hueningkai gitarını dizine koyup önüne kâğıtlarını çıkardı. bu beste için aylardır uğraşıyordu ve yarılamıştı da. öksürerek boğazını temizledi ve çalmaya başladı
Kardeş gibi seviyorum seni
Arkadaşın gibi davranıyorum
Sevgilin gibi saygı duyuyorum sanaEğer sen nakit para olursan, ben de paket lastiği olacağım
Sen kibritsen, ben de fünyeyim.
Ressamım bebeğim, sen de ilham perim olabilirsin
Ben muhabirim, sen de haber olabilirsinÇünkü sen sigarasın bebeğim, ben de tiryakin
Bahsi yükseltiyoruz, çünkü sen jokersin
Doğruyu söylemek gerekirse, sen tebeşirsen ben de kara tahta olabilirimKıyamet kopsa bile, Güneş parlamasa bile
İkimize inancım var
O yüzden küçük, tatlı ellerini benimkilerin üzerine koySon ana kalmış olsak da bebeğim
Ölüm kalım durumunda olsak bile
Bunu kolay ve basit bir şekilde yapabiliriz
Çünkü bu aşktan eminimiç geçirip ellerini saçına götürdü.daha sonra elini kedisinin kafasına götürüp kedisini okşadı. "sence beğenir lady?" kucaklayıp kendine doğru çekti. bugün hafta sonuydu ve bu saate kadar beomgyu'nun araması gerekiyordu, hiç konuşmamışlardı. hâlâ kedisini severken tek eliyle yandaki telefonuna uzandı ve beomgyu'yu aradı. bir dakikaya yakın bekledi, tam kapatacakken çağrı yanıtlandı.
"efendim kai?" sesi kötü ve yorgun geliyordu. biraz duraksayıp cevap verdi hueningkai.
"iyi misin beom? hasta mısın?" merakla sordu çünkü onun sesini şimdiye kadar hiç böylesi sakin duymamıştı. fakat buna rağmen "hayır" dedi beomgyu. kısa ve sert konuşuyordu.
"Bugün yine buluşacak mıyız?" sakince konuşmuştu hueningkai.
"sonra buluşalım kai, olur mu?" kai suratını asıp onayladı.telefonu kapatan beomgyu olmuştu.hueningkai, ona yanlış anlaşılacak kırıcı bir şey dediğini düşünse de konu bu değildi. beomgyu'nun kafası karışmıştı. dün eve gittiğinde bu konu üzerinde epey kafa yormuştu, çıkardığı sonuç ise ondan hoşlanması olmuştu. evet, beomgyu kai'den hoşlanıyordu. ama o tek ve en yakın arkadaşıydı, üstelik hoşlandığı biri vardı. kendi duygularını tatmin etmek için onu kullanmak istemiyordu. bu yüzden biraz zamana ihtiyacı vardı ve bu süre içinde de kai ile arasına mesafe koymak istiyordu. çünkü ona bu şekilde yakın olmaya devam ederse ona daha çok bağlanacaktı, sadece kalbini kırmaktan korkuyordu.
"sorun yok, belki de kendini iyi hissetmiyordur." üzgün olduğunda kedisi lady ile konuşmayı severdi. evdeki tek arkadaşı da o'ydu zaten. tüm arkadaşları ve ailesi başka bir şehirdeydi. üniversite için onlardan ayrılmıştı ve bir senedir doğru düzgün görüşmüyorlardı. beomgyu dışında kimsesi yoktu burada, ve her şeyi olan o çocuğu da kaybetmek istemiyordu.
"sence ona açılmalı mıyım?" eğilip yüzünü kediye yaklaştırdı. uzerinde siyah benekler olan kedi miyavlayıp kuyruğunu dikleştirerek koluna sürtünmüştü sahibinin. hueningkai gülümseyip oturduğu yerde doğruldu.
"hm, galiba bu evet demek oluyor." kafasını koltuğa yaslayıp ellerini alnına götürdü. "ama ne zaman söylemeliyim bilmiyorum. ya onu kaybedersem, ya homofobikse ve benden nefret etmesine sebep olursam?"
yüzünü ovuşturup derince nefes verdi. hiçbir cevap veremiyor olsa da kendisini anladığını biliyordu. kafasını okşayıp mutfağa ilerledi. buzdolabından atıştırmalık bir şeyler çıkarıp tezgaha koydu. kafasını kaldırıp kapının kenarında onu izleyen sevimli kediye baktı, kendi kendine gülüp eğildi ve mamasını çıkardı. bir tabağa yeteri kadar koyup gelmesi için seslendi. "al bakalım!" tabağın önüne doğru itip ellerini birbirine sürterek silkeledi ve ayağa kalktı. cips paketini açıp geniş koltuğa oturdu, sonrasında cebinden telefonunu çıkarıp galeriyi girdi.
gördüğü yüz tekrar yüzünde aptal bir gülümseme yaratmıştı. büyülenmiş gibi ekrana bakarken yana çevirdi telefonu "bak lady, çok güzel değil mi?" kaşlarını çatıp sevimli bir şekilde kızdı. "sevmek zorundasın o senin ikinci baban." bunu dalga geçmek için söylemiş olsa da aklından geçirdi olabilecek, yaşayabilecekleri şeyleri.
onunla bir ilişki içinde olması hayali çok güzeldi. dilediği zaman elini tutabilecekti ve bu 'arkadaşça' olmayacaktı. veya öpebilecekti ama pembe dudaklarından. ve yumuşak cildine dokunabilecekti.
galerisinde bu şekilde birsürü fotoğraf vardı çünkü onu habersiz çekmeyi çok seviyordu, o zaman daha sevimli görünüyordu. kabarık saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp telefonu kapattı ve yana koydu.
tekrar onu düşünerek gözlerini yumduğu bir gece daha, geldiğini gökyüzüne yerleşen parlak aydan belli etmişti.
yorum yapmayanin poposuna tekme var
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love notes
Fanfictionbeomgyu, yazılan her şarkının kendine ithaf edildiğini bilmeden hueningkai'ye müzik dersleri veriyordu.