'BAŞLANGIÇ'

2.1K 199 268
                                    

Başlangıç Tarihi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Başlangıç Tarihi?

Sessizce akan gecenin zifiri karanlığında, sadece meşalelerin aydınlattığı geniş koridorda ilerliyordum. Meşalelerin gölgeleri duvarlara gömülmüş, silik silik ilerledikçe zeminde süzülen gölgem, kusursuz ve zehir kokuyordu.

Belimde, her zaman ki yerini alan o soğuk silah, bu gece adeta durduğu yerde ısınarak sımsıcak olup, kullanılmayı sabırsızca bekliyordu. Karıncalanan ellerim ceplerimden yukarı tırmanmak için savaş veriyor, soluğu tekrar deri pantolonumun, dar cebinde alıyordu.

Gece her zamankinden farklı ve yoğun, buğulu bir ihanet kokuyordu. Pis, iğrenç, bu ezik koku ciğerlerime nüfus ettikçe, bedenim intikam için içten içe harlanıyordu. Koridorlardaki soluk alış-verişleri, bir koridordan bir koridora geçiyor, özellikle dilimin alt dudağımı zevkle ezmesine teşvik ettiriyordu.

Aceleci nefesler koridorlarda ruh gibi dolanıyor, sobelenmekten kaçan bir çocuk gibi benim geçtiğim koridorlardan kaçınıyordu.

Havada, her şeye nazaran, ferahlatıcı bir yağmur kokusu vardı. Açık pencereler rüzgarın etkisiyle sarsılıyor, meşalelerin gölgesinin havada bir o yana, bir bu yana sallanmasına sebep oluyordu. Dışarıda şimşekler çakıyor, fırtına gecenin sessizliğinin delicisi oluyordu.

Karanlık bu geceye feryat ediyor, sırtımı yaslayabileceğim bir bedene dönüşüyordu.

Beni küllerime ayırmadan hemen önce engelleyen bu sinsi ruh, tüm zamanların aksine, bugün daha da güçlüydü. Bu eller kana bulanmış olsa da, dıştan temiz ve zararsız görünen günahın ta kendisiydi.

Tıpkı, Jeon'un o takındığı bebeksi yüz ifadesinin altında yatan şeytani ruh gibi.

Ruhumu göklere teslim edemediğim her gece, başladığım bir sabaha daha lanet ediyordum. Hayat inadıma bazen sırtımı sıvazlıyor, bazen de tüm bedenimi hırpalayarak çürükler bırakıyordu.

Yaralar sızlıyor, ertesi güne morluklarını tenimin üzerine bahşediyordu. Acılar bedenimden ayrılıyor, yerini derimde silinmez lekelere bırakıyordu. Bu baş edilemez hayat eninde sonunda beni tekrar diriltiyor, "Şu siktiğimin hayatını adam akıllı yaşa!" diyerek tekrar bir kaosun içine sürüklüyordu.

İrislerimin hazla parladığını görebiliyordum. Avımı sessizce kovalıyor, sakince etkisiz hale getirmeyi planlıyordum.

Bu koca duvarlarla çevrili şato gibi eşsiz büyüklükteki bina, sadece ve sadece bana aitti. Burada ölümler, görevler, savaşlar, hatta çoğu insanın yaşamları bile benim bilgim altında gerçekleşebilirdi. Genç yaşımdan beri kan, silah, savaş, hırs, intikam ve bu başarı için sürünerek büyütülmüştüm. Avuçlarımdan, sadece ve sadece ben izin verirsem aciz bedenler sıvışabilirdi.

Ben burada güçlüydüm, liderdim, beyindim, bu çetenin kalbiydim.

Kolay kolay yıkılmazdım çünkü çoktan yıkılmış bir beden bir daha yıkılmazdı.

You're Mine ❦Jikook❦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin