Felix sıkıntıyla oturduğu bankta, etrafına bakınıyordu. Gerçekten canı sıkılmıştı ve kahve içmek istiyordu. Chan ise onun için bir bahaneydi.
Ayaklarını yere sürterek beklemeye devam etti. Sonunda birkaç metre uzağında ona yaklaşan bedeni gördüğünde gözlerini devirdi.
"Tebrikler, ağaç oldum."
"Jeongin bir şey istemişti de." Chan yanına oturup çözülen ayakkabı bağcını bağlamak için eğilirken söylendi.
Felix bu fırsatı yakaladığında gözlerini onun sırtına dikmişti. Düzenli spor yapıyor olmalıydı.
"Ee, nerede ve ne içmek istiyorsun?" gözlerini yerden kaldırıp ona döndüğünde söylendi.
Chan için de zor bir durumdu, oldukça isteksizdi ve bir an önce şu kahveyi alıp yanından ayrılmak istiyordu.
Felix ayağa kalkarken eliyle onu da çekiştirip heyecanla konuşmaya başladı. "Çok uzağa gitmek istemiyorum, bir saat içinde derse gireceğim. Yakınlarda herhangi bir yer olur," soluklanmak için birkaç saniye duraksayıp devam etti, "belki de gittiğimiz yerde, menüdeki şeylerden ikişer üçer tane almalıyım. Sonuçta sen ödeyeceksin."
Chan, kolunu Felix'in ellerinden kurtarırken başını salladı.
"Maalesef."
"Hadi ama, gerçekten nefret edeceğim birisi değilim. Hala o kadar derin mi nefretin?"
Felix kaşlarını merakla kaldırmış, yanında yürüyen bedene dikmişti bakışlarını.
Açıkçası Chan bunu bilmiyordu, eğer bu çocuktan ilk zamanlardaki gibi nefret ediyor olsaydı şu an burada olmazdı bile. Fakat bunu zaten Jeongin istediği için yapıyordu. Aslında Felix'le hiçbir alakası yoktu.
"Bilmem, senin hakkında düşünmüyorum."
Felix karşısındakinin ciddiyetine ayak uydurmak istemiyordu, hayat bu kadar gergin ve ciddi olmak için oldukça kısaydı.
"O zaman düşünmen için seni daha çok rahatsız edeceğim." Felix neşeyle konuştuğunda Chan çatık kaşlarını ona çevirmişti.
Chan içinde bu durum çok farklıydı. Nasıl bu kadar neşeli ve enerjik olduğunu gerçekten anlayamıyordu. Yürürken herkesin dönüp onlara baktığını fark ettiğinde kaşları daha da çatıldı.
Sessizce kafeye yürüyüp içeri girdiklerinde Chan, Felix'in içecek bir şeyler seçmesi için bekliyordu. Kendisi için filtre kahve alacaktı ama onun aksine Felix, oldukça kafası karışık gözüküyordu.
"Ne oldu?" Chan merakına yenilip sorduğunda Felix gözlerini menüden çekerek ona dikti.
"Seçemedim, sanırım 3 tane şey içeceğim." İşaret parmağını dudaklarının üzerinde gezdirirken Chan'ın dikkati oraya çekilmişti.
"Bir tane latte alacağım, bir tane filtre kahve ve bir tane de, uhm sanırım yine latte ama karamel şuruplu."
Çok fazla kafein..
Chan, gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı ve siparişi vermek için kasaya doğru ilerledi.
Felix arkasından bakarken, diğerinin artık ondan nefret etmediğini düşünüyordu. Aslında bunu kendisine kanıtlamak için yapıyordu.
İlgi istemenin ve ilgi görmenin yanlış bir şey olmadığını kanıtlamak için.
—
Ay gerçekten bir şeyler yazmışım ama andjskdks
Bu texting 1k olunca devam mı etsem acaba çok arada kaldım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
attention // chanlix
Fanfictionİkiyüzlüsün. :: chanlix @lixiethinker | Her hakkı saklıdır.