Sıkıntıdan patlamak üzereydim, sayılı günüm kalmışken böyle boş boş oturmak istemiyordum. Madem bir karar almıştım arkasında duracaktım.
Üzerimi giyinip kayınbabamın evine doğru yola çıktım. Dün gece aynı yatakta koyun koyuna yatarken babasıyla olan sorununu düşünüp durmuştum.
O put gibi dururken nasıl uyuyabilmişti bilmiyordum. Uyuduğunu da düşünmüyordum zaten. Nefesleri düzenli olsa bile uyanık olduğunu hissediyordum.
Onun bu tepkisizliğine rağmen sımsıkı sarılmıştım ona. Yalnız ölmek istemiyordum. Tek isteğim yatağımızda ona sarılı olarak ölmekti artık. Bence bu kadar mutluluğu haketmiştim.
Bize çokta uzak olmayan eve varınca kapıyı çaldım hemen. Semih sabah telefonda yine biriyle tartışıp çekip gitmişti. Ona, her estiğinde çekip gidemeyeceğini öğretmem gerekiyordu bir şekilde.
Kapı açıldığında önümü ilikledim. Bazı anlarda cidden eski kafalı olabiliyordum.
" Merhaba efendim, beni hatırladınız mı?"
Adamın yüzündeki kan çekilmişti birden. Dünkü tanışmamızı ve Semih'in onu üstü kapalı tehdit edişini düşününce çok yadırgamadım bu durumu.
" Hatırladım. Bir şey mi var ?"
" Evet, ben sizinle Semih hakkında konuşmak istiyordum, eğer vaktiniz varsa?"
Önce bir sağına soluna bakındı dünkü gibi.
" Semih'in haberi var mı bundan?"
Ne desem işime yarardı bilmiyorum ama ben dürüstlükten yana oldum.
" Yok."
Acı acı gülümseyip kafasını salladı.
" Olsa göndermezdi zaten. Buyur içeri."
Kapının önünden çekildiğinde ayakkabımı çıkarıp içeriye geçtim. Ardımdan kapıyı kapatıp içeriye geçmişti o da.
" Otur şöyle. Bir şey içer misin?"
" Yo hayır. Zaten pek vaktim yok."
Ne zaman gelirdi bilmiyorum ama Semih geldiğinde evde olmak istiyordum. Evde bir bekleyeninin olduğunu hissettirmeliydim ona.
Gözleri saçlarıma değdiğinde refreks olarak elimi beyaz saçlarımda gezdirdim.
" Irsi"
" Anladım. Ne sormak istiyorsun bana?"
" Her şeyden önce Semih'in iyiliğini düşündüğümü bilmenizi istiyorum. Semih değişik bir adam ve bunda etkiniz olduğunu düşünüyorum. "
Kafası yere eğilmişti adamın. Cevabın evet olduğunu anlamıştım.
" Dün geldiğimizde annesiyle ilgili bir şeyler ima etti. Çok özel biliyorum ama ona yardım edebilmem için bunu bilmem lazım."
Neredeyse yalvaracaktım. Ne kadar vaktim olduğunu bilmiyordum ama giderken birini hayata döndürmek istiyordum. Bir nevi bana karşılık o. Ardımda bir çoçuk bırakmak için çok geçti belki ama en azından bunu yapabilirdim.
Bir süre ses gelmeyince kayınpederimin elinin üzerine koydum elimi.
" Bakın, belli ki kötü bir şeyler olmuş. Sizi üzmek istemem, eğer zorlanacaksanız..."
" Hayır hayır anlatacağım. Sadece bir dakika ver bana."
İçeriye gidip kendine bir bardak su getirip kana kana içti sanki içinde yangın çıkmış gibi.
" Biz Suna'yla yani Semih'in annesiyle evlendiğimizde daha çok gençti. O on altısındaydı, bense yirmi beşimde bir delikanlıydım. Kaçar mısın benimle dedim. Kaçarım dedi. "
Gözleri uzaklara daldı bir an.
" Kendimce seviyordum onu. Ama şimdi anlıyorum ki benimki sevmek değilmiş. Suna'yı da yaktım. Söylerken utanıyorum ama çok döverdim onu."
Gözüm, lekelerle dolmuş buruş buruş olan eline takıldı bir an. Sağ eli titriyordu.
" İki kez çoçuğunu düşürdü bu yüzden. Yine de gitmedi. Gitse bile ailesi kabul etmezdi zaten. Haber yollamışlar bizim onun gibi kızımız yok, yüzümüzü yere eğdirdi o diye. Haklıydılar ne diyim. Evden kaçan kızın ne ailesine ne kocasına hayrı olur. Kaçıran adam zaten hayırsızdır."
Yutkundum bu dediğiyle. Kabul etmek istemesem bile haklıydı. Ailesinden kaçan kız iflah olmazdı. Kaçıranda adam değildi zaten. Örneklerini çok duymuştum.
" Sonra Semih doğdu. Onu kucağıma alınca duruldum sandım. Çok sevinmiştim erkek evladım oldu diye. Ama meğer durulmamışım. Semih her ağladığında daha fazla dövdün Suna'yı. Semih aklı ermeye başladığında karşıma dikilirdi vurma anneme diye. Ama ne fayda alışmış kudurmuştan beterdir. Hani derler ya bir fiske biye vursa devamı mutlaka gelir diye. Aynen öyleydi.
Defalarca söz vermeme rağmen durduramadım kendimi. Bir gün yüzünü güldürdüysem bir ay tenini morarttım.
Bir gün Semih 15 yaşındayken eve geldiğinde annesini ölü olarak buldu. İntihar etmiş Suna."
Koca adam karşımda hüngür hüngür ağlıyordu şimdi. Ama bir gram üzülemedim bu haline. Allah var pişmanlığını bile hissedemedim.
Günah çıkarıyordu aklınca. Midemi bulandırmıştı bu hali.
" Hastasınız değil mi siz?"
" Ne?"
" Kanser misiniz?"
Yüzü bembeyaz oldu dediğim şeyle.
" Sizi insan yerine koyup konuştum ama sanmayın ki sizin için üzgünüm. Düpedüz günah çıkarıyorsunuz. Ama kusura bakmayın öyle ya da böyle yanacaksınız."
İçimdekilerin çeyreği bile değildi bunlar ama Semih'in babası diye uzatmayıp evden çıktım. Adamın kalkacak hali yoktu zaten.
Şimdi daha iyi anlamıştım Semih'i.
Ben ölüyordum, ama o çoktan ölmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUTLU SON İSTEYEN? - GAY-
ChickLitİki erkeğin vegastayken yaptığı şaibeli evlilik. 29.08.2021