ASRIN AKSOY'dan
"Amca ne olacak şimdi her stres sinir üzüntü ve heyecan anında bayılacak mı tedavisi yok mu ?"
"Asrın'ım bir sakin ol orta evrelerde tabiki de tedavisi var ve tedavisini olacak. Gün aşırı buraya gelecek ve sadece ders yapmasına izin vereceğim kitapçıda çalışmak falan yok."
"Evet yok, bencede yok anneside istemiyor zorla kendisi yapıyor. Sen söylersen bırakacaktır."dedim kendimi rahatlatmaya çalışırken.
Ömer amcam hastalığı hakkında tüm bilgileri odasında bana verirken ailesi kapıda bekliyordu. Zor olmalıydı yakınları için. Yani zordu. Korkutmuştu hepimizi tabi bunun benim yüzümden olması da en çok vicdan azabı çekmemin nedeniydi.
Dışarda en az beş kişinin olduğunu ve bunun açıklamasını yaptıktan sonra annesinin ne tepki vereceğini tahmin ettiğimden odadan çıkmak istemiyordum.
Derya hanım,
Ayçe,
Deniz,
Buse,
Berk,
Arın,
Derin.. hepsi buradaydı sanki annesine destek vermek istermişcesine.
"Ömer bey, noldu Azra'ya bir şey söyleyin artık sadece böyle uyuyacak mı?"
"Sakin olun, hepiniz. Azra'nın şuanda durumu gayet iyi sadece bu olay sayesinde bir hastalığını fark etmiş olduk."
"Ne kızı-"demesiyle ağlaması ve yere yığılacak gibi olması bir oldu Derya hanımın.
Deniz ve ben koluna girerken amcam konuşmaya devam ediyordu.
"Azra epilepsi hastası. Bunu hepimizin duyması ve ona göre o hassasiyette davranması gerekiyor. Herhangi stres ve üzüntü anında hastalığı tetikleyip onu baygın hale getirebilir."
"Pe-peki biz ne yapacağız ?"
"Şuan sadece ilaç tedavisine başlayacağız. Lütfen fazla üstüne düşüp onu da tedirgin etmeyelim. En büyük görev de size düşüyor gençler." dedi son cümlede bize bakarken.
Ona bişey olmasında ben ne derseniz onu yaparım. Yani şey biz, biz yaparız.
AZRA'dan
Gözlerimi açıp etrafa baktığımda görmeyi beklediğim ev veya hastaneyken, ellerim kollarım bağlı bir biçimde koskocaman izbe bir yerde olmak son aklıma gelen şeydi belkide.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Kendimi Ver
Genç Kız EdebiyatıBir öpücük, sadece bir öpücükle bir sürü şey kaybederken aynı anda farketmeden yeni şeyler de kazanmıştı... Azra Yeni, bambaşka kişiler kazanırken geçmişin izlerini de en ağır haliyle üstünde taşıyordu.