Butterflies, Jakehoon

#5

soğuk bir rüzgar esti, şarkısını söyledi ve öğle yemeğini paylaşmak için tribünlere doğru yürürken beş arkadaşın yanaklarına çiçek getirdi. bu rüzgar ekşi şarap gibiydi, cildi okşadı ve onları titretti.

jungwon," okulun arkasında yemek yemeyi bırakmamız gerekiyor "dedi ve" soğuğa dayanamıyorum."

"şikayet etmeyi bırak ve ye," dedi jay, jungwon'un gamzesini bir çubukla dürttü.

"gamzelerim bedava gayrimenkul değil jay hyung."

"çocuklar, sessiz olun. birinin geldiğini duyuyorum, " diye fısıldadı jake.

sunghoon'un ince figürünün onlara yaklaştığını görmek için başlarını çevirdiler. sunoo heyecanlı bir kıkırdama salıverdi, " bizi buldun!"

jake kalp atışlarının hızlandığını ve midesinde kelebeklerin dolaştığını hissetti. yanaklarına hafif bir allık süzüldü.

"katılabilir miyim?"diye sordu sunghoon.

jungwon," evet, Ancak ücretsiz katılamazsın " dedi.

"bunun için endişelenme," diye güldü sunghoon, aromalı süt kutuları ve karides cipsleriyle dolu bir polietilen torbayı tutarak, " bazı mezelerim var."

"Tanrı'nın işini yapıyorsun!"sunoo heyecanla ayağa kalktı," gel bize katıl, kurtarıcımız."

jungwon yüksek sesle," sunoo hyung, belli ediyorsun, " dedi.

"sadece şaka yapıyor, sunghoonie," sunoo sahte gülümsedi.

"Evet, şaka yapıyordum, sunghoOniE" jungwon sırıttı.

"bunu kesinlikle yapmalıyız," dedi sunghoon, " siz görünüyorsunuz....eğlenceli."

"inan bana, değiller," diye mırıldandı jungwon.

"bu hafta sonu boş zamanım var," dedi jay, " Pazar günü bir yere gidelim."

"bir pasaja gidebiliriz," dedi jake, " Avustralya'da bunlardan çok vardı."

jungwon," oyunlardan nefret ediyorum " dedi.

sunghoon," ya da bir buz pateni pistine gidebiliriz " dedi.

jungwon," nasıl kayacağımı bilmiyorum " dedi.

"jungwon...kapa çeneni, "dedi sunoo," sunghoonie bence mükemmel olurdu."

"sunoo kırbaçlandı," diye fısıldadı Hwa young jake'e. jake havaya uçtu. sunoo'nun zaman zaman olduğu kadar kendinden emin olmasını diledi.

garip bir şekilde kıskandığını hissetti.