1.Bölüm

123 13 3
                                    

Medyada ki Melin arkadaşlar. Kitap nasıl olur inanın bilmiyorum sürekli böyle kitaplar okuduğum için bende yazmak istedim umarım beğenirsiniz iyi okumalar..

Hastanede rahatsız eden deri koltukta otururken buldum kendimi. Babam apar topar kolumdan çekiştirerek buraya getirmişti. Olayın ne olduğunu da tam olarak anlayamamıştım. Karşım da babamla yaşıt olduğunu düşündüğüm ama genç duran bir adam, yanında eşi olduğunu düşündüğüm 40'lı yaşlarda güzel bir kadın vardı. Kadının derin bakışları rahatsız ettiği için kafamı doktora çevirdim.

Doktor olmak için baya gençti. Benim gördüğüm doktorlar genelde yaşlı olurdu. "Kendini nasıl hissediyorsun Melin?" derin bir nefes aldım. "Neden burada olduğumu öğrenirsem daha iyi hissedeceğim." yavaşça kafasını salladı. "Sana bir kaç test yapmamız lazım." Kaşlarım kendiliğinden çatılırken kafamda onlarca soru dönüyordu. 

"Pardon anlamadım, ne testinden bahsediyorsunuz?" sakin çıkan sesim yüzümün tam zıttıydı. "Doktorların işine karışma sen!" Babamın ani çıkışı benim için gayet normaldi ama karşımda oturan çift bu durumdan memnun olmamıştı. Aklıma gelen düşünceyle kafamı iki yana salladım. kalbimin atış hızının değiştiğini hissedebiliyordum.

"İznin olursa sana bir kaç test yapmak istiyorum." usulca kafamı salladım. Beynim şuan ihtimalleri olabilecekleri hesaplamakla meşguldü. Doktor ayağa kalkınca bende ayaklandım, deri koltuktan kalkmak ayrı bir rahatlatmıştı. Eliyle odasının içindeki diğer odayı gösterdi. Normal adımlarla odaya geçtim ve kan alınan koltuğa oturdum. "İğne fobin var mı ya da kan tutar mı?" kafamı hayır anlamında iki yana salladım. "Pekala elim çok hafiftir merak etme hızlı olacağım." gözlerimi kısarak doktora baktım. "İçerdeki kadının ve adamın çocuğu musun?" 

Sorum karşısında afalladı ve şaşırmış gözlerini gözlerimle buluşturdu. soruma cevap vermeden koluma iğneyi batırdı ve tüpü taktı. "Nerden anladın?" omuz silktim. "Benziyorsunuz." cevabımla kafasını salladı ve dolan tüpü çıkartıp diğer tüpleri doldurmaya başladı. Kan alma işlemi bitince burada oturmam gerektiğini söyleyip tüplerle odadan çıktı. 

Derin bir nefes alıp olacakları düşündüm. Galiba beni almak için gelmişlerdi. İçerdeki kadınla olan benzerliğim bu fikri atmıştı ortaya. Ailemin öz kızları olmadığımı biliyordum. Zaten aile kavramı da yoktu bizde de bakmayın siz. Annem babamı aşırı alkol kullandığı için terk edip gitmişti babamla ayrı yaşıyordum. Nadiren evine gidiyordu zaten, alkol almak için parası bitince zulasından para alır bitene kadar da gitmezdi evine.

Kapının kapanma sesi gelince kafamı sesin geldiği yere çevirdim. "Fazla kan verdin bunu içmelisin." elindeki vişneli meyve suyuna bakıyordum doktorun. "Teşekkür ederim." elindeki kutuyu alıp içmeye başladım. "Ne düşünüyorsun bakalım?" gözlerimi daldığı yerden çekip doktorun gözlerine odakladım. "Neden daha önce gelmediğinizi." sesim normal tondaydı ama bomba gibi bir etki bırakmıştı.

"Sen, nasıl?" gözlerindeki şaşkınlık bende gülümseme isteği uyandırdı ama gülmedim. "Neden burada olduğumu anladım." derin bir nefes verdi. "Ne yapacaksın peki?" sesindeki duygu tam olarak umarım bize bir şans verirsin diyordu. "Sizden düzgün bir açıklama dinlemek isterim tabi anlatmak isterseniz." kafasını hızla salladı. "Tabi ki bir açıklama yapacağız." durdu tekrar derin bir nefes verdi. "Tam olarak tanışmadık ben abin Göktuğ." dudaklarımda ufak bir gülümseme oldu. "Memnun oldum" 

Odadan çıkmış herkesin olduğu odaya gelmiştik. Odada ki kalabalık gözlerini Göktuğ abi ile bana çevirmişti. Kadının kucağında tahminen 2-3 yaşında tatlı bir kız oturuyordu. Adamın yanında ise 15-16 yaşlarında bir erkek. Kalabalık bir aile diye geçirdim içimden. "Gel kız buraya ne dikiliyorsun orda zebani gibi" Babamın sesiyle göz devirdim. "Zebani olmadığımı en iyi sen biliyorsun." sesimdeki ima ile kaşlarını çattı ama tek bir kelime bile söylemedi.

MELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin