5

7 0 0
                                    

Arkadaşlar ben ilahi bakış açısını yazmaya dayanamıyorum artık kişinin kendi ağzından yazacağım. Bu bakış açısına ne deniyordu unuttum arkadaşlar ben de yazılımcıyım ahahha anlarsınız umarım benii <3 Herkese iyi okumalar dilerim.

Ah evet hiçbir şey olmamış gibi bir de bu olacaktı. Ne olurdu gözlerim hemen dolmak zorunda olmasaydı. Fark etmeden gözlerimden akan yaşların dudağımı ıslatması ile Ali'ye hak vermemin gerekliliğini farkına vardım. Sahiden biz daha resmi olarak tanışmamıştık dahi.

Gözlerimi o delici siyahlardan kaçırmak istiyordum fakat bir siyah gözün bu kadar sıcak baktığına daha önce hiç şahit olmamıştım. Sanki o koyuluklarda kendine çeken bir şeyler vardı ve bakmak zorundaydım. Acaba benim açık kahve gözlerim ne hissiyatı veriyordu?

"Al hadi mendil, bakmıyorum hadi gözlerini sileceksen sil." Ben ağlamamı durdurmak istemiyordum ki. Bu ego yığını buna karar vermek zorunda mıydı?

"Susmak istediğimi nereden biliyorsunuz siz ya? Aslan burcu musunuz siz Allah aşkına?" bu özgüvenin başka bir açıklaması olamazdı ya gözümde. İçimde yanan yangınlar belirmişti bir anda. Hayatın yükünün azaldığına dair omuzlarımın birden ağırlaşmasından olabilirdi bu durum. Yanan kalbimin yanında omuzlarımda sancılar hissediyordum. 24 yıllık hayatımda hissedemediğim sancılar, ruhumu kaplıyordu sanki.

"Demek hemen beni araştırmaya başladınız. Benden isteseydiniz ben detayları sana verirdim zaten." İçimdeki yangınları yanında karşımda bir insanın gülümsemesi hayatın kesinlikle cilveli olduğunu gösteriyordu. Karşımdaki ego yığını tespitimi doğrularcasına verdiği cevap ile gülümsüyordu. Daha hayatın rüzgarında oradan oraya savrulan gönlüm ise bilmediğim rüzgarlara denk gelmiş gibi oluyordu. Omuzlarım daha yeni hafiflerken lütfen diyesim geliyordu kadere. Artık elime çay alıp geleceğe mutlu bakma sırası bende değil miydi?

"Benim gitmem gerek." Bilmediğim rüzgârda savrulmayı da bilmediğim denizlerde yüzmeyi de sevmezdim ben bana göre değildi. Eğer yüzeceksem keşfetmeliydim. Fakat az önceki restorandan adımlayan genç adamın sularıyla benim sularım kesişemezdi. Kesişmemesi gerekirdi. Çölde nilüfer çiçeği açmazdı elbet.

Bu sefer baş selamı vererek arkamı dönmek istemiştim. Arkadaşlarıma da gidemezdim. Ahmet'in beni neden çağırdıklarını biliyorlardı. Kendimi dinlemeye ihtiyacım vardı. Fakat içimde susturduğum sesi beynim susturamıyordu. Arkamdan lütfen seslenme diye içimden geçirirken bana seslenmesi ironi olsaydı.

"Galiba hep böyle gitmen gerekecek senin." Ben hayatımda hiçbir yere gelmemiştim ki. Önümde seçenekler vardı fakat bunlar benim germem gereken yerlerdi geldiğim yerler değildi.

"Ben zaten gelmelerin kızı değilimdir." Siyah gözlerinde beliren şaşkınlık ifadesi sıcak dalgaları yok etmeye başlarken biz hala gözlerimizi birbirimizden ayıramıyorduk. Omuzlarımdaki sancı hiç şüphesiz azalıyordu. Çünkü beynimi kemirmeme sebep olan şeyler oluyordu.

Ben ne ara bu kadar bencil oldum. Az önce çok yakın bir arkadaşım benim yüzümden çok kötü zamanlar geçirmeye başlamıştı. Ve ben burada adının Ali ve Aslan burcu olması dışında hakkında hiçbir şey bilmediğim bir çift deli gözleydim.

"O zaman yine söylememde hiçbir sakınca görmüyorum. Biz yine görüşeceğiz. İyi akşamlar hanımefendi."

Bu sefer arkasına bakmadan giden ben değil delici siyah gözler olmuştu. Ben ise vicdanım ile baş başa kalmış ve Ahmet'e ne yapabileceğimi düşünüyordum. Bizim gençlerin bana seslenmesi üzerine onlara doğru ilerledim. Hepsi birden sessizleşti çünkü onlarda benim gibi Ahmet'in ne diyeceğini tahmin edebiliyorlardı.

"Ne yapmam gerekli? Yanına gitmeli miyim?"

______

Bölüm güncellenecektir arada çok uzun zaman olmaması için şimdiden yayınlıyorum. Şimdiden iyi okumalar herkese 🤍

Dar SokakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin