Tüm kanım çekilmiş gibi hissediyordum. Arkama dönmeye cesaretim var mıydı bilmiyorum. Güçlü olmam gerektiğinin de farkındaydım o yüzden derin bir nefes aldım ve yüzümü olabildiğinde düz tutmaya çalışarak ona döndüm.
"Evet?""Sen niye..."
"Bak yine beni mi takip ettin gibi aptal suçlamalarından birini yapmak için geldiysen kendini boşuna yorma çünkü..."
"Neden burda olduğun umrumda değil. O yanındaki kimdi?"
Bunu oldukça sinirli söylemişti."Sana ne Yiğit?"
"Sevgilin mi?"
"Sen anlamıyorsun galiba beni. SA-NA NE?"
Sonda benim de sesim yükselmişti.""Yoksa onunla da benimle olduğu gibi bir ilişkin mi var? Ondan mı artık benimle görüşmek istemedin?"
"İğrençleşme! Ayrıca biliyor musun senin bir boktan anladığın yok."
Hırsımı alamamıştım o yüzden konuşmasına izin vermeden tekrar yüksek sesle konuşmaya başladım."Hem onunla seninki gibi bir ilişkim olsaydı şu an burda olmazdık. Ozan'la seninle olduğundan çok daha özel anılarım oldu bile."
"Ozan demek adı."
"Sana inanamıyorum dediğimden çıkardığın tek şey bu mu?"
"Sevişiyor musun onunla? Benden daha mı iyi?"
"Saçmalıyorsun iyice. Git artık gelecek şimdi."
"Beni görmesinden rahatsız mı oluyorsun?"
"Evet. Hani sen Beril'in beni görmesinden rahatsız oluyordun ya!"
"İtiraf ettin işte sevgilin."
"Yiğit lütfen gider misin?"
"Gitmiyorum."
"Ne demek gitmiyorum? Bizim anlaşmamızda böyle bir şey yoktu."
Bir adım daha yaklaştı ve derin bir nefes alıp hüzünlü bir sesle konuştu."Anlaşma mı kaldı ortada? Sen yoksun artık."
"Ben bunları konuşmak istemiyorum hatta seninle hiç konuşmak istemiyorum. Arkadaşlarının yanına dön."
O gitmemekte ısrar etmeye devam ederken Ozan'ın yanımıza doğru yürüdüğünü gördüm. Her şey daha da kötüye nasıl gidebiliyordu anlamıyordum. Ben bunları düşünürken Ozan yanımıza gelmişti Yiğit'le birbirlerine soğuk bakışlar attılar.
"Aleyna rahatız mı ediyor bu adam seni?"
Yiğit iyice sinirlenmiş tam Ozan'ın üstüne yürüyecekken onu kolundan tuttum. Sahte bir gülümsemeyle duruma müdahale ettim.
"Yok yok hayır. Yiğit benim eski, baya eski bir arkadaşım."
Eski kelimesine gözünün içine bakarak vurgu yapmıştım."Öyle mi? Pardon birader ben seni sarkıntılık yapan biri sandım."
"Nerden biraderin oluyorum ben senin?"
Yiğit hala sinir küpüydü. Ozan bu tepki karşısında kaşlarını çattı tam bir şey diyecekken lafa girdim.
"Yiğit'te gidiyordu şimdi di mi? Arkadaşlarım bekliyor dedin ya."
Gözünün içine baktım tekrar gitmesi için adeta gözlerimle yalvarıyordum. O da biraz bana baktıktan sonra Ozan'a yine delici bir bakış atıp hiçbir şey demeden yanımızdan ayrıldı. Tuttuğum nefesimi bırakıp rahatladım.
"Ne gergin birisi. Sık mı görüşüyorsunuz?"
"Hayır hatta hiç görüşmüyoruz. Denk gelince selam vermek istemiş, biraz gergin biridir doğru. Neyse biz eğlenmemize bakalım."