00.06

149 10 31
                                    

"Iy, vıcık vıcık ilişki koktu buralar." dedi Lizzie Lunaire ve James'i kastederek. Çocuk sırf Lunaire için kütüphaneye gelmişti. Sirius katılır gibi başını salladı.

"Siz ikiniz bu ara çok birbirinize katılıyorsunuz hayırdır?" dedi Remus ikisine bakarak, ikili birbirine bakıp gülümsedi. "Oha." dedi Amelie onlara karşı sadece.

"Birbirlerine mi gülümsedi onlar?" diye sordu Lunaire. "Hayır, hâlâ onu sevmiyorum." dedi Lizzie, Sirius dil çıkardı. "Ben bayılıyorum sanki sana!" dedi Sirius, bunu demesiyle çok sesli konuştuğu için azar yemişti.

Hepsi kıkırdadı. James Lunaire için kütüphaneye gelmişti, şimdi ise ikili birlikte kitap okuyordu. James kolunu Lunaire'in omzuna atmış tek eliylede kitabı tutuyordu, Lunaire ise başını James'in omzuna koymuş iki eliyle kitabı tutuyordu. Amelie ve Remus ödev yaparken Lizzie ve Sirius kitap okuyordu, tek başına.

Alex ise kütüphaneden nefret ettiği için gelmemişti ve kendi arkadaşlarıyla takılıyordu. "Vıcık vıcık çiftler gibi davranmıyoruz." dedi Lunaire, dördüde ona öyle bir bakış attı ki Lunaire'in kafası James'in omzuna daha fazla gömüldü. "Yapmayın şöyle sevgilime bakın ne kadar üzüldü." dedi James sinirli bakışlarla. Dördüde göz devirip işlerine döndü.

"Abbey çok tatlı bir karakter değil mi?" diye sordu Lunaire sadece James'in duyabileceği bir tonda. "Evet, çok tatlı bir karakter." dedi James sessizce sonra onun yanağını öptü. "Abbey ve Harry'nin kardeşlik bağlarına hayran kaldım adeta." diye devam etti James. "Evet, ablası olan biri olarak söylüyorum ben bile bu kadar iyi bir bağ görmedim."

...

"Bol bol mektup yolla." dedi James sevgilisine sonra yanağına minik bir buse kondurup ailesine doğru ilerledi, Lunaire ise onu bir süre izledi ondan sonra ise kalabalık olan istasyonda ailesini aradı. Rose ona onu özlediğini söylediği bir mektup atmıştı, o yüzden gelmemelerine imkan vermemişti. Lunaire derin bir nefes alıp elindeki sandık ile istasyondan çıktı, eve tramvay ile gidecekti. 

...

Lunaire eve girecekken kapıyı açık bulmasıyla güldü, tahmin etmeliydi ona sürpriz yapıyorlardı! Doğum günü sürprizi olmalıydı çünkü doğum gününe bir kaç gün kalmıştı. "Rose! Anne! Baba! Ben geldim, ayrıca size küstüm." dedi Lunaire şakasına, evden bir ses duymayınca biraz şaşırsada kafasını sallayıp salona ilerledi. Ama orada yoklardı, işte bu garipti. Lunaire ailesi ne zaman bir sürpriz yapsa ya bu odada ya da bahçede olurdu. Lunaire bu sefer yemek odasına doğru adımladı, orasıda boş gördü ama masada tabaklar vardı. Lunaire gülümsedi ve merdivenlere kadar koştu, hızla çıktı ve odasına gitti. Odasında 3 tane hediye paketi vardı! Lunaire güldü, ailesini bulduktan sonra açacağına söz verdi kendi kendine!

Bu sefer kendi odasına yakın olan Rose ve Judas'ın odasına ilerledi, kapıyı bir kaç kere tıklattı ama ses gelmedi. Bu sefer Lunaire odaya daldı, odada ona gülümseyen bir Rose bekliyordu ama odada kimss yoktu. "Ama sıktı bu! Neredesiniz?" diye bağırdı Lunaire hafif kızgın bir sesle. Bu sefer merdivenleri koşarak indi ve mutfağa koştu, mutfağa girdiği gibi çıkması bir olmuştu. "Rose?" kelimeleri süzüldü kızın dudaklarından. Ablasını ona gülümseyerek bakmasını beklerken bulduğu tek şey ablasının çürümüş bedeniydi. "Rose!" diye bağırdı kız şokla. 

"Baba! Anne! Rose'a bakın! O ölmüş!" diye bağırdı kızın evdeki her odayı turlarken, tam babasının ofisine gireceği sırada yerde yatan iki beden daha gördü. Bu sefer kızın çığlığının sesi doldurdu sessiz evi. "Hayır!" diye bağırdı Lunaire, göz yaşlarının akmasına izin vererek dengesini korumak için duvardan ve kapıdan destek aldı. "Hayır! Hayır! Hayır! Hayır! Bu makyaj değil mi? Komik değildi kalkın!" diye bağırdı kız, evde yankılandı sesi defalarca ama onu duyan kimse olmamıştı. 

Lunaire duvardan destek alarak merdivene ilerledi, hediyelerini açmalıydı ailesine ve kendisine söz vermişti. Merdivene tutunarak yavaş yavaş çıktı yukarı, açık olan odasının kapısından içeri süzüldü. Yere çöktü yavaşça en üstte olan yıldızlı paketi aldı ilk, üstünde "Annen, Ivy." yazıyordu. Pakete bir kaç kere dokundu, annesine defalarca dokunmuştu sonuçta o pakete. Paketi dikkatla açtı, yırtmadığında emin olarak. İçinden bir kolye, parfüm ve müzik kutusu çıktı, birde not. İlk notu aldı, okudu defalarca okudu. 

Kolye seni temsil ediyor bebeğim, aylı görüyor musun? Sana isminin hikayesini defalarca anlattım ama gene anlatayım, sen ayın ışıl ışıl parladığı bir gece doğdun Lunaire Lunebell aya takıntılı olarak doğdun sen. Parfüm ise benim parfümüm! Bayılıyorsun diye aldım, benimkisini almazsın artık! Müzik kutusu ise senin bebekken en çok dinlediğin müziğe sahip, dikkatli dinle bebeğim... -Sevgilerle biricik Annen.

Parfümü odaya sıktı Lunaire, kolyesini taktı ve müzik kutusunu açıp simsiyah olan kutuya yöneldi, daha minikti bu kutu. İçini açtığında babasının iksir defterini gördü, küçükken gizlice aldığı defteri ve bir not daha.

Büyüdün artık, küçükken olduğun gibi bayılırsın diye düşündüm. Bu sefer çalma diye hediye ettim, seni seviyorum şimdi gel ve beni öpüp sarıl. -Sevgili Baban.

Lunaire iksir defterini karıştırdı biraz sonra ise ablasının kutusuna döndü, güllerle kaplıydı bu kutu. İçinden açtığında bir elbise gördü, beyaz bir elbise ama bu elbise renk renk taşlarla çevriliydi. Lunaire elbiseyi çıkardı ayağa kalkıp aynasının önüne geçip üzerine tuttu, mükemmeldi. Kutuya geri dönüp içindeki notu aldı.

Ay sensin ama etrafında yıldızların yok. Bu elbisenin üzerinde kalmış hepsi! Gördüğüm gibi çok kızdım hemen aldım elbiseyi! Nasıl senin yıldızlarınla dolu bir elbiseyi satarlar?! -Tek ve en sevdiğin ablan Rose.

Lunaire kurumuş göz yaşlarının akmasına izin verdi tekrardan, bir parşomen kağıdı aldı hemen eline. Tek bir cümle yazdı, onun için çok önemli olan tek bir cümle. Baykuşunu kafesinden çıkarıp bacağına bağladı parşomeni sonra uçmasına izin verdi kuşun kulağına "James Potter." diye fısıldamayı ihmal etmedi.

Sana ihtiyacım var. -Lunaire.

Um....

En sonunda olacaktı, biraz değiştirdim bölümü ama oldu ya. Neyse yatmama 5 dakika kala atıyorum ama uyumayıp yorumlarınızı okurum o yüzden bol bol yorum atın. Sizi seviyorum!

Selenophile |AU|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin