Özgürlüğe Dair

675 62 20
                                    

Ayyyyyy yüz yıldır yb atmadığım için bana kızgın olabilirsiniz aşklar öncelikle özür dilerim yb gelmedigi için. hayatım biraz karışıktı açıkçası. Bu hikayedeki jungkook karakterinden bile daha dengesiz ama daha kötü niyetli bir insanla uğraştım bu süreçte. Umarım yb verdiğim aranın telafisi olur. İyi okumalar.

Koşuyordum şehrin kandillerle aydınlanan sokaklarında. Rüzgara karşı uzun zaman sonra böyle koşmak iyi gelmişti. Hava da hafiften aydınlanmaya başlamıştı. İnsanların yavaş yavaş dışarı çıkmasıyla aklımda sorular oluştu. Nerede kalacaktım kiminle kalacaktım bundan sonra.

Ama gözümü karartıp bu yola çıktıysam bundan sonra olması gereken olacaktı, ölmesi gerekenler ise ölecek... Ona olan hislerim gibi. Beni tanıyan çoğu genci yaşlısı önümde eğilip selam veriyordu. Hatta bazı esnaflar bana bir şeyler ısmarlamış, para vermek istediğimizde ise "Olur mu öyle şey, sarayın parası geçmez buralarda." gibi kibar sözler söylüyorlardı. Neredeyse karnım doymuştu diyebilirdim.

Çevredeki insanlara sorup soruşturarak çok da fena olmayan ve uygun fiyatlı bir evin satılık olduğunu öğrendim. Daha kasaba taraflarında olduğum için evler merkeze kıyasla daha küçük ve bakımsızdı. Ama birayla ilgilenebilir burayı güzelleştirebilirdim. Bu sayede hayatımı tamamen kendime adayabilir, artık yıllardır istediğim o özgürlüğü yaşayabilirdim belki de.

Eskiden hep sevdiğiniz adamın kollarında her yerden daha özgürsünüzdür diye düşünürdüm. Ama öyle olmadığını öğrenmiş oldum.

Elimde emlakçının adresiyle kasabanın daha kalabalık bir yerine doğru yürümeye başladım. Çocuklarının elini tutmuş gezdiren anne babalar, aileleri görecek korkusuyla dolaşan sevgililer... Herkes mutlu görünüyordu. Hani olur ya senenin bazı zamanları herkes mutludur, işte yılın o zamanlarındaydık sanırım.

Ben özgürlüğün sarhoşluğu sağolsun üzgün değildim. Düşüncelere dalmış bir şekilde insanları izlerken dükkanın önüne geldiğimi farkettim. İçerideki biraz kısa boylu denebilecek adam beni gördüğü gibi ayağa kalktı.

"Oo Kralımızın biriciği Bay Kim, Hoşgeldiniz efendim. Sizi buralarda görmek ne büyük şeref." Konuşmasından anladığım kadarıyla biraz geveze olan adamın emlakçı olduğunu anladım. Kralın biriciğiymiş peh. Böyle yalan da görmedim.

Ben "Merhabalar ben bu civarlarda tek katlı, eski bir evin satılık olduğunu duydum. O evi satın almak istiyordum." derken yüzünde şaşkın bir ifade vardı.

İçinden bu cariye ne demeye kendi başına ev almak istiyor dediğine emindim. Yüzünde büyük bir şaşkınlıkla "Efendim ayıp ediyorsunuz o ev size yakışmaz daha güzel evlerimiz de var mesel-"

"İstemez, beni bahsettiğim eve götürün"

Evin önüne sonunda gelmiştik. Küçük bir bahçesi vardı, uzun zamandır kimse oturmadığı için bahçede pek de bitki yoktu. Evin içi de biraz tozlu olsa da hallolmayacak bir şey yoktu. Evi satın aldım. Evi aldığımda saat yaklaşık 1di. Evi temizlemek tamamen bittiğinde saat akşam 11di.

Sağolsun çevreden komşular da yardım etmişti. Ve evin güzelliği gerçekten ortaya çıkmıştı. Herkese teşekkür edip eve gitmelerini izledikten sonra kendimi hemen yatağa attım. Yorgundum. Ama artık sadece fiziken yorgundum. Kafam evim gibi tertemizdi.

Uykuyla uyanıklık arasında bir ses duydum. "Neredesin Taehyung?" O an rüya mıydı yoksa gerçek miydi emin değildim. Ve uyuyakaldım.

Ciddi anlamda keşke Taehyungu bu evde tek başına yaşamaya devam ettirebilsek. Çünkü Jungkooka mecbur değil aslında. Belki yaşadıklarım yüzünden ama Taenin Jungkooka geri dönmesini pek de desteklemesem de yorumlarınıza göre hareket edeceğim. Yb birkaç yorum gelip fikirlerim kesinleşince hemen gelecek. Sizleri çok seviyorummmm. Cariyeye güzel yorumlar gelince de çok mutlu oluyorummm<3

CariyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin