Hep küçük kalmak mı? Büyümek mi?
Bazılarımız büyümek için can atıyor, bazılarımız ise büyümemek için. Hayatımızın her anı çok özeldir değil mi?
Maalesef bu herkes için geçerli değil...
Hayatın her anında kısıtlanmak, hayatı yaşanılamaz yapıyor.
Aileler çocuklarının iyiliğini istediğini sanıyordur fakat onların dış dünya ile olan iletişimini keserek onlara hayatı dar ederler.
Sizce bu iyilik mi?
Çocuğunun özgürlüğünü yok etmek, arkadaşlar edinmesine engel olmak...
Çocuğunu düşünüyorsan, onun kendi kararlarını da vermesine izin vermelisin. Onun için endişeleniyorsan, arkadaşları ile tanışabilir, onunla zaman geçirebilirsin. Fakat günümüz aileleri ya kapıya atar, ya eve kapar.
Doğrusunu yapan... Yok denilecek kadar az maalesef.
.
.
.
.
Çocuğunuza yolu değil, yolu nasıl geçeceklerini anlatmalısınız.
*SuA*
"Kısıtlanma korkusu"
Saatlerdir yattığı yatağından tavanı izliyordu. Çoğu arkadaşı birlikte sinemaya gitmişken, onun dışarıya çıkması yasaktı.
“Arkadaş edinmek...”
kız derin nefes alıp verdi.
“... yasak!”
gözlerini devirdi. Annesinin sözleri, zihninin kıvrımlarında cirit atıyordu.
“Arkadaşlar, kötüdür. Seni kötü yola sokabilirler, ihanet ederler, seni rezil eder, kullanırlar BoRa.” annesi hep böyle derdi.
Herkes aynı mıydı gerçekten?
Her insan kötü mü olurdu?
O böyle birisi değildi. Elbet onun gibiler de vardı. Tek kalmak, konuşacak bir yaşıtının olmaması... Daha mı güzeldi?
Bazen hayatta düşmek gerekiyor. Eğer hiç düşmezsen, nasıl ayağı kalkılacağını öğrenemezsin.
O da işte böyleydi. Hayatı bilmeden, dört duvar arasında büyüyordu. İstediği kıyafetleri giyemiyordu. İstediği mesleği hayal edemiyordu.
Ona nefes almak dışında her şey yasaktı.
Gözleri dolmuştu. Akan her bir gözyaşı, cildini yakacak kadar acıydı. Aynı hayatı gibi...
Annesine kalsa, okuması bile gereksizdi. Annesi böyleydi...
“Kız dediğin, evinde oturur ve çocuğuna, eşine bakar.” annesi onu böyle yetiştirmişti.
Onun düşüncesi ise farklıydı.
Kız, erkek ne farkederdi?
Kızlar olmasa erkekler, erkekler olmasa kızlar, ikisi de olmasa insanlık olmazdı.
Fakat neden hep erkekler yüceltilirdi? Niçin hep erkekler yüzünden kızlar acı çekiyordu?
“Neden kimse bir kadının gücünü bilmiyor? Kadınlar bir çocuğu dokuz ay karnında taşıyor, sonra büyütüyor. Doğum acısı, kalp krizi acısı ile neredeyse aynı. Çoğu erkek ise sadece çalışıyor. Kadınlar ise regl günlerinde o ağrı ile, günlük hayatlarına devam ediyor. Hayat hiç adil değil. Erkekler hep rahat.” yatağından doğruldu. Kadın olmak zordu ona göre.
Güzelsen, sana kötü gözle bakan çok olur.
Güzel değilsen, hakaret eden çok olur.
Zayıf görülürsün, oysaki güçlüsündür.
Hayat işte.
Yaşa aynı, yaşama aynı.
Hep eleştirilirsin. İnsanlar her işe karışmadan duramaz. Her insan empatiyi bilse, belki hayat daha güzel olabilir. Ama nerede...BoRa sıkıntıdan patlıyordu. Yatağa sarıldı. İçi çok doluydu. İçini dökmek istiyordu birine...
Onu dinleyen bir tek duvarlardı.
– Eteğinin boyu kısa. Uzun giy.
– Çok çirkinsin.
– Ne kadar tembelsin?
– Bir kızın dışarıda ne işi var?
Aklında dolaşan o kadar ses vardı ki... Hepsini durdurmak istiyordu.
Yatağından indi ve hızla ayakkabılarını giyip çıktı. Annesine sormadan... Dayak, işiteceği sözler... Hiçbiri umrunda değildi.
Dışarıda tek başına dolaştı. Parkta oturdu. Sürekli çalan telefonuna hiç bakmadan ilk defa hayatını yaşadı. Biraz tek zaman geçirmeye, insanları yok saymaya onun da ihtiyacı vardı.
Annesinin öğütlerini de dinleyecekti, fakat yolunu kendi çizecekti. Hayat onundu, annesinin değil.
Kısıtlanma korkusu, dreamer SuA tarafından sonsuza dek düş kapanına hapsedildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
düş kapanı
HorrorKabuslarınızın ve korkularınızın sizi ele geçirmesine izin verin. Çünkü sonrasında düş kapanı tüm hepsini içine çekip, yok edecek. + Dreamcatcher grubunun temsil ettiği korku ve kâbuslar ile ilgili yedi tane tek bölümlük hikayeden oluşan bir kitapt...