3

8 1 0
                                    

Girdiği mülakattan çıkalı iki gün oluyordu, iki koca gün. Bugünde yine part time olarak çalıştığı kafedeydi. Fakat bugün vereceği özel derste vardı. Aslında bu kadar çalışmasına gerek yoktu. Babasının yolladığı para, aldığı burs zaten geçimi için yeterli oluyordu fakat genç kız hazırlık okuduğu seneden bu yana para biriktiriyordu. Bir girişimin içerisinde olmak istiyordu ya da belki de ev almak istiyordu. Aslında düşündüğünde cidden ev güzel olabilirdi. ilk başlarda biriktirebilir miyim diye düşünüp durmuştu genç kız, sonra hiçbir şekilde çalıştığından gelen paraya dokunmayacağının yeminini etmişti. O paraya en fazla yaz tatillerinde yurt dışına çıkabilmek için dokunmuştu. Biraz kredi çekerek ev alabilirdi. Babası belli bir miktar verebileceğini söyledi.

Genç kız ne kadar da çok babasını özlemişti. Çocukken çok fark etmiyordu ama büyüdükçe ihtiyaç duyuyordu, ya da hayatın akışına kendini o kadar kaptırmış ve kendini aramaya o kadar yoğunlaşmıştı ki gözünün önündeki eksikleri göremiyordu. Velhasıl kelam kehribar gözlü minik kız babasını özlüyordu.

Önlüğünü çıkarıp üzerine ince montunu geçirdi genç kız ve özel ders vereceği öğrencinin evine doğru yol aldı. Aradan geçen saatlerin ardından eve gelmiş bir duş alarak kendini yatağa bırakmıştı genç kız.

Sabahın ilk ışıklarında gözlerini açtı genç kız, bugün işe erken gitmesi gerekmiyordu bu sebeple uygulamasını kontrol etmek istedi. Önce kahvaltı edebilmek için üst kata çıktı. Yurdun en güzel şeylerinden biri de hiç şüphesiz İstanbul'u ayaklar altına seren şu manzarasıydı. Manzaraya karşı kahvaltısını ederken eski oda arkadaşı masasına oturdu. Yüzünü geniş bir tebessüm kapladı Hazan'ın.

"Günaydın" diyerek selam verdi eski oda arkadaşı, oldukça neşeli bir genç olan Elif ile laflamaya başladılar. O da okulunu uzatmıştı. Zaten üniversitelerine özel bir yurt olduğundan ötürü ve aynı fakültede okuduklarından okul muhabbetleri açılmıştı bile. Elif biran keşke Hazan yerinde olsaydım dedi. O kadar güçlü olabilmeyi o kadar çok isterdi ki, o sırada Hazan'ın aklında ise Elif'in ailesine benzer bir ailesi olsa nasıl olur diye düşünüyordu. Elif'in babası da öğretmendi. Hatta yıllar önce hatırlamadıkları bir zaman diliminde Kahramanmaraş'ta babaları beraber öğretmenlik yapmışlar. Dünya küçüktü, hayat ise küçücüktü. Bu dünyada herkes, keşkelerle yaşıyor diye geçirdi içinden genç kız.

Tam yeni bir konu açmışlardı ki genç kızın telefonu çaldı, hemen açtı genç kız zaten üç gündür gözlerini telefondan ayırmıyordu.

"Merhabalar, ben Şeyma. Sancar Makine 'den arıyorum. Nasılsınız?" Hazan biran nefes alamadığını hissetti. Direkt olumlu sonuç olduğunu söylemediklerine göre olumsuzdu. Kızın boğazı düğümlenerek. "Merhaba Şeyma Hanım, iyiyim teşekkür ederim siz nasılsınız?" boğazı acıya acıya dilinden zorla dökülebilmişti kelamlar sonunda. "İyiyim teşekkür ederim, sabah erkenden haber vermiş bulunacağız ama kusura bakmayın lütfen, tebrik ederim, artık iş arkadaşıyız diyebilirim sanırım. Muhteşem bir sonuç almışsınız, mülakat ekibi de şaşırdı." Nasıl yani, bu hanımefendi ne diyordu?

"Hazan Hanım? Bu suskunluğunuzu heyecanınıza verebilir miyim?" diyerek hafif bir kıkırtı sundu genç kıza. Ah ne derdi ki Allah be demekten başka.

"Ay ben şey, biran siz direkt halimi hatırımı sorunca olumsuz yanıtlanacağını düşünmüştüm. Şey yani ondan, kusura bakmayın lütfen. Ve evet tabii ki de artık iş arkadaşıyız. Çok mutlu oldum." Bir gülümseme sesi daha geldi genç kıza. Yediği yumurta boğazına takılacaktı çayını içerek hızlıca midesine yolladı genç kız.

"Çok güzel, şimdiden hayırlı olsun. Bu pazartesi iş başı yapabilirsiniz. Ama isterseniz ondan önce gelip evraklarınızı ve servis işini halledebiliriz. Sizlerle bir müddet ben ilgileneceğim. Şeyma Kalyan ben kaydet istersen." Yeni bir adımında yola güzel ve sevecen insanlarla başlayacağı için sevinmişti genç kız.

Dar SokakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin