Herkese iyi okumalar geçen bölümlere nazaran uzun bir bölüm oldu. Kulaklıktaki ve arabadaki şarkı medyada bulunmakta. Belki sizde dinlemek isterseniz aynı anda ;)
_______________________
Gördün mü Hazan kıvılcım çıkmış. Kendimi haklamaya çalışıyorum. Acilen kendime gelmem gereken konular vardı, bir el ve kıvılcımlar gibi. Ali Kemal bey sıktığı elimi bıraktığında Şeyma hafif bir tebessümle bize bakıyordu. Bir ima sezmiyor değildim halbuki Şeyma'nın yerinde ben olsaydım bizi çoktan baş göz ederdim. Ne vardı, yalan değil ya.
Bir sussan mı acaba Hazan kızım. Sanki meraklıymış gibi elin adamını hemen kendime sahiplendirmiştim. Yalanı olmayan bir gerçek vardı ki ben karşımdaki çakmak delikanlıdan hoşlanmamıştım. Yüreğime serpiştirdiği huzursuzluk taneleri derimi geçiyordu ve ben, o dalga geçtiğim kitaplardaki kızlar gibiydim.
"Biz istersen devam edelim Hazan." diyerek ortamda hala var olan elektriği dağıtmaya çalışan Şeyma buradaki kurtarıcım olacağının sinyallerini vermişti dahi. Sana bol sevgi kelimeleri iletiyorum Şeyma.
Sakin bir şekilde arkamı dönerek bana tahsis edilen bilgisayara ve masaya yönelmeye başlamıştım. Burada pek çok masa görmek olasıydı. Kısa sohbetimizde Şeyma'nın da bilgisayar mühendisi olduğunu öğrenmiştim. Çalıştığım bölümde genel olarak bilgisayar mühendisleri bulunmaktaydı. Bu da demek oluyor ki bu çakmak delikanlı da bilgisayar mühendisiydi. Ben bunları düşünedururken benim delikanlı yerinden kıpırdamamış ve sanki çiftmişiz gibi giydiği kıyafetlerini gözüme sokmak istercesine dikiliyordu. Uyuz adam.
"Şeyma hanım, yeni çalışanımızla işinizi hallettikten sonra yanıma uğrayın lütfen." bu kibarlığı bir tek bana değilmiş anlaşılan. İstemsiz bir şekilde hanesinde artı bir puan beliriverdi. Kendimdeki bu ani, hızlı, gereksiz ve şımarıkça olan karmaşıklığa ise eksi bir puan. Pardon körüklü eksi bir puan veriyorum.
Hala tebessümünü koruyan güzel yüzlü Şeyma bir şeyler söylemek istiyor fakat çekiniyor gibiydi. Buna engel olmak gerek değil mi?
"Lütfen söyleyin, soru sormak istediğiniz çok belli."
Hala bir şekilde kıvranıyordu Şeyma. Sanki ayıp bir şey söyleyecekmiş gibi gözleri gözlerimi ve üstümü tarıyordu.
"Yani öncelikle bana lütfen Şeyma de. Yani ikinci olarak bir de ay ayıp olacak ama neyse siz tanışıyor musunuz?"
Donup kalan benin karşısında Şeyma iyice utanmıştı. Soruları sorarken dahi kem küm etmişti.
"Yani Ali Kemal beyle?" verilen derin bir nefes ve gözlerimi kaçırma isteği lütfen ikinizde yerinizde durarak dengemin sarsmamasına olanak sağlayın komutumu vermiştim. Evet kendi kendime!
"Tam olarak evet diyemeyeceğim, talihsiz bir kaç karşılaşmalar diyeyim. Ama öyle tahmin ettiğiniz gibi bir tanışıklığımız yok. Hatta ne yalan söyleyeyim burada çalıştığını bende yeni öğrendim." ben bu kelimeleri sarf ederken vücumdaki kanların da yanaklarıma doğru yol kat ettiklerine yemin edebilirdim. Karşımdaki kurtarıcım olan kızın da yanaklarına kan pompalandığını görebiliyordum. Allahım beş dakikalık yer yarılmasına ihtiyaç duyuyorum, kısa bir ihtiyaç gidermem gerekli.
"A! Anladım tamam, ben umarım beni yanlış anlamamışsındır. Ali Kemal bey buranın tam olarak çalışanı diyemeyeceğim. Aslında Ömer beyin oğlu."
Ben hayretler içerisinde kalmama mı yanayım, hayranı olduğum insanın oğlunu beğenmiş olmamı yanayım, kendimi böyle rezil ve ucuz bir durumun içine düşürmüş olmama mı yanayım? Ah düşünsenize, sektörün en iyi makine şirketlerinden birinde işe girecekseniz, şirketin sahibinin oğlu sizinle iletişim kurmak istiyor, siz babasının şirketinde işe başlıyorsunuz ve adama şu zamana kadar hep soğuk yaptınız! Ne kadar da taktiksel duruyor değil mi? Şu andan itibaren yapmam gereken tek şey hiç şüphesiz hayaleti oynamak, başımı bilgisayardan kaldırmamak, benimle iletişime geçildiğinde sert olmayan kısa cevaplar vermek, ah başka ne yapmalıydım. Her şey yolunda gidiyor demiştim değil mi? Eşekler kovalasın seni Hazan! Açma şom ağzını Hazan!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dar Sokak
ChickLitSonuçta her dar sokak bir geniş sokağa çıkması gerekliydi. Gerekli değil miydi yoksa?