büyük bir sokak lambasının aydınlattığı yolda sarı ışık tapılası yüzüne vuruyordu. ılık esen yaz rüzgarı gözlerinin önüne düşen birkaç tutam kahkülünü arkaya attı. hueningkai ise sadece bu kusursuz manzarayı izlemekle yetiniyordu. beomgyu, onun kampüsten tanıştığı bir öğrenci, aynı zamanda da gitar çalmasına ve beste yapmasına yardımcı olan bir arkadaştı. tabii bunlar sadece beomgyu için geçerliydi. çünkü bilmiyordu ki hueningkai'nin yazdığı her aşk şarkısı kendisine ithafendi.
elindeki içeceği pipetiyle karıştırırken konuştu beomgyu; "yarın aynı saatte müzik odasında buluşalım o zaman."
"ah, bir saat ileriye alsak?" buzlu içeceğinden büyük bir yudum alıp kaşlarını kaldırdı ve uzun gence baktı.
"neden?" gülümsedi hueningkai.sesindeki heyecan hissedilebiliyordu. "çünkü bir beste yaptım ve onu sana göstermek istiyorum"
küçüğün tepkisi o kadar tatlıydı ki hueningkai, bu yüz ifadesini görmek için her gün bir beste yapabilirdi. pek de dolgun olmayan dudaklarını yukarıya kıvırdığında açığa çıkan gamzesi orantılı yüzünü daha güzel kılıyordu küçüğün.
"çok merak ettim hueningie!" dedi Beomgyu. uzun olan ise gözlerini kaçırıp ileriye dikti. yüzünde minik bir gülümseme vardı. havanın yeterince sıcak olmasına karşın kalbinin ve yanaklarının sıcaklığı sanki havadan daha sıcaktı, yakıyordu.
çünkü o choi beomgyu'ydu. gece saçma hayaller kurup yüzünün kızarmasına sebep olan, uykularını kaçıran, kalp ritmini bozan, bedeninin onun için çekilmesinin tek sebebi O'ydu. karnının içine o kelebekleri koyan da, sadece sesiyle bile onları harekete geçiren de yanında yürüyen masum ve bir o kadar da güzel çocuktu.
ilişkilerinin adının 'arkadaş' olmasını istemiyordu lakin bundan asla şikâyetçi değildi. onu her gün görüyor, sesini duruyordu. bundan eksiği hayal kırıklığı, fazlası ise gece yarılarında kurduğu bir hayalden ibaretti.
beomgyu elindeki boş içecek kutusunu yandaki çöp konteynırlarından birine attı. "Ee adını buldun mu bari?" dedi. hueningkai elini ensesine götürüp oradaki saçlarla oynamaya başladı. "evet,20cm."
dudaklarını büzdü küçük olan.her saniye bu kadar sevimli olmayı, üstelik bunu bilinçsizce yapmayı nasıl beceriyordu? "değişik bir isim,çok merak ettim."
hueningkai ellerini küçüğün saçlarına attı ve karıştırdı, okşayınca yüzünün aldığı şekil çok tatlıydı, yavru bir kedi gibi görünüyordu. "yarını bekle beom." ellerini çekip önüne döndü, aynı şekilde beomgyu da. ama o utanmıştı,saçına hissettiği eller titremesine neden olmuştu. hueningkai de elini yavaşça burnuna doğru yaklaştırıp kokladı. saçları, elinde çok belirgin olmayan kiraz kokusu bırakmıştı. işte o zaman kesinleşmişti bazı düşünceleri. ilk olarak, bu çocuk her detayına kadar kusursuzdu, ikinci olarak ise hueningkai hiçbir şeyden emin olmadığı kadar emindi ki beomgyu'dan çok hoşlanıyordu.
ama bulunduğu pozisyon kafasında canlandığında elini burnundan çekti. dışarıdan garip gibi görünüyordu, iyi ki beomgyu görmemişti. 'tanrım,aptal gibi görünüyorum!'
"iyi misin kai? garip duruyorsun." evet, şimdiye kadar fark etmemesine şaşırmalı. beomgyu adımlarını durdurup yanındaki gence baktı. "iyiyim sadece yarın için heyecanlıyım." minik genç karşısında parlayan gözleri ile ona bakarken yalan söylemek zor olmuştu. gözleri, onun gözleri ve dudakları arasında gidip geldiğinde aniden önüne döndü kai. eli ile beomgyu'nun omzuna yavaşça vurdu gelmesi için. çünkü o bu şekilde durduğu sürece dudakları onunkilerle birleşmemek için kendiyle savaşacaktı.
birkaç dakika sonra durup baş parmağı ile arkadaki evi işaret etti küçük oğlan. "evime geldik,yarın görüşürüz hueningie." sevimli bir ses tonuyla söylemesi yetmiyormuş gibi parmak uçlarına çıkıp sarılmıştı uzun olana. kai de sarılmasına karsılık verdiğinde o, paytak adımlarıyla koşarak evine doğru ilerledi. hueningkai tekrar ve tekrar kalp atışlarını kontrol altına alamıyordu.
beomgyu, güzel yüzü ve küçük bedeniyle ona iyi gelmiyordu. bedenini sarma, kırmızı dudaklarından defalarca kez öpme isteği bir türlü yalnız bırakmıyordu zihnini. ve böyle ilerlediği sürece bu azalmayacak hatta git gide büyuyecek ve kalbinin taşıyamayacağı, içinde saklayamayacağı bir boyuta ulaşacaktı.
zeynebim cok istedi ben de tekrar atiyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love notes
Fanfictionbeomgyu, yazılan her şarkının kendine ithaf edildiğini bilmeden hueningkai'ye müzik dersleri veriyordu.