Pleasure

1K 69 11
                                    

sizi unuttum sandınız dimiiii. Yo unutmadım. sadece bir süredir biraz hastaydım sonra da sınavlar falan oldu ondan dolayı Wattpad girme şansım olmadı. bir de aklıma bir şey takıldı diğer 2 ficte okumalarim az olsa da belli etiketlerde sıralamaya girmişim ama burda... neyse biz böyle iyiyiz aşklarım devamke.

O esnada kapı açılma ve bir bebeğin ağlama sesi duyuldu...

İkimiz de birbirimize bakakaldık. Bebekleri çok severdim. Ama bebeği olan birini beklemiyordum. Kralım da aynı soruyu sormuş olacak ki kapıya yöneldik. Kapıyı açmak üzere kulbunu tuttum ve kapıyı açtığımda karşımdaki manzara karşısında kocaman bir çığlık attım. Lisa ve Jisoo kucaklarında bir bebekle kapıda öylece duruyordu. Çığlık atmamla bebek daha çok ağladığı için Jisoo bana kaşlarını çatarak bakmıştı. O sırada Jungkook "Hoşgeldiniz içeri buyrun lütfen" demişti. Ama onun da sesinde bir değişiklik vardı. Belli ki o da şaşırmıştı. Jennie birden boynuma atıldı. Ve onu ne kadar özlediğimi farketmemi sağladı. Birlikte büyümüştük resmen ve senelerdir görünüyorduk. Hatta o kadar uzun zaman olmuştu ki anlaşılan bir çocuğu bile olmuştu. Ama bizim bundan neden daha yeni haberimiz oluyordu Tanrı aşkına? Aklıma gelen soruyu hemen sormaya karar verdim. "Bir bebeğiniz olduğu haberini neden daha önce söylemediniz. Küstüm." Gerçekten biraz içerlesem de konu bir bebek olunca çok da sinirlenilmiyordu. Kim Jisooya da hoşgeldin dedikten sonra arkamı döndüm. Ve kucağında bebekle kralımı gördüm. Ve... Kucağında bir bebekle hayal edebileceğinizden bile güzel duruyordu. Belimde hissettiğim el ile beni kendine çekti. Jisoo ağzını açtı "Çocuk size çok yakıştı gerçek bir aile gibi oldunuz." Öyle mi olmuştuk cidden. Önce bebeğe bakıp sonra Kralıma baktığımda onu kucağındaki meleğe bakarken gördüm. Ona öyle güzel bakıyordu ki...

"Ee adı ne cimcimenin" saatlerdir kucağımda mutlu sesler çıkaran bebeği göstererek sordum. "Min Seo" Adı gibi güzel olan bu Min Seo, Jungkookun kucağında birden ağlayıp kollarını bana uzatmıştı. Ve dayanamayıp kucağıma aldığımda sustugu için anneleri bile benden almıyordu. Ben de sürekli öpüp kokluyordum. Sahi bebekler ne kadar güzel kokuyordu. Ve Jungkookun bu sürede beni izlediğini farkediyor ama odağım yine Min Seoya gidiyordu. Acaba bizim de bir çocuğumuz olabilir miydi bir gün? O da bizi böyle sever miydi? Bu düşünceleri kafamdan atmaya karar verdim. Jungkook esnemeye başlamıştı. Saat 11 falan olmuş olmalıydı. Bu saatlerde uykusu gelirdi çünkü. "Ben odadayım Tae, gelirsin" Komidine de para bırakırsın diyesim geldi ama kendimi tuttum. Jisoonun da uykusu geldiğinde odalarının yerini gösterdim ve minik bebişle ayrılmak durumunda kaldık. Odaya doğru ilerlerken düşündüm. Biz neydik? Aramızdaki şey neydi, sevgili miydik? Beni kullanıyor muydu, ben de o haremdeki diğer kadınlar gibi miydim? Aklımda binlerce soru vardı. Ve cevabını verebilecek tek kişiyle aramda bir kapı vardı. Kapı engelini de aşıp içeri girdiğimde yoğun bir Amour Tütsüsü kokusu aldım. Kırmızı mumlar yanmış içerideki atmosfer bir kelime olsa "ihtiras" olurdu. Yatağa baktığımda Yunan Tanrısı fiziğiyle çıplak yatan bir Jungkook beklemiyordum tabiki.

CariyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin