#14

499 67 3
                                    

"Ona söylemediğine eminsin, değil mi?" merak dolu bakışlarını jungwon'a yönlendirdi.

Jungwon derin bir nefes vermiş ve elindeki jelibonu bırakarak,

"Evet dedim. Eğer sunoo'ya söyleseydim senden kaçınmazdım. Hem belki de sunoo kendi anladı, o zeki bir çocuk."

Jake onun bu rahat tavrına hayret dolu gözlerle bakıyordu. Eline aldığı jelibonlara odaklanmış ve küçük renkli ayıcıklardan gözlerini ayırmıyordu.

"Peki ya öğrendiyse, yarın yüzüne nasıl bakacağım?"

Jungwon oturduğu yataktan kalkarak kapının yanında duran jake'in çantasını aldı.

Masasındaki sandalyeye asılmış montu da eline tutuşturarak kapıyı açtı.

"Şuan bunu düşünme sırası değil, evine git ve biraz uyu." diyerek jake'i odasının kapısından ittirdi.

Arkasından ittirerek dış kapıya kadar götürdü. Nihayet artık başında sürekli 'sunghoon' diye sayıklayan biri yoktu.

Onu göndermekle biraz pişman olmuştu ancak o gidene kadar kapı deliğinden izlemeyi ihmal etmedi.

Odasına çıktı ve yorgunca yatağa attı kendini.

İçini yiyip bitiren bu sıkıntı onu rahatsız etmekte ustaydı.

Yatağında kıvrandı ve gözlerini kapayıp kendini derin uykunun kollarına bırakmadan önce şunları söyledi,

"Sunghoon'nun senden hoşlandığını daha ne kadar saklayabileceğimi bilemiyorum, jake."


cok beklettim, ozur dilerim.

Butterflies, JakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin