üç.

269 45 14
                                    

dönen sandalyesine 'of'layarak oturdu beomgyu. vizeleri başlayacağı için çalışması gerekiyordu ama içinde hiç istek yoktu. yana uzanıp çekmecesini açtı ve içindeki kağıtları çıkardı. bu kağıtlar hueningkai'nin nota ve şarkı sözlerini yazdığı kağıtlardı. dün göz atmak için almıştı ondan. masanın üzerine koydu, ders çalışmaması için de bir bahane olmuştu.

üzerine rahat bir şeyler giyip saçlarını karıştırdı. evin içi tıpkı dışarısı gibi çok sıcaktı. penceresini açıp temiz kokuyu çekti içine. bu ferahlamasına bir nebze yardımcı olmuştu. sandalyesine bağdaş kurarak oturdu ve eline kağıtları aldı.

Büyüyen kalbim
Tekrar yalnız başına acı çekiyor
Önde ilerliyorum
(Seninle aramızda birkaç mesafe var)
Bilmiyorsun
(birbirimize 20 santimetre uzaktayız)

"20 cm mi?" diye geçirdi içinden. yaratıcı ama bir o kadar da garipti, ritim kulağa hoş gelse de dizelerin anlam dolu olduğu gözle görülebilir şekilde ortadaydı.

Tam birbirimizin yanında dururken
Şampuanının kokusunu alabiliyordum

iki gün önce karanlık sokakta yürüdükleri an canlandı gözünde. sıcak yaz akşamında yan yana evlerine doğru yürüyorlardı.

Saçına nazikçe dokunmak istiyorum
(Yukarıya bakıyorsun)
Çeneni gıdıklamak istiyorum

saçına dokunması geldi aklına, nedenini bilmediği bir şekilde yumuşak hissettirmişti.

Pır pır ediyorum
Kirpiklerini sayıyorum

sonra gözlerini kaçırdı beomgyu'dan. sanki baksa saatler sürermiş gibi gelmişti küçüğe.

Tıpkı bir matematik formülü gibi
Hepsini tek tek ezberlemek istiyorum

"çok saçma düşünüyorsun beomgyu! Kafanı bunlarla meşgul etme" kendi kendine söylenerek kağıtları geri yerine koydu. birkaç gündür açılmamış bilgisayarını açıp klavyedeki tozları üfledi. her ne kadar istemese de gireceği çok önemli sınavlar onu bekliyordu.

hueningkai ise son cümlesine noktayı koyup kaydetti yazdığı kompozisyonu, öğretmene atması gerekiyordu. daha birkaç gün olmasına rağmen hemen bitirip vaktini şarkı yazmaya ayıracaktı. şarkı yazmayı, duygularını dolaylı yoldan beomgyu'ya anlatmayı seviyordu. o anlamıyordu ama elbet o gün gelecek ve kelimelerin anlamını ona hueningkai gösterecekti.belki bir hafta, belki bir ay, ama o gün eninde sonunda gelecekti.

uzanıp masanın köşesindeki defterleri aldı. notlarını tekrar etmesi gerekiyordu. oysa onun aklında olan tek şey beomgyu ve onun mükemmel bedeniydi. kafasını sallayıp kalemini deftere götürdü ve tekrar sayfaya odaklanmaya çalıştı. başarısız olmuştu, gözünün önüne beyaz pürüzsüz bacaklar, daha hiç görmemiş olduğu göğüs ve yumuşak karnı geliyordu. zihnindeki gözleri yukarıya doğru kaydığında yüzü canlanıyordu aklında. bu iyi değildi, neden kendini delirmiş gibi hissediyordu?

kalemini masaya vurup ayağa kalktı. gözlerini kırpıştırdı ve derin bir nefes aldı. terlediğini hissettiği alnının önündeki saçları arkaya atarken mutfağa ilerledi. buzdolabından soğuk su çıkarıp bir bardağa koydu ve içmeden önce elini alnına götürdü. bu neydi şimdi? onu düşünürken böyle olmazdı, kalbi hızlanır ve utanırdı ama bu farklıydı. yüzü kalbini hızlandırıyor, bedeni ise onu terletiyordu. tenine dokunuyor olma düşüncesi dudağını yalamasına sebep olurken koyduğu suyu kafasına dikti.

"hayır!" Dedi kendi kendine. "böyle şeyler düşünmemeliyim."

hava tamamen kararmıştı. etraf serinlemiş olsa da hueningkai yandığını hissediyordu. çünkü onun sade güzelliği başını döndürüyordu. banyonun kapısını açtı ve bir çırpıda kıyafetlerinden kurtuldu. onu serinletecek tek şey soğuk bir duştu. suyu açıp soğuğun teniyle nüfuz etmesini sağladı. nokta halinde vücuduna değer her bir damlacık vücut ısısını düşürüyordu. hayır, kendi ısısı gayet normaldi. sadede o, duygularının bir oyunuydu.

diger bolum 31 okuma olmus 32 yapana meydan dayagi var

love notesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin