Felix, sessizce çimlerde uzanan bedenin yanına oturdu. Birkaç gündür evden dışarı çıkmamıştı ve şimdi bir anda okulun bahçesinde olmak ona zor ve dayanılmaz gelmişti. Evden çıkmadan son anda üstüne geçirdiği kapüşonlu onu biraz da olsa rahat hissettirmişti. Yumuşaktı.
Sarı saçları rüzgardan dağılmıştı, düzeltmek için elini saçlarına daldırdığında tekrar ufak bir rüzgar esiyor ve dağılan saçlarını biraz daha okşayarak iyice karıştırıyordu.
Sanırım şu an en iyi şey, Chan'ın henüz hiçbir şey sormamış ve sadece öylece uzanıyor oluşu olmalıydı diye düşündü Felix.
Belki de hayatının bu döneminde biraz da olsa sessizliğe ihtiyacı vardı.Gözlerinin dolduğunu hissedince tekrar başını ellerinin arasına alarak gözlerini sildi.
Chan bunu fark etmiş olacak ki, uzandığı yerden doğrulurken sıkıntıyla tuttuğu nefesini verdi. Ne kadar arada kalsa da sonunda parmaklarını Felix'in cılız bedeniyle buluşturdu. Omuzlarından sıkıca tutarak kendisine çevirdi.
"Felix," karşısındaki beden cevap vermemek için gözlerini kaçırdı.
"Kahve içmek ister misin?" Chan bir süre bekleyip karışındakinden bir cevap alamayınca kaşlarını çatarak devam etti. "Belki de menüde ki istediğin şeylerden ikişer tane almana izin vermeliyim."
Felix diğerinin sözleri üzerine göz devirirken gülümsedi ama şu an canı ne kahve istiyordu ne de uğraşılacak birisini. Sadece ağlayabileceği bir omuza ihtiyacı vardı.
"Tamam, sana bir şey sormayacağım," yanlış anlaşılma korkusuyla hızla devam etti Chan. "Şimdi ağlarsın falan anlatırken, iyice çirkin olacaksın."
Felix, akmak için hazırlanan gözyaşlarını elinin tersiyle hızlıca sildi. "Ne alakası var? Ayrıca sen çirkin görmemişsin."
"Hayır, tam karşımda."
"Bakan kör olmalısın?" Felix kaşlarını kaldırarak diğerinin gözlerine baktı.
"Olabilir, belki de öyleydim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
attention // chanlix
Fanfictionİkiyüzlüsün. :: chanlix @lixiethinker | Her hakkı saklıdır.