.

652 54 18
                                    

Öncelikle tarihin en uzun Cariye bölümüne hepiniz hoşgeldinizzzz. Yorumlarınız beni cidden motive ediyor hepinize çok teşekkür ederim. Lütfen yorum yapın hepiniz. Ve oy da atın hayalet okuyucular gerçekten moral düşürebiliyor. Küçük bir kitle olsak da zamanla bana çok iyi hissettiriyorsunuz. Ve bir teşekkür olarak bu bölümü 1000 kelimeye yakın yazmaya karar verdim. Ayrıca umarım dikkatinizi çeker ama angst yazmaya başladım. Daha bölümler üzerinde çalışıyorum. Adı "Omens Of Breakup" olacak. Yani ayrılığın alâmetleri. Bir yandan Taekookun varolabilecek en toxic halini görecek bir yandan da ilişkilerinizdeki bazı davranışları sorgulamaya başlayacaksınız diye düşünüyorum. Uzatmadan başlayalım.

Jk's pov

Sabah olmuştu. Gece odama ilk geldiğimde lavaboya gidip sonra da uyumaya çalışmıştım ama nafile. Dünkü sinirim yüzünden yatakta bin dönmüş, değil uyumak kafamı bile rahatlatamamıştım. Kendi kendime tıkırtılar bile duymaya başlamıştım ki sonunda bedenim buna dayanamayıp yorgun düştü. Eksik hissediyordum kendimi.

Taehyunga dün dediklerim şimdi nereden bakarsam bakayım hak verilecek gibi değildi. Özür dilemeliydim. Onun hakkında tam olarak düşüncelerim böyle değildi ve evet o benim için bir cariye parçası da değildi. Tüm cariyelerin tek amacı benim param olsa bile biliyordum ki Taehyung benim kalbimden daha fazlasını istememişti.

Ve bu isteğini tam da yavaş yavaş elde etmek üzereyken onun kalbini kırmıştım. Bazenleri böyle düşüncesiz bir adam olmak sinirimi bozuyordu.

Yataktan bir çırpıda kalktım. Üstüme başıma en güzel kiyafetlerimi giydim. Saçlarımı biraz jöleyle düzelttim. Uzamaya başlamışlardı ama olsun Taehyung böyle seviyordu.

Onun en sevdiği Lavantalı parfümümü tuvalet masasında bulmaya çalışırken gözüme kapının kenarındaki bir kağıt parçası ilişti. Saraya gelecek bir mektupta öncelikle bir damga olmalıydı ve öyle bir mektup alalade bir şekilde odamdan içeri gönderilemez yapılması hayal bile edilemezdi. Bu farklı bir şeydi.

Parfümüm elimde yatağa oturdum. Ve mektubu okumaya başladım. Mektup "o" kokuyordu. Ve güzel el yazısıyla da emin oldum o olduğundan.

"Sayın Kral Jeon,

Dünkü aramızda geçen münakaşadan da öte kendimi bunlara layık görmediğimi bilmenizi isterim. Hiçbir zaman bir seçenek olmayı haketmedim. Ve bu saatten sonra olmayacağım da. Sizi sevmiştim ya da öyle sanıyordum ama sizin de dediğiniz gibi bana aşık olduğunuzu hayal etmek bile aptallık olurdu. Merak etmeyin artık emrinizde olan bir cariye parçası da değilim. Devletimizin ömrü daim, yönetiminiz uzun olsun. Saygılarımla
                                      Kim Taehyung"

Mektupta bahsettiği şeylerin bu kadar doğru olması mı, yoksa mektubu okurken buram buram beni boğacak gibi olan parfümü müydü gözümü dolduran bilmiyordum ama pişmanlık içindeydim.

Bir ses duydum. Kırılma sesi... Ve o an elimdeki parfümün yerde olduğunu farkettim. Umrumda değildi, onun yanına gitmeli, özür dilemeliydim.

Odasına doğru koştum ve kapıyı birkaç kez çalmama rağmen cevap olmadı. Her ne kadar geceleri kapıyı kilitlediğini bilsem de kapıya omuz atarak girmeye çalıştım. Ve kapının belli ki kilitli olmayışıyla birlikte kolaylıkla açılan kapı sayesinde biraz savruldum. Ama içeri girdiğimde yatağında değildi.

Dakikalarca aradım onu. Saklambaç oynadığımızı düşünüyordum o an belki. Ondan dolabın bile kapağını açıp "Burada olduğunu biliyorum." demiştim. Belki de hala ciddiyetinde değildim olayın ama sarayda olmadığını hissediyor gibiydim.

CariyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin