11

8.3K 372 63
                                    

Ekin Yatkın

Dün gece ne kadar biraz daha konuşmak istesek de Lalin yorgun görünüyordu ve esneyip duruyordu.

Çağınla odalarımıza dağıldıktan sonra Lalin'in konuşma şekilini düşünce yapısını bir şey anlatırken hafif ellerini hareket ettirmesini düşünürken uyuyup kalmışım.

"LAN DÜZGÜN OYNASANA ŞU OYUNU İT HERİF" siktir ben düşünürken oyunu unutmuşum

Koray abim enseme iyisinden yapıştırırken telefonuyla oynayan Alaz abim uyarırcasına "Koray vurma şu salağın kafasına zaten nöron sayısı iki elin parmağını geçmiyor olanları da rahat bırakın" dediğinde karşı takımdaki Bulut abim ortaokul çocuğu gibi ulumaya başladı

Oturduğum armut koltuğun yan tarafında gördüğüm yastığı hızla ona fırlattım, yastıktan kaçıp bana geri fırlattığında elime gelen tüm yastıklarla hem onu kovalarken hemde fırlatıyordum ki kapının önünden geçerken attığım son yastıktan da eğilerek kurtulmuş ama arkasından gelen yere düşme sesi ve "ANANI!" diyen tiz ses...

Allahım bu kadar klişe bir sahneye düşmüş olamam

Nolur... düşmemiş oliyim

Gözlerimi korkarak sesin geldiği yere, evet tam olarak parkelerin olduğu yerden bahsediyorum, çevirdiğimde bana 'şimdi koy elini vicdanına hak ettiysem eyvallah' bakışları atan bir pembe kafayla karşılaştım

Bu pembe kafa avını gözüne kestiren bir kaplan edasıyla ilk önce gözlerini hafifçe kısmıştı, olduğu yerde olağanüstü bir yavaşlıkta ayağa kalkan pembe kafalı kaplan türü gözüne kestirdiği avına sakin ama her an saldırıcakmış gibi adımlarla yaklaştı, bilinen üzere bu tür en büyük darbeyi avına en yakın olduğu pozisyonda gerçekleştirir. Pembe kafalı kaplan avıyla arasında yaklaşık yarım metre bıraktığında saldırı pozisyonuna hazır hale geldiğini bildirmişti.

Ve avının fark edip kendini savunmasına izin vermeden bulduğu tüylü yastığın tüylerinin dışarı çıkmasını umursamadan derin ve iz bırakıcı darbelerle kafasına indirmeye başladı

Av ne kadar kendini korumaya çalışsa da bu yırtıcı canlıya karşı daha fazla kendini koruyamayıp teslim olmuş ve tüm işgencenin bitmesini beklemekle yükümlü kalmıştı.

"Lalin yeter mi güzelim yoruldun" dediğimde nefes nefese elindeki yastığı yere bırakarak büyük bilgisayarın önüne geçti ve kendini benim az önce kalktığım yeşil armut koltuğa bıraktı.

Abimler Çağın ve Akın ağzı açık şekilde ona bakarken Lalin "Ay Akın su versene be dilim damağım kurudu" dediğinde Akın depar atarcasına büyük eğlence odasındaki küçük ada mutfağa ilerleyip tezgahın üstünde duran küçük bir su şişesini hemen Lalin'e verdi

Lalin şişenin hepsini susuz kalmış su aygırı gibi içerken diğerleri kendine gelip bana gülmeye başladılar

Alaz abiyse küçük bir gülümsemeyle Lalin'i izliyordu

Lalin aklına bir şey gelmiş gibi bakıp bize kızarak "Ay ne için geldim belli deyil az kalsın unutuyordum, kahvaltı saat kaçta yapılıyor" dediğinde Alaz abim "Okul olmadığı zamanlar ya 10.30 ya da gençlerin uyanış saatine göre 11.30 ama acıktıysan kalk bakalım" diyerek hızla olduğu koltuktan kalktı

Lalin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin