Endişe

155 12 2
                                    


Ne yani Berk ve Poyraz tanışıyor muydu?
"Ada neden bu çocuk burda ve neden onun üstüne yatıyordun? Lanet olsun noluyo burda!"
Bu hiç iyi değildi Berk çok sinirliydi. Sesi sinirini en az alnından çıkan damar kadar belli ediyordu.
Poyraz'a baktığımda ne olduğunu anlamaya çalışır gibi bir hali vardı. Berkle benim aramda o güzel elalarını getirip götürüyordu. Bişeyler çözmeye çalışır gibi bir hali vardı.
Kafamı Berk'e çevirdiğimde benden cevap beklediğini gördüm. Arada sol gözü seğiriyordu. Poyraz onun sağında kaldığı için gözünün seğirdiğini ve ne kadar kızdığını muhtemelen farketmemişti.
Dudaklarım mühürlenmiş gibiydi. Hiçbir şey yapmadan duruyorlardı. Ne aralıyor ne de kapatıyordum. Benden umudu kesince B.erk Poyraz'a döndü.
Hala Poyraz'ın yakınında duruyordum. Berk de rahatsız olmuş olacak ki beni kendi arkasına çekti. Korumak ister gibi bir hali vardı.
"Neden burdasın Poyraz! Ada'dan ne istiyosun!" çok kızmıştı. Hatta dişlerinin arasında tıslayarak bağırmıştı. Bu nasıl mümkün oluyorsa artık.

Poyraz yavaşça doğruldu. Sonunda yüz ifadesi değişmişti. Rahat, kendinden emin ifadesiyle konuşmaya başladı.
" Ben de bu kadar kısa zamanda nasıl bu kadar yüksek bir mevkiye geldiğini merak ediyordum. Şimdi anlamış oldum."
Yüksek mevki.
Berk benim topluluğumda yüksek mevkideydi. Bundan bahsediyor olmalılarda. Konuşma ilgimi çekti. Çünkü bunu ben de merak etmiştim.
"Neden bahsettiğini bilmiyorum."
Berk'in tüm kasları gerilmişti. Sesinden anladığım kadarıyla soğuk kanlılık buraya kadardı. Endişe duyuyordu. Ne için? Benden ne saklıyordu? Bunu duymamdan mı korkuyordu.
"Bence gayet iyi biliyorsun." ayy bi daha desene sesin ne güzel senin öylee. Off ne diyorum ya!
Sesindeki alaylı tını piç gülüşünü de beraberinde getirmişti. Poyraz Berk'in sinirini bozmayı çok iyi biliyordu.
"Sana bi soru sordum neden burdasın!?"
Berk resmen kaçıyordu. Benden sakladığına inanamıyordum. Yavaşça Berk'den uzaklaştım Poyraz'ın tarafına ilerledim. Tam ikisinin arasında durdum. Poyraz kafasıyla beni gösterdi.
"Onun için geldim. Kontrol etmek için..."

POYRAZ'DAN

"Onun için geldim. Kontrol etmek için...

Birkaç saat önce:
Neden bu kadar erken kalktığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ulaş'ın uyandırma çabalarına yazık olmasın diye kalkmıştım ama neden uyandırdığını bilmiyordum.
Ulaş dibimde bi ileri bi geri gidip duruyordu. Artık başım dönmeye başlamıştı.
"Dur!"
Ulaş bana baktı ve durdu. Bu huyunu seviyordum. İkinci kez söyletmiyordu. Yatağımın karşısındaki koltuğa oturdu.
"Poyraz sakın sinirlenme abi. Sakince dinle ve hemen köpürme tamam mı?"
Gene kızacağım bir şey mi olmuştu? Off sıktı artık. Yeni uyanmıştım ve şuan Ulaş'ın dediklerini pek umursayamıyordum. Kafamı sallayarak geçiştirdim.

"Hani sen babanı öldürdüğünde bi kızla karşılaşmıştın ya.."

Ada'dan bahsediyordu. Ada hakkında ne söyleyecek olabilirdi ki. Uykulu halimden direk çıktım. Ve onu dikkatle dinlemeye başladım. Ada hakkındakileri duymak için bekliyordum.

"... Mete ile sevgilisini hatırlıyor musun? Cırtlak sarı saçlı bir orospunun teki. Her gördüğünde bize sürten sevgilim diye Mete'yle gezen."

"Hatırlıyorum da bunun Ada'yla ne ilgisi var."

Sinirlerim bozulmaya başlamıştı. O piçlerin Ada'yla aynı cümlede bulunması bile kızmamı sağlamıştı.

"Kanka sakin ol. Yarım saat önce Ada'yı kaçırırken görmüşler."

O an kan beynime sıçradı. Ayağa kalktığımı masayı devirdiğimde ve bardaklae kırıldığında anladım. Çok sinirlenmiştim.

Benim yüzümdendi. Bunu başına ben açmıştım. Babamı öldürmem onu lider yapmıştı. Babam güçlü olduğundan onu kaçırmayı göze alamıyorlardı. Ada çok zayıftı. Onu öldürüp lider bile olabilirlerdi.

Benim suçum.
Benim sorumluluğum.

Babamı öldürürken sonuçlarını düşünmemişti. Gözükürde tek varisi o olduğunda liderlik ona kalmıştı. Bunu düşünmemiştim.

Onu korumalıydım.

"Nerde o!" çok bağırmıştım. Ulaş buna şaşırırken laflar ağzından dökülmüştü bile.

"Geçen parti olan dağ evinde."

Geceden kalma olduğum için giyiniktim. Anahtarlarımı alıp dışarı çıktım. Bu seferlik Jeep'imi kullandım. Dağ yolu çok engebeliydi.

****

Dağ evine gelince arabamı durdurdum. Tuhaf bişey vardı kapı açıktı.

"Ada?"

Evin içine girdim ilerde soldaki odanın kapısı kırıktı. Tozların kalktığı yerlerden kavga olduğunu anlayabilmiştim. Ama kan yoktu. Bu iyiydi.
Bağırmama rağmen etrafta ne bir hareket vardı ne de bir ses. Kapıya yöneldim. Yerde kocaman bir saç yumağı vardı. Saçın cırtlak sarı olması içimi rahatlatmıştı. Ve duygu bana baya yabancıydı.
Onun için endişeleniyor muydum?
Sanmam. Ben kimse için endişelenmemiştim. Onun için endişelenmek mi? Hah! Bu beni güldürdü.
Ama iyi olup olmadığına bakmam gerek.
Arabama geri döndüm. Motoru çalıştırdım. Ada'nın evine gidiyordum...


"... Kaçırıldığını duydum. Dağ evine gittiğimde kimse yoktu. Ama evin kapısı acıktı ve küçük odanın kapısı kırılmıştı. Benim yüzümden oldu. Artık o benim sorumluluğum." diye devam ettim.
Berk bana yumruk etmak için bir hamle yapınca elini dirseğimle itip ben ona sıkı bir yumruk geçirdim. Berk yere yığılırken Ada onu kaldırmaya çalışıyordu. Ah hadi bebeğim o seni kullanıyor!
Berk sonunda doğruldu. Hah! Dudağı patlamıştı. Az bile hasar almıştı aslında. Berk biraz gergindi. Ve yüzünde aptal bi şaşkınlık oluştu. Bu benim gülmemi sağlarken Ada'nın kaçırıldığını bilmediğini anladım. Beyni yavaş çalıştığından dediklerimi yeni algılıyordu gerizekalı. Kafasını hemen Ada'ya çevirdi. Doğruluğunu kontrol ediyordu.
"Ben de bunu söylemek için seni çağırmıştım. Çok korktum ve.."durdu ve gözlerimin içine baktı. Benim bakışlarım zaten ondaydı. Utanıp gözlerini kaçırdı.
"Ve onunla.. Yani Poyrazla karşılaştım."

Zavallı Ada. Berk'in onu sevdiği için hesap sorduğunu sanıyordu. Berk'in tek amacı torpille geçtiği mevkiyi korumak hatta daha da yükseltmekti. Tabi gene torpille.

"Girdiğimde napıyordunuz?" Berk çok katı bir sesle konuşmuştu. Kaşlarının biraz daha çatılabileceğini sanmam.

"Hayır Berk. Hayır. Şindi sıra bende." Berk bu çıkışı beklemedeği için afalladı. Bu onu daha da aptal gösterdi. Ve gülümsemem daha da genişledi.

"Yüksek mevki Berk! Yüksek mevki!" ovvv Ada kızmıştı. Berk'i bu halde görmek beni çok eğlendiriyordu. Şimdi sıçtın Berk! Yürü be kızım... Yani Ada.

Ada ikimizin de göğsünü işaret parmağı ile dürttü.
"Ha bi de siz ikiniz? Bunu da açıklayın. Aranızda ne geçti!"

Sıçtı mı demiştim şunu sıçtık yapalım.

BOŞLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin