0.5

143 16 1
                                    

Kihyun davet alanına girmeden önce durdu ve Roseanne'e döndü. "Nasıl eş gibi görünebiliriz?"
Roseanne kaşlarını kaldırdı. "Yanyana gireceğiz zaten, bu yetmez mi?"
Kihyun kafa salladı. "Doğru tabii, üzgünüm."

Roseanne, Kihyun'ın kolunu kavradı. "Böyle daha doğru hatta, sırıtmaz en azından."
Kihyun kafa salladı. "Pekâlâ, girelim hadi içeri."
Kihyun son kez Roseanne'in kaşına takılmış bir saç telini Roseanne'in saçına doğru itikleyip düzeltti. "Şimdi girebiliriz."

Bir anlık bir saç teli için bile o kadar yakın durmuşlardı ki, Roseanne gibi hiçbir erkekle sevgili olmamış birinin nefesini kesmişti.

Bugün heyecandan öleceğini hissediyordu.
İçeri girdikleri gibi bir masaya doğru yürüdüler. Daha doğrusu Kihyun nereye yöneldiyse Roseanne ona ayak uydurdu.
Birlikte masaya vardıkları gibi Kihyun el sıkıştı adamla. "Merhaba Bay Lee, nasılsınız?"

Bay Lee gülümsedi. "İyiyim Kihyun, bırak şu ciddiyeti. Kaç sene oldu tanıyoruz birbirimizi. Bu bayan da kim böyle?"
Kihyun gülümsedi. "Pekâlâ bırakıyorum Minhyuk. Eşim olur kendisi."
Roseanne elini uzattı adama. Ardından da kadınla tokalaştı. Tabii bunları yapmadan önce kısaca "Roseanne Park." diye belirtti adını ve soyadını.

Minhyuk kaşlarını çattı. "Aşk olsun, düğününe niye bizi de çağırmadın?"

Kihyun gülümsedi kısaca. "Biliyorsun burada sadece kardeşim vardı. Roseanne'in ailesi Avustralya'da yaşıyorlar diye düğünü direkt olarak orada yaptık."
Minhyuk güldü, alay eder gibi. "Oraya da çağırabilirdin."

Roseanne girdi araya. "Hayatım zor durumda kalma, ben açıklayayım. Ben biraz utanıyordum açıkçası. Bilirsiniz eşlerin birbirini öpme zamanı olduğunda bundan utandığım için hiçbir tanıdığımı çağırmadım. Düğünde biz haricinde, annem, babam, ablam ve bir de Kihyun'ın kardeşi Seo Jun vardı. Biraz çekiniyordum. Lütfen kusura bakmayın, hepsi benim suçumdu."

Minhyuk anlayışla kafa salladı. "Sorun değil, şaka yapıyorum tabii. Bu bir suç değil" Kihyun gülümseyerek Miyeon'a baktı. "Siz ne zaman evleneceksiniz?"
Miyeon gülümseyerek yanıtladı. "Daha onu düşünmedik bile."
Roseanne'e döndü bu sefer. "Suratında hangi fondöten var? Çok doğal duruyor da."
Roseanne utanarak cevapladı. "Sürmeden geldim."

Miyeon gözlerini büyüttü. "Ne güzel!"

Roseanne kaşlarını kaldırdı. "Niye senin suratında var mı ki?"
Miyeon kafa salladı. "Evet."
"Tanrı şahidim olsun ki 'neden soruyor ki' diye düşündüm senin de sürmediğini düşünerek."
Miyeon güldü. "Yok canım!"
...

Roseanne'in başı arabanın koltuğuna düştüğünde daha yeni anlamıştı Kihyun, Roseanne'in çoktan uyuyakaldığını. Eve varmalarına az kalmasına rağmen uykuya dalmasını gülümseyerek karşılamıştı. Arabayı otobanda kenara çekti ve Roseanne'in çantasını açtı. Çantanın içinden anahtarı aldı ve bir parmağına takıp arabayı tekrar sürmeye başladı. Eve vardığında Roseanne'i kucağında evine kadar çıkarmayı geçiriyordu aklından, çünkü bugün Roseanne'in yaptığı onun mesaisine giriyordu Kihyun'a göre.

 Eve vardığında Roseanne'i kucağında evine kadar çıkarmayı geçiriyordu aklından, çünkü bugün Roseanne'in yaptığı onun mesaisine giriyordu Kihyun'a göre

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Nurse 💢 rosé + kihyun ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin