00.02

311 17 113
                                    

"Aptal Potter! Seni sınıfların birinde öpüyor ve sana çıkma teklifi etmiyor mu?!" diye bağırdı Lizzie kendini tutamayarak Lunaire ona gülerken bir yandan susması için işaretler veriyordu. Noel tatilinden döneli bir kaç hafta olmuştu, bu haftalardan birinde James Potter ile Lunaire Lunebell öpüşmüştü.

"Gayet normal Liz, bence en iyi nasıl teklif edeceğini düşünüyor?" dedi Amelie arkadaşına katılmadığını belli ederek. "Sessiz olsanıza, herkes öğrendi resmen!" dedi Lunaire çaktırmadan bahçedeki kişilere bakarken. Sirius'u gördüğü an ayağa kalktı Lunaire, sohbet vaktiydi!

"Tabii! Sirius'u görünce kaç! Lizzie kim ki?! Gitmesene gel şuraya! Bitmedi diyeceklerim! Kızım gelsene!" Lizzie arkasından ona seslense bile Lunaire hızla Sirius'a yönelip onun bileğinden tutarak sürükledi. "Lunaire!" 

"Beni seçti Lizzie, ağla!" diye bağırdı Sirius gülerek, Lunaire onların tartışmasına gülerken kullanılmayan sınıflardan birine ilerliyordu. Direk içeri girdiğince Sirius'a baktı, bunu bir kaç aydır yapıyorlardı. Sirius bu ikisinden bir şey olmayacağını anlayınca ikisine yakınlaşıp planlar kurmuştu, öpüşme fikride ondan çıkmıştı!

Lunaire Sirius'un diyeceklerini bekledi sabırla, ilk başlarda utansa bile şimdi alışmıştı bu duruma. "Şimdi öpüştüğünüzün haberlerini aldım, James bir şeyler planlıyor ama söylersem heyecanı kaçar, kesinlikle ben yerine Remus ile plan yapmıyor yani planını biliyorum güven bana!" dedi Sirius gururla, Lunaire güldü. James ve Remus bir şeyler planlıyordu. 

"İşin kısası çocuklarınızın adını seç bence!" dedi Sirius, Lunaire ani cümleyle afalladı. "Çocuk? İsim? Çocuklar? Çoğul olan çocuk? İsim seçmek? Kimin çocuğu?" dedi ani afallamayla. Sirius güldü.

Lunaire kafasını salladı sanki bu düşünceyi kafasından atmak istiyormuş gibi. "Erkek olursa Sirius olsun, kız olursa da Sirius olabilir Lizzie veya Elizabeth koymayın yeter!" dedi Sirius alayla, Lunaire onun omzuna tokat attı, utanmıştı. 

...

Lunaire James'e gülümsedi, cesaret vermek içindi bu çünkü James öyle aptal gözüküyordu ki biri görse deli sanardı. James derin nefes aldı ve söyleyeceklerini toparladı. "Benimle çıkmaya ne dersin? Bu cumartesi belki Madam Puddifoot'un Çay Dükkanına uğrarız, ondan sonra Zon-Balyumruk'a uğrarız, evet Balyumruk." 

Lunaire çocuğun tatlı halinde güldü bunun yüzünden sadece kafasını aşağı yukarı sallamıştı. James anlık gelen rahatlamayla gülümsedi. İkisi çıkacaktı, önce Madam Puddifoot'un Çay Dükkanına sonra Balyumruk'a gideceklerdi Zonko'ya değil!

"Kestik yeterli, baydım." diye bir ses geldiğinde iki çocukta şaşkınca oraya döndü. Hogwarts'ın şakalarıyla ünlü hayaleti Peeves'ti bu, Lunaire'in onu pek sevdiği söylenemezdi. "Peeves!" diye yakındı kız, hayalet ona "Lunebell!" diye yakınarak karşılık verdi. 

"Peeves! Söz vermiştin, gelmeyecektin!" dedi James hayalete, önceden ne olur olmaz tembihlemişti hayaleti. "İnadına geldim!" dedi Peeves gülümseyerek, Lunaire göz devirdi. "Kanlı Baron'u çağırırım Peeves!" diye tehdit etti Peeves'i Lunaire. "Bende Profesör McGonagall'ı çağırıp sizin sevgili olduğunuzu söylerim?" diye tehdit etti Peeves bu sefer.

"Sonra görüşürüz James." dedi Lunaire çocuğa bakarak, sonra oradan ayrıldı. Peeves'ten artık nefret ediyordu!

...

Lunaire üstüne giydiği beyaz kazak ve altına giydiği pantolona baktı aynada, etek mi giyseydi acaba? Kış olduğu için üstüne yün bir kazak ve kalın bir pantolon giymişti ama etek giyse ne olur diye düşünmeden edemiyordu. "Mükemmelsin Luna, ha etek ha pantolon ne olmuş? Hem kıştayız grip olmanı istemem." dedi Lizzie arkadaşına.

"Sen ne giymiştin? Yani Ace ile ilk buluşmanda." diye sordu Lunaire üstüne dizlerinin iki karış üstüne gelen ceketini giyerken. Lizzie göz devirdi, "Elbise ama ilkbahardaydık." diye cevapladı kızı, Lunaire kafasını salladı ve atkısını ve şapkasını eline aldı. Lizzie sandığın üstündeki beyaz eldivenleride ona uzattı. 

"Ellerinde soğuk alırsan daha çabuk üşütüyorsun." dedi Lizzie, Lunaire ona hak vererek aldı eldivenleri. İkisi birlikte yatakhaneden çıktı, çoğu kişi aşağıda onları bekliyordu yüksek ihtimalle. Aşağı indiğinde James'i görememesiyle Sirius ve Remus'a sorgular şekilde baktı. "Saçını düzeltiyor, hazırlanamadı daha." dedi Sirius, Remus çocuğun sırtına vurdu. 

"James'ten seni kaçırıp ben mi seninle çıksam?" dedi Alex alayla, Lunaire ona güldü ve sarıldı. Birlikte çok anıları olmuştu ikisinin, onu öz kardeşi olarak görüyordu. "Bende bende!" diyerek Alex'i çekip kendi sarıldı kıza Amelie. 

Bir kaç saniye sonra Amelie ile aralarına biri girdi ve Lunaire'e yapıştı, bu kişi Elizabeth'ten başkası değildi. İkisi gülerek onu aralarına aldı. "Açılın bende sarılacağım, duygulandım bak!" diyerek itti Sirius iki kızıda, Lunaire çocuğun ona sarılmasını beklerken Sirius ağlar gibi sesler çıkararak Remus'a sarıldı.

Remus ona bıkmış ifadeler atarken Alex, Lunaire, Amelie ve Lizzie gülüyordu. Birinin öksürmesini duyunca hepsinin bakışları erkekler yatakhanesinin merdivenine kaydı, James Potter saçlarını taramış bir şekilde duruyordu. Lunaire onun saçlarını görünce ne giydiğine bakmadı çünkü James'i tanıdığından beri çocuğun dağınık saçları vardı.

Ve son! 

Kitap burada bitti dermişim. Neyse bu kitap böyle olacak, ne zamanda geçtiği sırayla değil ben ne zamanda istersem o zaman olacak çünkü öbür yazdığımı beğenmedim. Birde öpüşme sahnesini yazmadım diye kızan var mı?

Neyse görüşürüz gençlik! Bir daha ne zaman atarım bilmem.

Selenophile |AU|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin