir şey vardı... smut içerir femtae